Quantcast
Channel: Coşkun Çokyiğit
Viewing all 176 articles
Browse latest View live

Ben Affleck ve Michelle Obama'lı Oscar Ödüllerinin Kısa Fotoromanı

$
0
0
Oscar ödüllerinin sahiplerine sunulduğu geceden bir küçük fotoroman sunuyorum...

Bayan Barak, Beyaz Saray'dan ARGO dedi

********
Ben Affleck: "A a! Hiç beklemiyordum..." 
Jennifer: "Hayatım evde konuşmuştuk ya, hadi 
George Abini bekletme. Al öpücüğü de koş."
Ben: "Abi bravo sana. Alacağız dedin, aldık. 
Nasıl hallettin?" George: "Çaktırma Koçum!"

Ulan İran!!

Ulan İran...
Bak başına neler gelecek daha...



OSCAR VERİLENLERİN TAM LİSTESİ

En iyi film: “Argo” (George Clooney, BenAffleck, Grant Heslov)
En iyi yönetmen: Ang Lee (Life of Pi)
En iyi senaryo (uyarlama): Chris Terrio(Argo)
En iyi senaryo (orijinal): QuentinTarantino (Django Unchained)
En iyi kadın oyuncu: Jennifer Lawrence(Silver Linings Playbook)
En iyi erkek oyuncu: Daniel Day-Lewis(Lincoln)
En iyi yardımcı kadın oyuncu: AnneHathaway (Les Misérables)
En iyi yardımcı erkek oyuncu: ChristophWaltz (Django Unchained)
En iyi orijinal film müziği: “Life of Pi”(Mychael Danna)
En iyi original film şarkısı: “Skyfall”(Skyfall - Adele ve Paul Epworth)
En iyi animasyon: “Brave” (Mark Andrews veBrenda Chapman)
En iyi kısa animasyon: “Paperman” (JohnKahrs)
En iyi kısa metrajli film: “Curfew” (ShawnChristensen)
En iyi kostüm tasarımı: Jacqueline Durran(Anna Karennina)
En iyi makyaj ve saç stili: “Les Misérables”(Lisa Westcott ve Julie Dartnell)
En iyi belgesel: “Searching for Sugar Man”(Malik Bendjelloul ve Simon Chinn)
En iyi kısa konulu belgesel: “Inocente”(Sean Fine ve Andrea Nix Fine)
En iyi görsel efekt: “Life of Pi” (BillWestenhofer, Guillaume Rocheron, Erik-Jan De Boer ve Donald R. Elliott)
En iyi sinematografi: “Life of Pi”(Claudio Miranda)
En iyi film kurgusu: “Argo” (WilliamGoldenberg)
En iyi ses miksajı: “Les Misérables” (AndyNelson, Mark Paterson ve Simon Hayes)
En iyi ses kurgusu: “Skyfall” (PerHallberg ve Karen Baker Landers) ve “Zero Dark Thirty” (Paul N.J. Ottosson)
En iyi yabancı dilde film: “Amour”(Avusturya )
En iyi eser / sahne tasarımı: “Lincoln”Rick Carter (Dekor: Jim Erickson)


32. İstanbul Film Festivali 30 Mart - 14 Nisan arasında Yapılacak

$
0
0
 İKSV Genel Müdürü Görgün Taner,
Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil,
Film Festivali Direktörü Azize Tan. 
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenen ve yaklaşık 150 bine ulaşan takipçisiyle Türkiye’nin en büyük sinema etkinliği olan İstanbul Film Festivali’nin otuz ikincisi 30 Mart’ta başlıyor. Festival sponsorluğunu dokuzuncu kez Akbank’ın üstlendiği İstanbul Film Festivali’nin otuz ikincisi, 30 Mart–14 Nisan tarihlerinde yapılacak. Her zaman olduğu gibi programındaki filmlerin niteliği ve çeşitliliğiyle öne çıkan 32. İstanbul Film Festivali, sinemaseverlere 20’nin üzerinde bölümde 200’ü aşkın filmin yanı sıra usta sinemacıların katılacağı söyleşiler, atölye çalışmaları ve sinema dersleriyle dolu iki hafta sunuyor. Festival bu yıl 2012 ve 2013’ün parlak filmlerinden unutulmaz sinema klasiklerine, usta yönetmenlerin başyapıtlarından Ocak ayında Sundance ve Şubat’ta Berlin Film Festivali’nde prömiyeri yapılan filmlere, Altın Lale ve FACE yarışmalarından belgeseller ve çocuk filmlerine uzanan bir yelpazede izleyiciyle buluşacak. Festival programında “Kadın Hikâyeleri” gibi yeni bir bölümün yanı sıra, uzun bir aranın ardından yeniden canlandırılan “Edebiyattan Beyazperdeye”, Eylül’de başlayacak 13. İstanbul Bienali işbirliğiyle hazırlanan “Ben-Kentli Vatandaş Değil Miyim?” ve “Gerçek Mucizedir: Carlos Reygadas” gibi özel bölümler yer alıyor. Festival kapsamında sektörden her yıl daha çok ilgi toplayan Köprüde Buluşmalar’ın da sekizincisi düzenlenecek.

32. İstanbul Film Festivali programı 4 Mart Pazartesi akşamı Martı İstanbul Hotel’de düzenlenen bir toplantıyla, İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil ve İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan tarafından basına açıklandı.

Toplantıda açış konuşmasını yapan İKSV Genel Müdürü Görgün Taner, festivalin destekçilerine teşekkür ettikten sonra İstanbul Festivalleri’nin bu yılki tanıtım afişlerinde yeni bir işbirliğine gidilerek farklı sanat dallarının önemli isimleriyle, grafik sanatçısı ve İKSV Kurumsal Kimlik Danışmanı Bülent Erkmen’in tasarımlarının bir araya getirildiğini belirtti. 32. İstanbul Film Festivali için, Nuri Bilge Ceylan’ın Uykusuz Gece adlı fotoğrafı ve yönetmenin el yazısı, Bülent Erkmen’in tasarımıyla festival afişine dönüştürüldü. Basın toplantısında, Bülent Erkmen’in festival afişleriyle ilgili hazırladığı özel video mesajı da salondaki katılımcılarla ekrandan paylaşıldı.

Kültür ve sanatın her zaman öncelik verdikleri alanlar arasında olduğunun altını çizen Akbank Genel Müdürü Hakan Binbaşgil, “İstanbul Film Festivali ülkemizde kültür ve sanatın kurumsallaşmasında bir dönüm noktasını temsil ediyor. Festival Türkiye’de köklü bir sinema kültürünün gelişmesini sağlıyor. Tam 32 yıldır sinemaseverleri dünya sinemasının en seçkin, en özgün filmleriyle buluşturan festivalin 9. kez destekleyicisi olmaktan biz de büyük gurur duyuyoruz.” dedi. Binbaşgil, vizyonuyla projeye yön veren Şakir Eczacıbaşı’nı tekrar saygıyla andıklarını hatırlatarak konuşmasını şu şekilde sürdürdü: “Sinemaseverlerin her yıl özlemle bekledikleri bu etkinlik, bu yıl da yine birbirinden harika filmlerle dolu. Akbank Galaları’nda sinema tutkunları için seçtiğimiz filmler bu yıl da müthiş. Binlerce sanatsever bir kez daha sinema salonlarında farklı dünyaların kapılarını aralayarak, 2 saatliğine de olsa bu filmlerle farklı dünyaları deneyimleme fırsatı bulacak; farklı hayalleri yaşayacak.”

Basın toplantısında daha sonra söz alan İstanbul Film Festivali Direktörü Azize Tan, festival programında yer alan filmler, festivale katılacak konuklar ve festival sırasında düzenlenecek etkinliklerle ilgili ayrıntılı bilgi aktardı.

İSTANBUL FİLM FESTİVALİ DANIŞMA KURULU

İstanbul Film Festivali Danışma Kurulu, yapımcı Zeynep Özbatur Atakan, yönetmen Semih Kaplanoğlu ve sinema yazarı Esin Küçüktepepınar’dan oluşuyor. Atilla Dorsay da Danışma Kurulu Onur Üyesi olarak İstanbul Film Festivali’ne destek olmaya devam ediyor.

Belgesel Danışma Kurulu’nda ise belgesel yönetmenleri Berke Baş ve Elif Ergezen ile akademisyen ve yönetmen Alisa Lebow yer alıyor.

32. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ’NİN DESTEKÇİLERİ

İstanbul Film Festivali bu yıl 20’nin üzerinde kurumun desteğiyle gerçekleştirilecek. TC Kültür ve Turizm Bakanlığı bu yıl da festivale büyük destek veriyor. İstanbul Büyükşehir Belediyesi ve Beyoğlu Belediyesi de festivale verdiği tanıtım desteğini sürdürüyor.

Festival Sponsoru Akbank’ın yanı sıra festivale 7 tema sponsoru destek oluyor:

Efes                        “Ulusal Yarışma ve Türkiye Sineması”
Sabah Gazetesi “Dünya Festivallerinden”
NTV “NTV Belgesel Kuşağı”
SinemaTV“Antidepresan”
Malezya Havayolları“Mayınlı Bölge”
Nescafe Gold        “Yeni Bir Bakış”
tv2        “Geceyarısı Çılgınlığı”

Festivalin sevilen bölümü “Akbank Galaları” da bu yıl festival programında yer almaya devam ediyor.

İstanbul Film Festivali, Groupama sponsorluğunda altı yıl önce başlattığı “Özel Gösterim: Türk Klasikleri Yeniden” bölümüyle Türkiye sinemasının önemli yapıtlarını yeniden beyazperdeye taşıyor. Bu yıl Lütfi Ö. Akad’ın yönettiği, başrollerinde İzzet Günay ile Türkan Şoray’ın yer aldığı 1968 yapımı unutulmaz melodram Vesikalı Yarim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi tarafından restore edilerek izleyicilere sunulacak.

Bu yıl Köprüde Buluşmalar’ın sekizincisi, Efes sponsorluğunda gerçekleştirilecek.

Festivalin konaklama sponsorluğunu ise Martı İstanbul Hotel üstleniyor.

Festivalin teknolojik ürünler sponsoru da Arçelik.

İKSV’nin tüm festivallerine, Öncü Sponsor Eczacıbaşı Holding, Resmi Havayolu Türk Hava Yolları, Resmi İletişim Sponsoru Vodafone, Resmi Taşıyıcı DHL ve Servis Sponsoru GFK destek veriyor.

FESTİVAL AFİŞİNDE NURİ BİLGE CEYLAN VE BÜLENT ERKMEN İMZASI

2013 yılında düzenlenecek İstanbul Festivalleri’nin afişlerinde farklı sanat dallarının önemli isimlerinin yapıtları, desenleri ve el yazıları, grafik sanatçısı ve İKSV Kurumsal Kimlik Danışmanı Bülent Erkmen tasarımlarıyla bir araya geliyor. 32. İstanbul Film Festivali’nin afiş görseli, günümüz “auteur” sinemasının önde gelen yönetmenlerinden, senarist ve fotoğraf sanatçısı Nuri Bilge Ceylan’ın “Babam İçin” serisindeki, kendi babasının bir fotoğrafından oluşturuldu. Festival için Nuri Bilge Ceylan’ın Uykusuz Gece fotoğrafını seçen Bülent Erkmen tasarımında, yönetmenin el yazısını da afişe taşıdı.

Bülent Erkmen, yaptığı seçimle ilgili olarak “Uykusuz bir gecede baktığını görmeyen açık bir gözün gördükleridir sinema çünkü. Gecenin karanlığında yastığın yumuşaklığına gömülen başa kadar çekilmiş yorganın bedeni saran hayalperest güveni, sinema karanlığında koltuğa gömülme anında karşılığını bulur.” diyor.

Programı geçen ay açıklanan 41. İstanbul Müzik Festivali için, önde gelen güncel sanatçılarımızdan Sarkis’in parmak izi ve el yazısı, Bülent Erkmen’in tasarımıyla festival afişine dönüştürülmüştü. Bu yıl yirmincisi gerçekleştirilecek İstanbul Caz Festivali’nin, yine bir sanatçının katılımıyla Bülent Erkmen tarafından hazırlanacak afişi ise, festivalin önümüzdeki günlerde yapılacak toplantısında basınla paylaşılacak.

FESTİVALİN AÇILIŞ VE KAPANIŞ TÖRENLERİ 

32. İstanbul Film Festivali, 29 Mart Cuma akşamı İstanbul Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’ndaki açılış töreniyle başlayacak. Sunuculuğunu Memet Ali Alabora’nın yapacağı açılış töreni CNN TÜRK’ten canlı yayımlanacak. Törenin hemen ardından, Pedro Almodovar’ın, festival kapsamında “Akbank Galaları”nda izlenebilecek son filmi I’m So Excited / Aklımı Oynatacağım, festivalin açılış filmi olarak gösterilecek.

14 Nisan Pazar akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda yapılacak kapanış ve ödül töreni ise NTV’den canlı yayımlanacak. Ceyda Düvenci ve Mert Fırat’ın sunacağı gecede, Altın Laleler ile festivalin diğer ödülleri açıklanacak. Törenin ardından Altın Lale Uluslararası Ödülü’nü kazanan film gösterilecek.

FESTİVALİN ONUR ÖDÜLLERİ

İstanbul Film Festivali Onur Ödülleri bu yıl altı önemli isme veriliyor.

Festivalin açılış töreninde Türkiye sinemasına yıllar boyu emek vermiş oyuncu Lale Belkıs, görüntü yönetmeni Aytekin Çakmakçı, oyuncu Ahmet Mekin ve senarist Ayşe Şasa’ya festivalin Sinema Onur Ödülü takdim edilecek. Atıf Yılmaz’ın 1966 yılında çektiği, senaryosunu Ayşe Şasa’nın yazdığı Ah Güzel İstanbul, Lale Belkıs’ın rol aldığı Kalbimin Efendisi ve Ahmet Mekin’in oynadığı Bir Türk’e Gönül Verdim filmleri de festival programında gösterilecek.

Usta yönetmen Costa-Gavras da festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nü alacak. Missing / Kayıp, Z ve Eden is West / Cennet Batıda gibi filmlerinin ünlü yönetmeni Costa-Gavras’a ödülü, “Akbank Galaları” kapsamındaki filmi Capital / Kapital’in 7 Nisan Pazar günü Atlas sinemasında saat 13.30’da gerçekleştirilecek gösteriminden önce verilecek. Yönetmen, aynı gün 16.00’da Akbank Sanat’ta Alin Taşçıyan moderatörlüğünde bir de sinema dersi verecek.

Festivalin bu yılki en son onur ödülü ise, 32. İstanbul Film Festivali Altın Lale Uluslararası Yarışma Jüri Başkanı Peter Weir’e takdim edilecek. Gallipoli / Gelibolu, Dead Poets Society / Ölü Ozanlar Derneği, Green Card / Yeşil Kart ve The Truman Show / Truman Show gibi filmlerinin usta yönetmeni Peter Weir’e Sinema Onur Ödülü, festivalin 14 Nisan Pazar akşamı yapılacak kapanış ve ödül töreninde verilecek. Yönetmen, festival kapsamında sinema dersi de verecek. Peter Weir’in sinema dersi 12 Nisan Cuma günü 16.00’da Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde gerçekleştirilecek.

FESTİVALDE ALTIN LALE HEYECANI

İstanbul Film Festivali’nin merakla beklenen Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışmaları kapsamında bu yıl da Türkiye ve dünya sinemasının seçkin örnekleri ödül için yarışacak. Festivalin ikinci haftasında jüri ve izleyici karşısına çıkacak filmlere ödülleri, 14 Nisan Pazar akşamı Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda düzenlenecek kapanış töreninde takdim edilecek.

Yarışma heyecanı Mart ayında başlıyor. Sinema Yazarları Derneği (SİYAD) Üyesi, sinema eleştirmeni Ceyda Aşar’ın, yarışma filmlerinin yönetmenleriyle yapacağı röportajlar, Mart ayı ve festival boyunca film.iksv.org adresinden ve sosyal medyadan takip edilebilecek.

Altın Lale Uluslararası Yarışma

32. İstanbul Film Festivali’nin “Uluslararası Yarışma” bölümünde festivalin büyük ödülü Altın Lale için, sanat ve sanatçı temasını işleyen ya da bir edebiyat eserinden uyarlanan 12 film yarışacak. Şakir Eczacıbaşı anısına verilen Altın Lale Uluslararası Yarışma Ödülü, bu yıl da Eczacıbaşı Topluluğu tarafından 25.000 avroluk para ödülüyle desteklenecek. Bu ödülün 10.000 avrosu Altın Lale’nin sahibi olacak filmin yönetmenine, 10.000 avrosu filmin Türkiye’deki dağıtımını üstlenecek firmaya, 5.000 avrosu ise Jüri Özel Ödülü’nü kazanan filme verilecek.

32. İstanbul Film Festivali Altın Lale Uluslararası Yarışma Jürisi’nin başkanlığını Peter Weir üstleniyor. Weir’ın yanı sıra jüride Berlin Film Festivali’nde Teddy Ödülü’nü kazanan, festivalin “Dünya Festivallerinden” bölümünde gösterilecek In The Name Of / …Adına filminin yönetmeni Malgoska Szumowska, İranlı oyuncu Fatemeh Simin Motamed-Arya ve Screen International dergisi sinema yazarlarından Marc Adams yer alacak.

Yılmaz Erdoğan’ın iki şairi konu aldığı filmi Kelebeğin Rüyası, “Uluslararası Yarışma”da Altın Lale için yarışacak filmlerden. İkinci Dünya Savaşı döneminden iki genç şairin, Rüştü Onur ve Muzaffer Tayyip’in hayat hikâyelerinden yola çıkan filmin başrollerinde Kıvanç Tatlıtuğ ve Mert Fırat’ın yanı sıra Belçim Bilgin, Farah Zeynep Abdullah ve Yılmaz Erdoğan yer alıyor.

İlk filmi Köprüdekiler, 28. İstanbul Film Festivali’nde “Ulusal Yarışma”da Altın Lale Ödülü’nü alan Aslı Özge’nin ikinci filmi Hayatboyu da “Uluslararası Yarışma”da Altın Lale için yarışacak. Hayatboyu, birbirinden kopamayan ama duygusal bakımdan tıkanan, biri sanatçı biri mimar, evli bir çiftin hikâyesini anlatıyor. Şubat ayında Berlin Film Festivali’nin “Panorama” bölümünde ilk gösterimi gerçekleştirilen filmin başrollerini Defne Halman ve Hakan Çimenser paylaşıyor.

“Uluslararası Yarışma”nın bir diğer filmi, ödüllü yönetmen Bruno Dumont’un, Fransız kadın heykeltıraş Camille Claudel’in akıl hastanesindeki günlerini konu edindiği filmi Camille Claudel, 1915. Filmde sanatçıyı, Avrupa sinemasının yıldızlarından Juliette Binoche canlandırıyor. Film Şubat ayında Berlin Film Festivali’nde Altın Ayı için yarışmıştı.

Yönetmenliğini Tony Krawitz’in üstlendiği Avustralya yapımı Dead Europe / Ölü Avrupa, tarih, suçluluk ve sırlar üzerine bir film. Yönetmenin Yunan tragedyası formundan esinlendiği filmi, Avrupa’nın geneline yayılmış suçluluk hissini, ailesinin günahlarıyla yüzleşmek zorunda kalan Isaac karakteri üzerinden işliyor.

Yaron Zilberman’ın yönettiği A Late Quartet / Son Konser, Beethoven’in Yaylılar Dörtlüsü Opus 131 adlı olağanüstü eserinden esinleniyor. Son konserlerinden önce duygusal çalkantılar yaşayan bir klasik müzik dörtlüsünün ekseninde ilerleyen filmin kahramanlarını, Hollywood’un parlak oyuncularından Philip Seymour Hoffman, Catherine Keener, Christopher Walken ve Mark Ivanir canlandırıyor.

The Class / Sınıf filmi ile Altın Palmiye Ödülü kazanan Laurent Cantet’in ikinci İngilizce filmi Foxfire / Can Ateşi, Amerikan yazar Joyce Carol Oates’in Türkçeye de Can Ateşi adıyla kazandırılan Foxfire: Confessions of a Girl Gang romanının uyarlaması. 1950’lerde erkek egemen, şiddet ve gerilim dolu bir ortama dönüşen New York’ta, beş cesur genç kızın oluşturdukları çete, kadın isyanını çarpıcı bir biçimde ortaya koyuyor. Laurent Cantet, festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek ve filminin gösterimine katılacak.

Yönetmenliğini Lenny Abrahamson’un üstlendiği, Kevin Power’in Bad Day In Blackrock adlı romanından uyarlanan What Richard Did / Ne Yaptın Richard?, Dublin’in kaymak tabakasından, altın çocuk tabir edildiği halde kendine güveni olmayan bir lise öğrencisinin bir anlık öfkesi sonucu trajediyle sonlanan hikâyesini anlatıyor.

Kenya’nın bugüne kadarki ilk Oscar adayı olan Nairobi Half Life / Yarım Kalan Hayat, ülkesinde yerli bir film için görülmemiş bir gişe başarısı yakaladı. Soluk soluğa izleyeceğiniz film, Kenya’da küçük bir köyden oyuncu olma hayalleriyle başkent Nairobi’ye gelen Mwas’ın hikâyesini anlatıyor. Yönetmen David Tosh Gitonga, içinde mücadele, hırs, suç, fahişelik ve yozlaşma geçen gerçek bir Nairobi hikâyesi anlatıyor.

It’s All So Quiet / Her Şey O Kadar Sessiz Ki yalnızlık, cinsel baskı ve yaşlanmak hakkında dokunaklı bir aile dramı. Gerbrand Bakker’in aynı adlı, çoksatan ödüllü romanını uyarlayıp yöneten, Hollanda’nın başarılı isimlerinden Nanouk Leopold. Film, Berlin Film Festivali’nde, Aralık ayında hayatını kaybeden başrol oyuncusu Jeroen Willems anısına gösterildi.

İran’ın yasaklı sinemacılarından Cafer Panahi’nin, yine gizlice ve yetkililerden izin almadan çektiği son filmi Closed Curtain / Perde, Berlin Film Festivali’nde En İyi Senaryo Ödülü’ne layık görüldü. Film çekmesi 20 yıl boyunca yasaklanan Panahi’nin, ortak yönetmen Kamboziya Partovi ile birlikte çektiği Perde, hayat, gerçeklik ve film çekmek hakkında fikirler yürütürken, hem film türleri hem de öykü içinde öyküler arasında geziniyor.

Yasmina Khadra’nın Türkçe dahil 40 dile çevrilen ve dünya çapında çok satan kitabından aynı adla uyarlanan The Attack / Saldırı, İsrailli Arap doktor Emin’in, karısı hakkındaki asıl gerçeği keşfetmesini anlatıyor. Filmin yönetmeni Ziad Doueiri hikâyeyi olabildiğince sade ve gerçekçi bir şekilde aktarabilmeyi hedeflediğini söylüyor.

Tarkovski’nin Solaris’inin senaryosunu kaleme almış Ukraynalı Yahudi yazar Friedrich Gorenstein’in bir öyküsüne dayanan House With A Turret / Kuleli Ev’in yönetmen ve senaristi Eva Neymann. Film, sekiz yaşında bir çocuğun gözünden savaşla mahvolmuş bir ülkenin perişan durumunu anlatıyor. Karlovy Vary, Batum ve Tallinn’de ödüller kazanan filmin yönetmeni Eva Neymann, festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek.

Kazakistan’ın en başarılı yönetmenlerinden Darezhan Omirbayev, senaryosunu da üstlendiği Student / Öğrenci filmiyle Dostoyevski’nin Suç ve Ceza’sını yepyeni bir bakış açısıyla beyazperdeye uyarlıyor. Bresson havası taşıyan Öğrenci, neredeyse elle tutulabilir yoğunluktaki umutsuzluk duygusuyla, komünizm sonrası korsan-kapitalist Kazakistan toplumunun acımasız bir politik incelemesi.

Ulusal Yarışma ve Türkiye Sineması

İstanbul Film Festivali’nde “Ulusal Yarışma ve Türkiye Sineması” sponsorluğunu, festivale 26 yıldır destek veren Efes üstlenecek. Festivalde Türkiye’den, yapımı 2012–2013 sezonunda tamamlanmış filmlerin bir araya geldiği “Türkiye Sineması” bölümünde “Ulusal Yarışma”nın yanı sıra “Yarışma Dışı”, “Belgeseller” ve “Yeni Türkiye Sineması” başlıkları altında 31 film gösterilecek.

Altın Lale Ulusal Yarışma 

Altın Lale Ulusal Yarışma Ödülü için yapımı 2012–2013 sezonunda tamamlanan Türkiye’den filmler yarışacak. “Ulusal Yarışma” jüri başkanlığını, Türkiye sinemasının usta yönetmenlerinden Tayfun Pirselimoğlu üstlenecek. Altın Lale Ulusal Yarışma Jürisi’nin diğer üyeleri ressam Komet, oyuncu Nihal Yalçın, Montpellier Uluslararası Akdeniz Filmleri Festivali Direktörü Jean-François Bourgeot ve Cine+Club, Classic&Star ve Famiz kanallarının direktörü Bruno Deloye. Jüri festivalde, En İyi Film, En İyi Yönetmen, Jüri Özel Ödülü, En İyi Kadın Oyuncu, En İyi Erkek Oyuncu, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu ve En İyi Özgün Müzik olmak üzere, toplam 9 dalda ödül verecek.

“Ulusal Yarışma” kategorisinde yer alacak filmler arasından jürinin seçeceği En İyi Film’e 150.000 TL, En İyi Yönetmen’e ise 50.000 TL ödül verilecek. İlk kez 2011 yılında para ödülüyle desteklenen Jüri Özel Ödülü bu yıl da en iyi ikinci filme verilecek. Onat Kutlar anısına verilecek bu ödülü kazanan filmin yapımcısına Efes tarafından 30.000 Amerikan doları takdim edilecek. Festivalde En İyi Kadın Oyuncu ve En İyi Erkek Oyuncu seçilecek isimler 10.000’er TL alacak. 32. İstanbul Film Festivali Altın Lale Ulusal Yarışma’da jüri ayrıca, En İyi Senaryo, En İyi Görüntü Yönetmeni, En İyi Kurgu ve En İyi Özgün Müzik dallarında da ödüller verecek.

Altın Lale Ulusal Yarışma’da ödül için bu yıl 10 film jüri karşısına çıkacak. Yarışmadaki 6 film dünya, 2 film ise Türkiye prömiyeri yapacak. “Ulusal Yarışma” bölümünün filmleri şöyle:

Özür Dilerim / Cemil Ağacıkoğlu
Yozgat Blues / Mahmut Fazıl Coşkun
Saroyan Ülkesi / Lusin Dink
Kelebeğin Rüyası / Yılmaz Erdoğan
Köksüz / Deniz Akçay Katıksız
Karnaval / Can Kılcıoğlu
Hayatboyu / Aslı Özge
Sen Aydınlatırsın Geceyi / Onur Ünlü
Soğuk / Uğur Yücel
Devir / Derviş Zaim

Yarışma Dışı

Selim Evci’nin Rüzgarlar ve Osman Sınav’ın Uzun Hikâye filmleri festivalin “Yarışma Dışı” bölümünde izleyicilerle buluşacak.

Yeni Türkiye Sineması

İlk ya da ikinci filmini çeken yönetmenlerin yapıtlarının bulunduğu “Yeni Türkiye Sineması” başlığında bu yıl Ömer Can’ın Toprağa Uzanan Eller, Deniz Çınar’ın İçimdeki Çember, Serhat Furtuna’nın Oyuncu, Dilek Keser ve Ulaş Güneş Kacargil’in Evdeki Yabancılar, Alpgiray M. Uğurlu’nun Uvertür ve Ömer Leventoğlu’nun Mavi Ring adlı filmleri izleyiciyle buluşacak.

Belgeseller

Festivalin Belgesel Danışma Kurulu’nun 40’ın üzerinde başvuru arasından yaptığı seçki, “Türkiye Sineması”nın “Belgeseller” kuşağında gösterilecek.

Piran Baydemir’in Fecira, Caner Canerik’in Ot, Münir Alper Doğan’ın Böyle Söyledi Habip, Kemal Emir’in Zemo, Dilek Göçkin’in Bûka Baranê, Onur Günay ve Burcu Yıldız’ın Garod / Hasret, Hatice Kamer’in Annemin Pusulası, Cenk Örtülü ve Zeynep Koç’un İşkenceyi Gördük, Sami Solmaz’ın Savaşın Tanıkları, Somnur Vardar’ın Yolun Başında, Andrea Luka Zimmerman’ın Taşkafa, Bir Sokak Hikâyesi, Dieter Sauter’in Adieu İstanbul ve Ayşe Funda Aras’ın Gurbet Pastası belgeselleri, izleyiciyle ilk kez festival kapsamında buluşacak.

FIPRESCI ÖDÜLÜ

Uluslararası Sinema Eleştirmenleri Birliği (FIPRESCI) bu yıl da İstanbul Film Festivali kapsamında ödül verecek. Festivalde Ulusal ve Uluslararası Yarışma’da yer alan birer filme FIPRESCI Ödülü takdim edilecek. Başkanlığını Hollanda’dan Dana Linssen’in yapacağı FIPRESCI Jürisi’nde Avustralya’dan Lesley Chow, İsveç’ten Jon Asp, Kanada’dan Guilhem Caillard ve Türkiye’den Berke Göl ile Burcu Aykar yer alacak.

RADİKAL GAZETESİ HALK ÖDÜLÜ

İKSV’nin medya sponsorlarından Radikal Gazetesi, İstanbul Film Festivali’nde her yıl olduğu gibi Ulusal ve Uluslararası Yarışma’da yer alan birer filme Radikal Halk Ödülü verecek. Radikal Halk Ödülü’nü alacak iki filmi, festival izleyicileri, festival sinemalarında yer alan Radikal kutularına oy atarak belirleyecekler. Oy kullananlar arasında çekilecek kura sonucunda çeşitli ödüller sahiplerinin olacak. Büyük ödülü kazanacak şanslı izleyici, Radikal Gazetesi’nin davetlisi olarak uluslararası bir film festivalini izlemek üzere yurt dışına gidecek.

SİNEMADA İNSAN HAKLARI: AVRUPA KONSEYİ SİNEMA ÖDÜLÜ FACE

Avrupa Konseyi’nin katkılarıyla 7 yıl önce, yalnızca İstanbul Film Festivali kapsamında verilmeye başlayan Avrupa Konseyi Sinema Ödülü FACE (Film Award of the Council of Europe) bu yıl da, “Sinemada İnsan Hakları” bölümündeki bir filme verilecek. İnsan hakları konusunda kamuoyunda duyarlılık ve bilinç yaratan, konunun öneminin daha iyi anlaşılmasına katkıda bulunan 11 filmin gösterileceği “Sinemada İnsan Hakları Bölümü”nden seçilecek filmin yönetmenine kapanış ve ödül töreninde Avrupa Konseyi’nden bir yetkili tarafından 10.000 avroluk para ödülü takdim edilecek. FACE Ödülü’ne Avrupa Konseyi’nin Avrupa sinema yapıtlarını destekleyen Eurimages Fonu da ortak.

FACE Jürisi’nin başkanlığını, geçen yıl Crulic-The Path Beyond / Crulic-Öteki Tarafa Yolculuk adlı filmi ile İnsan Hakları Yarışması’nda Jüri Özel Ödülü alan Anca Damian üstlenecek. Jüride ayrıca, ödüllü belgesel yönetmeni Dan Setton, Eurimages Genel Sekreteri Roberto Olla ve Avrupa Konseyi İnsan Hakları ve Hukuki İşler Yönetmenliği Direktörü Philippe Boillat yer alıyor.

Sadece müzikleriyle değil politik duruşlarıyla da önemli bir yer edinmiş Grup Yorum’un yapımcılığını üstlendiği F Tipi Film, “Sinemada İnsan Hakları” bölümünde FACE Ödülü için yarışacak filmlerden. F tipi bir hapishanede geçen filmde Ezel Akay, Barış Pirhasan, S. Süreyya Önder, Aydın Bulut, Hüseyin Karabey, Reis Çelik, İnan Altın, Vedat Özdemir ve M. İlker Altınay, hapishanenin ayrı ayrı hücrelerinden birer hikâye anlatıyor.

FACE Ödülü için yarışacak bir diğer film, Ali Aydın’ın ilk filmi Küf. Karanlık ve ağır atmosferli Küf’te Ali Aydın, gözaltında kaybolan bir gencin ardından geride kalanların hikâyesini konu alıyor.

Anaïs Barbeau-Lavalette’nin senaryosunu yazıp yönettiği Inch’allah / İnşallah, son Berlin Film Festivali’nde Panorama Özel Mansiyon Ödülü ve FIPRESCI Ödülü’ne layık görüldü. İnşallah, Batı Şeria’daki bir Filistin mülteci kampında, geçici bir klinikte kadın doğum uzmanı olarak çalışan Chloe’nin farklı kesimlerden tanıdıklarıyla birlikte savaşın etkisini hissedişini anlatıyor.

A World Not Ours / Dünya Bizim Değil, Lübnan’ın güneyindeki Aynül Hilva Filistin mülteci kampında birkaç nesil boyu orada kalan bir ailenin 20 yılını izliyor. Yönetmenliğini Mahdi Fleifel’in yaptığı ve Abu Dabi Film Festivali’nde En İyi Belgesel Ödülü kazanan filmde yönetmen, kendi ailesinin hem yakın hem mizah dolu portresini çiziyor.

Sovyet istilasının ardından Afganistan’dan Fransa’ya göçen yazar ve yönetmen Atiq Rahimi’nin Yeryüzü ve Küller’den sekiz yıl sonra çektiği The Patience Stone / Sabır Taşı’nda, otuzlarında güzel bir kadının, izbe bir odada baktığı felçli kocasına tek yönlü bir itirafta bulunuşunu anlatıyor.

“Sinemada İnsan Hakları” bölümünde gösterilecek ve FACE Ödülü için yarışacak filmlerden One Night / Bir Gece’nin yönetmeni Lucy Mulloy, festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek. Film, üç Kübalı gencin Havana’dan Miami’ye kaçma maceralarını anlatıyor. Tribeca, Brasilia, Atina ve Stockholm’da ödüller kazanan filmin başrol oyuncuları Anailín De La Rúa De La Torre ile Javier Núñez Florián, filmde anlatıldığı gibi Amerika’ya iltica etmişler.

Srdan Golubovic’in, Sundance’de gösterilen Circles / Kesişen Hayatlar filmi, Bosna Savaşı’nda, Müslüman bir sivilin hayatını kurtarırken kendi hayatını tehlikeye atan Sırp askeri Aleksic’in gerçek hikâyesinden esinleniyor.

Kim Mordaunt’un Berlin Film Festivali’nde En İyi İlk Film Ödülü’nü kazanan filmi The Rocket / Roket de FACE Ödülü için yarışacak filmlerden. Laos’ta çekilen ilk uluslararası yapım olan Roket’te, lanetli olmadığını kanıtlamak için bir roket şenliğine katılarak dev bir füze yapan Ahlo’yu izliyoruz.

Berlin’de Gümüş Ayı’yı kazanan, Danis Tanovic’in An Episode in the Life of an Iron Picker / Bir Hurdacının Hayatı, hurda demir toplayarak hayatını zorlukla kazanan Nazif’in öyküsünü anlatıyor. 2001 yılında No Man’s Land / Tarafsız Bölge filmiyle Oscar’ın sahibi olan Danis Tanovic’in filminde kendilerini oynayan amatör oyuncularından Nazif Mujic, Berlin’de En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazandı. Filmin yönetmeni ve aynı zamanda yapımcılarından Danis Tanovic ile yapımcıları Cedomir Kolar ve Amra Baksic Camo, Köprüde Buluşmalar kapsamında düzenlenecek bir panelde konuşmacı olarak yer alacaklar. 9 Nisan Salı günü 11.00’da Salon İKSV’de düzenlenecek “Bütçesiz Film Yapmak Mümkün mü?” panelinde, bu düşük bütçeli filmin yapım sürecini anlatacaklar.

FESTİVALDEN SEYFİ TEOMAN ANISINA: 
SEYFİ TEOMAN EN İYİ İLK FİLM ÖDÜLÜ
CMYLMZ FİKİR SANAT DESTEKLİYOR

İstanbul Film Festivali’nde bu yıldan itibaren, erken yaşta kaybettiğimiz yönetmen ve yapımcı Seyfi Teoman anısına bir ödül verilecek. Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’ne, festivalin Altın Lale Uluslararası ve Ulusal Yarışmaları’nın yanı sıra, “Türkiye Sineması” bölümünde yer alan “Yarışma Dışı” ve “Yeni Türkiye Sineması” kuşakları ile “Sinemada İnsan Hakları” bölümünde gösterilen Türkiye yapımı tüm ilk filmler aday olabilecek.

Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’nü kazanan filmin yönetmenine Cem Yılmaz, CMYLMZ Fikirsanat aracılığı ile 30.000 TL takdim edecek. Ödülü beş yıl boyunca destekleyecek Cem Yılmaz, “sinemamızın değerli ismi Seyfi Teoman’ın adını yıllar boyunca anacak olmanın sevincini” yaşadığını belirtirken, “ilk filmlere ilham olacak nice genç, güzel fikirlere sahip ‘her zaman genç’ sinemacılara destek, filmcinin öncelikli görevidir” diyor.

Seyfi Teoman En İyi İlk Film Ödülü’nün ilk yılki jürisinde yönetmen Emin Alper, oyuncu Saadet Aksoy ve Almanya’dan, sinema eleştirmeni Rudiger Suchsland yer alıyor.

Çok genç yaşta kaybettiğimiz Seyfi Teoman, gerek yönettiği, gerekse yapımcılığını üstlendiği filmlerle hem İstanbul Film Festivali’nde, hem de dünyanın belli başlı festivallerinde pek çok ödül kazanmıştı. Teoman, ilk filmi Tatil Kitabı’yla İstanbul Film Festivali Altın Lale Ulusal Yarışma’da En İyi Film Ödülü’nü almıştı. İkinci filmi Bizim Büyük Çaresizliğimiz de 61. Berlin Film Festivali’nde yarıştıktan hemen sonra İstanbul’da hem Ulusal, hem Uluslararası Yarışma’da yer almış ve Altın Lale Uluslararası Yarışma’da Jüri Özel Ödülü’nü kazanmıştı. Teoman’ın yapımcıları arasında bulunduğu, Emin Alper’in yönettiği Tepenin Ardı filmi de geçen yıl Altın Lale Ulusal Yarışma’da En İyi Film Ödülü’nü kazanmıştı. Seyfi Teoman, 14 Nisan 2012 akşamı Lütfi Kırdar’da Tepenin Ardı filminin yapımcısı olarak ödülü almak üzere sahneye çıktıktan iki gün sonra, 16 Nisan’da geçirdiği trafik kazasını atlatamayarak, üç haftalık yoğun bakım sürecinin ardından 8 Mayıs 2012’de aramızdan ayrıldı. İstanbul Film Festivali, Seyfi Teoman’ı En İyi İlk Film Ödülü ile her yıl anmaya devam edecek.

SEZONUN MERAKLA BEKLENENLERİ “AKBANK GALALARI”NDA

İstanbul Film Festivali’nin popüler bölümlerinden “Akbank Galaları”nda, geniş kitleye seslenen, yıldızları usta yönetmenlerle buluşturan, merakla beklenen filmlerin Türkiye’deki ilk gösterimleri yapılacak. Gösterimler Pazar hariç her gece 21.30 seansında Nişantaşı CityLife (City’s) sinemasında yapılacak.

Festivalin açılışında gösterilecek İspanyol yönetmen Pedro Almodovar’ın son yapıtı I’m So Excited / Aklımı Oynatacağım, neredeyse tamamı uçakta geçen bir komedi filmi. Meksika’ya giden bir uçaktaki yolcular uçuş sırasında sorun yaşanınca son saatlerini geçirdiklerini düşünerek en gizli sırlarını birbirlerine anlatmaya başlarlar. Almodovar’ın “hafif, çok hafif bir komedi” olarak tanımladığı filmin başrollerini Carlos Areces, Raul Arevalo ve Javier Camara paylaşırken, Penelope Cruz ve Antonio Banderas da filme konuk oluyorlar.

“İntikam Üçlemesi”yle tanınan Koreli yönetmen Park Chan-Wook’un ilk Hollywood filmi Stoker / Lanetli Kan, genç bir kız, annesi ve amca olduğunu iddia eden gizemli bir adam arasındaki aşk üçgenini anlatıyor. Filmde Nicole Kidman, Albert Nobbs, Restless ve Jane Eyre gibi birçok filmde yıldızı parlayan Avustralyalı oyuncu Mia Wasikowska ve A Single Man / Tek Başına Bir Adam’daki performansıyla dikkat çeken Matthew Goode var. Prömiyerini Sundance’de yapan Lanetli Kan’ın senaryosu Prison Break dizisiyle ünlenen oyuncu Wentworth Miller’a ait. Park Chan-Wook, 2007 yılında 26. İstanbul Film Festivali’nin konuğu olarak İstanbul’a gelmişti.

Blue Valentine / Aşk ve Küller ile tanınan yönetmen Derek Cianfrance’nin son filmi The Place Beyond the Pines / Babadan Oğula, “Akbank Galaları”nın merakla beklenen filmlerinden. Drive / Sürücü filmindeki gibi yine direksiyonun arkasında karşımıza çıkacak Ryan Gosling’e filmde, Hangover / Felekten Bir Gece ve Silver Linings Playbook / Umut Işığım ile büyük hayran kitlesi edinen Bradley Cooper, Eva Mendes ve Ray Liotta eşlik ediyor.

Matt Damon ve John Krasinski’nin senaryosunu birlikte yazdığı, Berlin Film Festivali Özel Mansiyon Ödülü’nün sahibi Promised Land / Kayıp Umutlar”da Matt Damon yönetmen koltuğunu vakitsizlikten dostu Gus Van Sant’a devretti. Film, ABD’de yaşanan ekonomik krizin kasaba sakinlerini nasıl etkilediğini bir doğal gaz şirketinin tezgâhları üzerinden anlatıyor. Başrollerini yine Matt Damon, John Krasinski ve Frances McDormand’ın paylaştığı film başta Amerika olmak üzere, enerji politikalarının bütün dünyada yarattığı olumsuz etkilerin tartışılmasına yol açtı.

Tekerlekli sandalye ragbisini konu aldığı Murderball / Ölüm Oyunu belgeseliyle tanıdığımız yönetmen Henry Alex Rubin ilk kurmaca filmi Disconnect ile internetin günlük hayatımıza etkisini anlatıyor. Başrolünü Alexander Skarsgård’ın oynadığı, ilk gösterimi Venedik Film Festivali’nde yapılan film, hayatı internet yüzünden olumlu ya da olumsuz etkilenen karakterlerin kesişen öykülerini ele alıyor.

Sundance ve Berlin’de en çok konuşulan filmlerinden, Anne Fontaine’nin Two Mothers / Yasak Aşk’ı merakla beklenen gala filmlerinden. Başrollerini Robin Wright ile Naomi Watts’ın paylaştığı film, birbirlerinin oğulları ile aşk yaşayan iki kadın arkadaşın hikâyesini anlatıyor. Büyük tartışmalar yaratan film, aile ve ahlak kavramlarının çelişkilerini sergiliyor.

Ethan Hawke ile Julie Delpy’nin canlandırdıkları Jesse ve Celine çiftinin 24 saatlik ilk birlikteliklerini anlatan Before Sunrise / Gün Doğmadan ve çiftin aşkının Fransa’ya taşındığı Before Sunset / Gün Batmadan’ın ardından, serinin üçüncü filmi Before Midnight / Gece Yarısından Önce festivalde. 9 yıldır birlikte yaşayan Jesse ve Celine’nin Yunanistan tatilleri sırasında geçen filmin yönetmenliğini yine Richard Linklater üstleniyor. Başrol oyuncularından Ethan Hawke, filmi “acımasızca dürüst” olarak nitelendiriyor.

Yönetmenliğini ve senaristliğini François Ozon’un yaptığı In The House / Başka Bir Hayat, 16 yaşındaki Claude’nin, yazma yeteneğiyle birlikte keşfettiği gözlemciliğinin nasıl röntgencilik boyutuna geçtiğini anlatıyor. Başka Bir Hayat, 2012 San Sebastian En İyi Film, En İyi Senaryo ve 2012 Toronto FIPRESCI Ödülleri’nin sahibi. Oyuncu kadrosunda Fabrice Luchini, Kristin Scott Thomas ve Emmanuelle Seigner gibi yıldız isimler yer alıyor.

Yönetmenliğini Susanne Bier’in yaptığı Love Is All You Need / Sadece Aşk, aşk ve mizah dolu bir film. Kanser olduğunu öğreninceye kadar sıradan bir hayat süren bir kadın ile karısının ölümü yüzünden tüm dünyayı suçlayan dul bir adamın, çocuklarının düğünü için gittikleri İtalya’da tanışmasıyla başlayan film, aile, aşk ve mutluluğun gerçek değerini sorguluyor. Başrolleri Pierce Brosnan, Kim Bodnia ve Trine Dyrholm paylaşıyorlar.

The Perks Of Being A Wallflower / Saksı Olmanın Faydaları, yönetmen Stephen Chobsky’nin kendi çoksatan romanından sinemaya uyarladığı bir hikâye. Hayat boyu yanımızdan ayrılmayan dostları ele alan filmin başrollerinde Harry Potter”le tanıdığımız Logan Leman ve We Need to Talk About Kevin / Kevin Hakkında Konuşmalıyız filminin oyuncusu Ezra Miller yer alıyor. Saksı Olmanın Faydaları, komik ve dokunaklı bir ergen hikâyesi olmanın ötesinde, büyüme sürecinin gelgitli hallerini, kimlik sorunlarını, arkadaşlık, aile, ilişkiler ve cinsellik konularını da masaya yatırıyor.

Sinema klasikleri arasına giren Interview with the Vampire / Vampirle Görüşme’den 17 yıl sonra Neil Jordan Byzantium / Bir Vampir Hikâyesi ile karşımızda. Bu kez anne-kız vampirlerin hikâyesini anlatan Jordan’ın filmi iki yüz yıllık bir süreyi kapsıyor. Huzurlu bir balıkçı kasabasında geçen Bir Vampir Hikâyesi, bol kanlı ve melankolik atmosferiyle etkileyici, Gotik bir dönem filmi ve aynı zamanda şık ve çağdaş bir gerilim.

Yönetmen ve senarist David Gordon Green’in son filmi Prince Avalanche / Yolların Prensi, İzlanda filmi Either Way’ın Amerikan uyarlaması. Prömiyeri Sundance Film Festivali’nde yapılan, David Gordon Green’e Berlin’de En İyi Yönetmen Gümüş Ayı Ödülü’nü kazandıran Yolların Prensi erkek dostluğunu tamamen yenilikçi ve samimi bir biçimde irdeliyor.

Stéphane Osmont’un kitabından uyarlanan Capital / Kapital’de kapitalist sistemin içyüzü dünyanın en tanınmış politik film yönetmenlerinden Costa-Gavras tarafından gözler önüne seriliyor. Kapital, Avrupa’nın en büyük bankasının yeni yönetim kurulu başkanı olunca, kurul üyelerine “Yeni Robin Hood benim! Yoksullardan çalıp zenginlere vermeye devam!” açıklamasını yapan, para dünyasının efendisi haline gelen Marc Tourneuil’in önlenemez yükselişini konu alıyor. 7 Nisan Pazar günü Atlas sinemasında saat 13.30’da gerçekleştirilecek Kapital’in gösteriminden önce, Costa-Gavras’a festivalin Yaşam Boyu Başarı Ödülü sunulacak. Yönetmen aynı gün 16.00’da Akbank Sanat’ta, Alin Taşçıyan moderatörlüğünde bir sinema dersi de verecek.

ÖZEL GÖSTERİM: TÜRK KLASİKLERİ YENİDEN

İstanbul Film Festivali, Groupama sponsorluğunda altı yıl önce başlattığı “Özel Gösterim: Türk Klasikleri Yeniden” bölümüyle Türkiye sinemasının önemli yapıtlarının yıllar sonra yenilenip sinema perdesinde tekrar gösterilmelerini sağlıyor.

Festival kapsamında gerçekleştirilecek özel gösterimde bu yıl Lütfi Ö. Akad’ın 1968 tarihli benzersiz melodramı Vesikalı Yarim, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi tarafından restore edilerek izleyicilere sunulacak. Sait Faik Abasıyanık’ın Menekşeli Vadi adlı öyküsünden Safa Önal’ın senaryolaştırdığı filmin başrollerinde Türkan Şoray ve İzzet Günay yer alıyor.

Sinemaseverler Groupama işbirliğiyle, daha önceki yıllarda Erden Kıral’ın 1979 yapımı Bereketli Topraklar Üzerinde, Lütfi Ö. Akad’ın 1949 tarihli Vurun Kahpeye, Atıf Yılmaz’ın 1978 tarihli Selvi Boylum Al Yazmalım, Memduh Ün’ün 1958 tarihli filmi Üç Arkadaş ve Halit Refiğ’in 1964 tarihli Gurbet Kuşları filmlerini restore edilmiş kopyalarından izleme şansı bulmuştu.

FESTİVALDE BU YILA ÖZEL BÖLÜMLER

Gerçek Mucizedir: Carlos Reygadas

Ünlü yönetmen Carlos Reygadas 32. İstanbul Film Festivali’nde! Festivalde yönetmenin tüm uzun metraj filmleriyle birlikte iki kısa filmi de gösterilecek. Festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek Carlos Reygadas, festival kapsamında bir de sinema dersi vererek izleyicilerle buluşacak. 9 Nisan Salı günü 16.00’da Salon İKSV’de düzenlenecek sinema dersi, Sinema Dergisi moderasyonunda gerçekleştirilecek.

2012’de Cannes Film Festivali’nde Post Tenebras Lux / Karanlıktan Aydınlığa filmiyle En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Reygadas, çağdaş Meksika sinemasının önde gelen yönetmenlerinden. Anlatım tarzı, mesafeli duruşu ve kendine özgü görsel yaklaşımıyla tanınan Carlos Reygadas, bu ülke sinemasının alışıldık kalıplarını kırmasıyla Meksikalı sinemacılar arasında usta olarak anılıyor.

Festivalde yönetmenin 2002 yapımı filmi Japan / Japonya, 2005 yapımı filmi Battle in Heaven / Cennette Savaş, 2007’de Cannes Film Festivali’nde Jüri Ödülü alan filmi Silent Light / Sessiz Işık ve yönetmene 2012’de yine Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazandıran son filmi Post Tenebras Lux / Karanlıktan Aydınlığa’nın yanı sıra kısa filmlerinden Max ve Prisonniers / Tutsaklar gösterilecek.

İstanbul Film Festivali ve İstanbul Bienali işbirliğiyle:
Ben Kentli-Vatandaş Değil miyim? Barbarlık, sivil uyanış ve şehir

32. İstanbul Film Festivali, Eylül’de başlayacak 13. İstanbul Bienali’yle özel bir işbirliği yapıyor. 13. İstanbul Bienali’nin ön etkinlikleri kapsamında hazırlanan, “Ben Kentli-Vatandaş Değil miyim? Barbarlık, sivil uyanış ve şehir” başlıklı film programı, festival kapsamında izleyicilerle buluşacak. Küratörlüğünü Fulya Erdemci’nin yaptığı “Anne Ben Barbar mıyım?” başlıklı bienalin film programı, Fulya Erdemci’ye ek olarak Yeal Messer ve Gilad Reich’in küratörlüğü ile Ece Üçoluk’un asistan küratörlüğünde gerçekleştirilecek.

14 Eylül–10 Kasım 2013 tarihleri arasında düzenlenecek bienalin kapsayıcı temasını, siyasi ve kamusal bir forum olarak kamusal alan fikrini sorgulamayı hedefleyen film programı, vatandaşlık/kentlilik, kamusal alan, demokrasi ve sanat gibi temalara odaklanan belgeseller, filmler ve video yapıtlarından oluşuyor. Neoliberal sistemin istikrarsızlaştırıcı gücüne ve barbarlık, aktivizm ve sivil katılım gibi kavramları yeniden tanımlayan bu sisteme verilen farklı tepkilere odaklanan film programında gösterilecek filmler farklı ekonomik modeller için öneriler, bir ütopya inşa etmek için taslaklar ve sivil hayalgücü araştırmaları konularına bakıyor.

“Ben Kentli-Vatandaş Değil miyim?” bölümünde gösterilecek filmler arasında The Exterminating Angel / Yokedici Melek (Luis Buñuel) ve Don’t Touch the White Woman / Beyaz Kadına Dokunma (Marco Ferreri) gibi klasiklerin yanı sıra Tomorrow / Yarın (Andrey Gryazev) ve California Dreaming / Kaliforniya Rüyası (Bregtje van der Haak) gibi son dönemde çekilmiş çarpıcı belgeseller ile siyasetin şiirine odaklanan The Tower / Kule (Chto Delat) ve Dammi I Colori / Bana Renk Ver (Anri Sala) gibi video yapıtları yer alıyor.

Festival işbirliğiyle düzenlenecek 13. İstanbul Bienali Film Programı’nda, film gösterimlerinin yanı sıra “Ben Kentli-Vatandaş değil miyim? Barbarlık, sivil uyanış ve şehir” başlıklı bir söyleşi de yer alıyor. 8 Nisan Pazartesi günü 16.00’da Pera Müzesi’nde, Fulya Erdemci ve Yael Masser moderatörlüğünde düzenlenecek söyleşiye konuşmacı olarak, programda gösterilen Foreigners out! / Yabancılar Dışarı! filminin yönetmeni Paul Poet ve belgesel yönetmeni Berke Baş katılacak.

Kadın Hikâyeleri

Festivalin yeni bölümü “Kadın Hikâyeleri”nde güçlü kadın karakterlerin yer aldığı filmler yer alıyor.

Ernest Hemingway’ın, Variety dergisinin Umut Vaat Eden Oyuncu ilan ettiği torunu Dree Hemingway’ın rol aldığı Starlet / Genç Yıldız, 2012’nin en iyi bağımsız filmlerinden biri sayılıyor. Genç Yıldız, 21 ve 85 yaşındaki iki kadının kesişen yollarını anlatıyor. Prince of Broadway ve Take Out filmlerinin yönetmeni Sean Baker, “gerilla vérité” tarzını benimsediği filminde arkadaşlığın gerçek anlamını sorguluyor. Genç Yıldız Austin’de Jüri Özel Mansiyonu, Locarno Film Festivali’nde Genç Jüri Ödülü kazandı. İzleyiciler, Sean Baker ile gösterim sonrasında tanışma fırsatı bulacaklar.

Parque vía’nın Meksikalı yönetmeni Enrique Rivero’nun ikinci filmi Mai Morire / Ölme yalnızlık, aile ve zamanın akışına dair ince ve gerçekçi bir film. Geçen yıl Roma’da En İyi Teknik ve Huelva’da Jüri Özel Ödülleri’ni kazanan film, babasının ölümünün ardından annesiyle birlikte olmak için doğduğu kasabaya dönen Chayo’nun, sevdikleri uğruna özgürlüğünü kaybetmesinin hikâyesini anlatıyor. Ölme özellikle muhteşem görüntüleri ve doğa ile iç içe geçen gelenekleri yansıtmasıyla büyük övgü topladı. Filmin yönetmeni Enrique Rivero, filminin gösterimine katılarak izleyicilerin sorularını yanıtlayacak.

Festival takipçilerinin Orlando, Yes / Evet ve Rage ile yakından tanıdıkları Sally Potter’in yazıp yönettiği Ginger and Rosa / Ginger ve Rosa, 1960’ların İngiltere’sinde iki genç kızın birbirine bağlılığını anlatıyor. Filmde Elle Fanning ve Alice Englert’e Alessandro Nivola, Annette Bening ve Timothy Spall’dan oluşan sağlam bir oyuncu kadrosu eşlik ediyor. Kişiliklerini arayan, ayrılmaz iki genç kızın yaşadıklarını ve Soğuk Savaş’ın onları nasıl etkilediğini konu edinen filmin özellikle müzikleri dikkat çekici.

Gerçek bir olaydan esinlenerek çekilen Our Children / Çocuklarım’ın yönetmeni Joachim Lafosse. Sağlıksız aile bağları üzerine çok katmanlı bir inceleme ve aşırı sevginin sonuçlarına dair bir analiz sunan filmin oyuncu kadrosunda Niels Arestrupe, Tahar Rahim, Stéphane Bissot gibi isimler yer alıyor. Emilie Dequenne de filmdeki performansıyla 2012’de Cannes Film Festivali’ndeki “Belli Bir Bakış” bölümünde En İyi Kadın Oyuncu Ödülü’nü aldı.

Edebiyattan Beyazperdeye

Hikâyeleri ve kahramanlarıyla ilgi çeken kitaplardan uyarlanan filmlerin yer aldığı, festivalin en kıdemli bölümlerinden “Edebiyattan Beyazperdeye” bu yıl yeniden canlanıyor.

Yönetmenliğini ve senaristliğini Sergei Loznitsa’nın yaptığı In The Fog / Sislerin İçinde, barbarlık, insanlık onuru ve savaşı konu alıyor. 1942’de SSCB’nin batı sınırı Nazi işgali altındadır ve hainlik yaptığı iddiasıyla demiryolu işçilerinden biri direnişçiler tarafından cezalandırılmak üzere ormana götürülür; ormanda pusuya düşürüldüklerinde işçi ahlaki bir karar vermek zorunda kalır. Sislerin İçinde, 2012’de Cannes Film Festivali’nde FIPRESCI Ödülü, Minsk’de Büyük Ödül, Odessa ve Erivan’da En İyi Film ve Cottbus’ta En İyi Erkek Oyuncu Ödülleri’ni aldı.

Nisan 2012’de hayatını kaybeden Fransız Yeni Dalga’sının büyük yönetmeni Claude Miller’in son başyapıtı Thérèse Desqueyroux, François Mauriac’ın 1927’de yayımlanan romanının uyarlaması; çağına göre ileri fikirleri taşra ahlakıyla çelişen Thérèse Desqueyroux’nun hem evliliğini kurtarma, hem de hayatı doya doya yaşama çabasının hikâyesi. Cannes Film Festivali’nin kapanış filmi olarak gösterilen son filminde yönetmen Miller, geleneksel aile değerlerine sıkışıp kalmış bir insanı kadın hakları mücadelesi, özgürleşme ve cinsel serbestlik kavramları üzerinden anlatıyor.

Henry James’in 1897’de yayımlanan aynı adlı romanından günümüze uyarlanan What Maisie Knew / Arada Kalan, altı yaşındaki bir çocuğun, ebeveynlerinin boşanması sırasında annesiyle babası arasında kalarak yaşadığı sarsıntıyı konu alıyor. Filmin oyuncu kadrosu Julianne Moore, Steve Coogan, Onata Aprile, Alexander Skarsgard ve Joanna Vanderham gibi isimlerden oluşuyor.

Usta yönetmen Lasse Hallström’ün Salmon Fishing in the Yemen’in hemen ardından çektiği The Hypnotist / Hipnozcu, Lars Kepler’in aynı adlı romanından uyarlama bir gerilim-polisiye. Acımasız bir katilin bütün bir aileyi yok ettiği katliamdan kurtulan evin küçük oğlunun, kayıp kız kardeşini arayışını anlatan bu nefes kesen filmin oyuncu kadrosunda Lena Olin, Mikael Persbrandt ve Tobias Zilliacus yer alıyor.

Victor Hugo’nun aynı adlı romanından uyarlanan L’Homme qui rit / Gülen Adam, “Edebiyattan Beyazperdeye” bölümünün ilgi çekecek filmlerinden. Jean-Pierre Améris’in uyarlayıp yönettiği bu şiirsel ve siyasal dramın başrollerini Gérard Depardieu ve C.R.A.Z.Y filminden hatırlanacak Marc-André Grondin üstleniyor. Prömiyeri Venedik Film Festivali’nde yapılan filmin yönetmeni Améris, festival kapsamında İstanbul’da olacak.

Anthony Bruno’nun gerçek olaylardan esinlenerek yazdığı, aynı adlı kitaptan uyarlanan The Iceman / Katil’in yönetmeni Ariel Vromen. Film, acımasız bir tetikçi ve aynı zamanda mazbut aile babası Richard Kuklinski’yi, çocukluğundan çete günlerine ve tutuklanışına dek izliyor. Katil’in güçlü kadrosunda Take Shelter / Sığınak filmindeki oyunculuğu çok beğenilen Michael Shannon’un yanı sıra Winona Ryder, Chris Evans, James Franco, Stephen Dorff ve David Schwimmer gibi yıldız isimler yer alıyor.

Bölümün merakla izlenecek filmlerinden biri de, The House of the Spirits / Ruhlar Evi’nin ünlü yönetmeni Bille August’un son filmi Night Train to Lisbon / Lizbon’a Gece Treni. Kadrosunda, başroldeki Jeremy Irons’un yanı sıra, Christopher Lee gibi sürpriz bir ismin de yer aldığı film, 1970’lerin faşist Salazar Lizbon’unda geçen bir arkadaşlık, ihanet, baskı ve devrim hikâyesi. Yönetmen Bille August, filmin festivaldeki gösteriminde izleyicilerle buluşmak ve soruları yanıtlamak için İstanbul’da olacak.

FESTİVALİN VAZGEÇİLMEZLERİ
Dünya Festivallerinden

Sabah Gazetesi sponsorluğundaki “Dünya Festivallerinden” bölümü, festival izleyicilerine 20’ye yakın tanınmış yönetmenin saygın festivallerde gösterilen, çoğu ödüllü son yapıtlarından örnekler sunacak.

Metot oyuncusu olarak ün yapmış, Oscar Ödüllü efsane aktör Dustin Hoffman, Quartet / Dörtlü filmiyle ilk kez yönetmen olarak karşımıza çıkacak. Oyuncu kadrosunda Maggie Smith, Tom Courtenay ve Billy Connolly gibi isimlerin yer aldığı Dörtlü, yakın arkadaş olan dört eski opera sanatçısının bir araya gelerek yeni bir konsere hazırlanmalarını anlatıyor. Altın Küre adayı olan, ilk gösterimi Toronto’da yapılan filmin senaryosunda ünlü oyun yazarı Ronald Harwood’un imzası var.

Hindistan’da olay yaratan Gangs of Wasseypur / Wasseypur Çeteleri, hem Bollywood, hem gangster filmi meraklılarını memnun edecek. Maden kasabası Wasseypur’un kontrolünü ele geçiren Khan Ailesi’nin 70 yılı aşan güç, suç ve intikam öyküsü, ailenin Bollywood sinemasına olan ilgisi sayesinde bambaşka bir görünüm alıyor. Yönetmenliğini Anurag Kashyap’ın üstlendiği, toplam 320 dakika uzunluğunda, iki bölüm halinde gösterilecek film ilk kez Cannes Film Festivali’nde “Yönetmenlerin On Beş Günü” bölümünde izleyici karşısına çıktı.

At Any Price / Ailem İçin, bir baba-oğul ilişkisini anlatırken şehirleşme, rekabet ve sanayileşme gibi olgulara değiniyor. Yönetmenliğini, Roger Ebert tarafından “son on yılın en iyi yönetmeni” sözleriyle övülen İran asıllı Ramin Bahrani’nin yaptığı Ailem İçin’in ilk gösterimleri Venedik ve Toronto Film Festivalleri’nde yapıldı. Heather Graham’ın da kadroda yer aldığı filmde baba ve oğlu Dennis Quaid ile Zac Effron canlandırıyorlar.

Andrzej Jakimowski’nin, 2007 yapımı bol ödüllü popüler filmi Tricks’i izleyen üçüncü yapıtı Imagine / Hayallerin Ötesinde sinemaseverleri, dünyayı algılama yollarının keşfine çıkarıyor. Geçen yıl Varşova Film Festivali’nde En İyi Yönetmen ve İzleyici Ödülleri’ni kazanan film, Lizbon’da görme engellilere hizmet veren bir klinikte eğitmen olarak işe başlayan ve hastalara alışılmadık yöntemlerle oryantasyon eğitimi veren Ian’ın hikâyesini anlatıyor. Andrzej Jakimowski, filminin festivaldeki gösteriminde bulunacak.

Yönetmen Fernando Trueba ve efsanevi Fransız senarist Jean-Claude Carrière, The Artist And The Model / Sanatçı ve Modeli filmiyle hayata yeni adım atan genç bir kadın ile son günlerini yaşadığını hisseden yaşlı heykeltıraş arasındaki hoş bir ilişkiyi, yaşam ve ölümü, gençlik ve yaşlılığı anlatıyor. 2012’de San Sebastian’da En Iyi Yönetmen Ödülü alan film 1943’te, işgal altındaki Fransa’daki küçük bir kasabada geçiyor.

2012 Cannes Film Festivali’nin kapanış filmi Renoir, ressam Pierre-Auguste Renoir ile müstakbel film yönetmeni oğlu Jean Renoir’in öyküsü. Gilles Bourdos’un yönettiği filmde savaşta yaralanınca iyileşmek için babası Auguste Renoir’in yanına giden ve babasının göz ağrısı Andrée’nin büyüsüne kapılan Jean’ın nasıl sinemacıya dönüştüğü anlatılıyor. Filmin yönetmeni Gilles Bourdos, festivalin konuğu olarak İstanbul’a gelecek isimlerden.

Daniel Algrant imzalı Greetings From Tim Buckley / Tim Buckley’ye Sevgilerle, kendi kuşaklarının efsanevi müzisyenlerinden baba-oğul Tim ve Jeff Buckley’in hiç kesişmeyen yollarının hikâyesini anlatıyor. Gerçek olaylardan ilham alan filmde, Tim Buckley anısına düzenlenecek konserde sahne alması istenen Jeff Buckley, konser hazırlığı sırasında New York sokaklarında geçmişe doğru bir yolculuğa çıkar ve hiçbir zaman barışamadığı geçmişi, kökleri ve babasının müziğiyle tanışır. Tıpkı babası gibi trajik bir ölümle aramızdan ayrıldığında ondan sadece iki yaş büyük olan Jeff Buckley’i Gossip Girl dizisinde oynadığı Dan Humphrey karakteriyle ünlenen Penn Badgley canlandırıyor.

Yönetmen Chang Jung-Chi’nin ilk uzun metraj filmi Touch of the Light / Kalbimdeki Işık, görme engelli Tayvanlı piyano dehası Huang Yu-Siang’ın gerçek yaşam öyküsüne dayanan bir aşk hikâyesi. Filmde kendini canlandıran Siang’ın, üniversite çağına geldiğinde gerçek dünyaya adım atarak gören öğrencilerle birlikte kendi yolunu çizmeye çalışması anlatılıyor. Busan’da İzleyici Ödülü kazanan bu umut dolu, dokunaklı dram Tayvan’ın Oscar adayıydı.

İskandinavya’nın en iddialı prodüksiyonlarından Kon-tiki, Amerika’daki insanların 1500 yıl önce deniz yoluyla Polinezya’ya gelerek koloniler kurdukları teorisini ispatlamaya çalışan Norveçli kaşif Thor Heyerdahl’ın, 1947’de birbirini hiç tanımayan deneyimsiz beş adamla bir sal üzerinde çıktığı 8000 kilometrelik deniz yolculuğunu anlatıyor. Çekimleri Maldivler, Malta, Norveç, İsveç, Tayland, Bulgaristan ve New York’ta yapılan, Joachim Rønning ve Espen Sandberg’in yönetmenliğini üstlendiği Kon-tiki, 16,6 milyon dolarlık bütçesiyle Norveç sinema tarihinin en pahalı yapımı. Ülkesinde gişe rekorları kıran bu nefes kesici azim öyküsü, bu yıl Yabancı Dilde En İyi Film dalında Oscar adayı olmuştu.

Yönetmenliğini Malgoska Szumowska’nın yaptığı ve Berlin’de Teddy Ödülü kazanan In The Name Of / …Adına, memleketi Polonya’da özellikle din ve cinsellik konularında büyük tartışmalara yol açtı. Film, küçük bir kasabaya atanan genç bir rahibin eşcinsel ilgileri yüzünden suçlanışının hikâyesi. Altın Lale Uluslararası Yarışma’nın bu yılki jüri üyelerinden yönetmen Malgoska Szumowska ve filmin oyunculardan Mateusz Kosciukiewicz, filmin festivaldeki gösterimine katılacaklar.

Prömiyeri, Şubat ayında düzenlenen Berlin Film Festivali’nde yapılan ve festivalden Altın Ayı ile FIPRESCI Ödülleri’yle dönen Child’s Pose / Çocuk Pozu, “Dünya Festivallerinden” bölümünde gösterilecek merakla beklenen filmlerden. Calin Peter Netzer’in, Maria ve 29. İstanbul Film Festivali’nde gösterilen Medal of Honor / Şeref Madalyası filmlerinin ardından çektiği bu son filmi, bir anne ve oğlun hikâyesini heyecan verici, ve mizahî bir dille anlatıyor.

NTV Belgesel Kuşağı

İstanbul Film Festivali’nin belgeseller bölümünün sponsorluğunu bu yıl da NTV üstlenecek.

En İyi Belgesel dalında Oscar’ın yanı sıra, Sundance’de İzleyici Ödülü ve Jüri Özel Ödülü, Tribeca, Moskova, Atina, Durban ve Los Angeles’te En İyi Belgesel ve İzleyici Ödülleri’ni kazanan Searching for Sugarman / Bir Şarkının Peşinde, festivalin en ilginç filmlerinden. Müzik aşkını, sözleri ruha işleyen şarkıların uyandırdığı tutkuyu ele alan, Malik Bendjelloul’un yönettiği bu film, 60’lar sonunda Detroit’te bir barda keşfedilişinin ardından kendisinden yıllar boyu haber alınamayan müzisyen Rodriguez’in izini sürüyor.

Leviathan, insanoğlunun en eski mücadelesi olan balıkçılığı hem balıkçı hem de avın gözünden, şimdiye dek izlediğimizden çok farklı şekilde anlatıyor. İplere bağlı düzinelerce kamera kullanılan filmin senaryo yazarı, yönetmeni, kurgucu ve yapımcıları, antropolog, bilim insanı, sanatçı ve sinemacı Véréna Paravel ile Harvard Üniversitesi’ndeki Duyusal Etnografya Laboratuvarı Yöneticisi Lucien Castaing-Taylor.

Bölümün öne çıkanlarından bir diğeri ünlü performans sanatçısı Marina Abramovic ile yenilikçi tiyatro yönetmeni Robert Wilson’un 2011’deki birlikteliğinden doğan Bob Wilson’s Life and Death of Marina Abramovic / Marina Abromovic’in Yaşamı ve Ölümü. Giada Colagrande’nin yönetmenliğini üstlendiği belgeselde, Abramovic’in deneysel opera türünde yeniden kurgulanan yaşam öyküsünün anlatılışında Robert Wilson’a Abramovic’in yanı sıra şarkıcı ve besteci Antony Hegarty ve oyuncu Willem Dafoe eşlik ediyor. Abramovic’in 2010 yılında MoMa’da yaptığı performansı anlatan belgesel Marina Abramovic: The Artist Is Present / Marina Abramoviç: Sanatçı Aramızda geçen yıl yine festival kapsamında gösterilmişti.

Oscar Ödüllü sinemacı Alex Gibney, 200’den fazla işitme engelli çocuğu taciz eden rahip Lawrence Murphy’nin hikâyesinden yola çıkarak günümüzün dehşet verici skandallarından birini Mea Maxima Culpa: Silence In The House of God / Madonna Ağlıyor filminde belgeliyor. ABD’de rahiplerin cinsel tacizine yönelik, bilinen ilk halk protestosunu araştıran Gibney, Katolik Kilisesi’nin gücünü nasıl kötüye kullandığını, Milwaukee’den başlayarak İrlanda ve İtalya’daki kilise korolarına, Vatikan’da Papalık makamından henüz istifa eden Kardinal Ratzinger’e uzanan örtbas ve milyon dolarlık tazminatlar zincirini ortaya koyuyor.

Dünyanın en gizli kapaklı ve belki de en çok tartışılan örgütlerinden birinin kendi yöneticileri tarafından ifşa edildiği The Gatekeepers / Bekçiler, hem İsrail hem de Ortadoğu siyasetinin içyüzünü aydınlatıyor. İsrail gizli servisi Şin Bet’in altı eski müdürünün icraatlarını, kararlarını ve başlıca olayların arka planını kendi ağızlarından anlattıkları belgesel, geçen yıl Los Angeles ve New York Film Eleştirmenleri Birlikleri’nin En İyi Belgesel Film Ödülleri’ni kazandı. Yönetmenliğini Dror Moreh’in üstlendiği, Errol Morris’in The Fog of War’ından esinlenen film En İyi Belgesel dalında Oscar’a da aday gösterildi. Film İsrail’de büyük tartışmalara yol açtı.

Arıların peşine düşen yönetmen Markus Imhoof, More Than Honey / Baldan Acı filmiyle izleyenleri arıların dünyasına götürerek insanoğlunun geleceğine dair karanlık bir öngörüyle karşımıza çıkıyor. Albert Einstein’in “Arılar yok olup giderse insanlık sadece dört yıl ayakta kalır” sözünden yola çıkarak artık endişelenme vakti geldiğini düşünen Imhoof, filminin festivaldeki gösterimine katılarak izleyicilerin sorularını yanıtlayacak.

Tom Donahue’nin yönettiği, yaptıkları seçimlerle Hollywood’u yeniden tanımlayan sinemanın vazgeçilmezleri, kast direktörlerini anlatan Casting By / Oyuncu Seçimi tabuları yıkan Marion Dougherty ve Lynn Stalmasyer gibi mesleğin öncüleriyle, Al Pacino, Jeff Bridges, Robert Redford, Woody Allen, Diane Lane, Morgan Freeman, Warren Beatty, Glenn Close, Channing Tatum, Gabourey Sidibe, George Lucas ve Bette Midler gibi bugün efsane olmuş isimlerle yapılan röportajları bir araya getiriyor.

Becoming Traviata / Traviata ve Biz izleyenleri çok özel bir kadınla, hem sanat yapıtı hem de bir efsane olan, Verdi’nin trajik kahramanı La Traviata’yla tanıştırıyor. Philippe Béziat’ın yönetmenliğini yaptığı film dünyaca ünlü Fransız soprano Natalie Dessay’ı 2011 ilkbaharında, iki ay boyunca Jean-François Sivadier yönetiminde ilk provalardan galada sahne alışına kadar izliyor.

Müzik tutkunlarının kaçırmaması gereken filmlerden Sound City, müzik tarihine Nirvana ve Foo Fighters gruplarıyla ismini yazdırmış ünlü müzisyen Dave Grohl’un ilk yönetmenlik denemesi. Dave Grohl, Sound City’de Amerika’nın efsanevi fakat pek tanınmayan kayıt stüdyosu Sound City’ye vefa borcunu ödüyor. Film, 70’ler, 80’ler ve 90’larda Fleetwood Mac, Neil Young, Stevie Nicks, Tom Petty, Metallica, Nirvana gibi isimlerin albümlerine ev sahipliği yapan Sound City’nin hikâyesini, stüdyoyu yakından tanıyan müzisyenlerin ağzından aktarıyor.

Bölüm kapsamında gösterilecek bir diğer film, Free Radicals: A History of Experimental Film / Bir Deneysel Sinema Tarihi. Festival kapsamında, avangart ve deneysel sinemanın tarihini gözler önüne seren bu filmin yönetmeni Pip Chodorov ile yazar, editör, festivalci ve sinemacı Heinz-Peter Schwerfel bir söyleşide bir araya gelecekler. 5 Nisan Cuma günü 16.00’da Akbank Sanat’ta gerçekleştirilecek “Serbest Radikaller – Deneysel Sinema Üzerine Bir Söyleşi”nin moderatörlüğünü Lara Kamhi üstlenecek.

Antidepresan 

İlk kez 2010 yılında 29. İstanbul Film Festivali’nde özel bölüm olarak yer alan ve kısa sürede festivalin vazgeçilmezlerinden olan “Antidepresan”, SinemaTV sponsorluğunda izleyicilerle buluşuyor.

Goodbye Lenin’in yardımcı yönetmenliğini yapan, reklam ve müzik filmleri yönetmeni Jan Ole Gerster’in ilk uzun metraj filmi Oh Boy / Eyvah melankoliyle mizah arasında gidip gelen bir kent hikâyesi. Hayatı akışına bırakarak yaşamaya çalışsa da sürekli tökezleyen Berlinli Niko’nun komik ve hüzünlü yaşamını anlatan film, geçen yıl, Oldenburg Alman Bağımsızlık Ödülleri’nde En İyi Alman Filmi, Üstün Oyunculuk ve İzleyici Ödülleri’nin yanı sıra Münih Genç Alman Sineması Ödülü’nün de sahibi oldu.

Festivalde geçen yıl “Geceyarısı Çılgınlığı” bölümünde gösterilen Kill List’in yönetmeni Ben Wheatley, bu yıl Sightseers / Garip Turistler adlı kara komedisiyle yeniden festival seyircisiyle buluşuyor. İngiltere’nin Göller Bölgesi’ni karavanlarıyla boydan boya dolaşan katil çiftin komik, şiddet ve kan dolu tatilini anlatan filmin başrollerini Alice Lowe ve Steve Oram paylaşıyor.

Moonrise Kingdom’un senaristi Roman Coppola’nın yazıp yönettiği ve yapımcılığını üstlendiği A Glimpse Inside The Mind Of Charles Swan III / Erkek Aklı, aybedilmiş aşklar, dostluk ve intikam hayalleriyle işlenmiş eğlenceli bir komedi. İnsan birini hem sevip hem de ondan nefret edebilir mi? Bu çılgın komedide Charlie Sheen, başarılı grafiker Charles olarak karşımıza çıkıyor.

Mika Kaurismäki’nin son filmi Road North / Kuzeye Giden Yol, birbirinden uzak düşen baba ile oğlun izini süren, hem dokunaklı hem de komedi unsurları barındıran bir yol filmi. St. Petersburg’da İzleyici Ödülü alan Kuzeye Giden Yol filminde Finlandiya’nın önde gelen film ve müzik ikonlarından Vesa-Matti Loiri ve Samuli Edelmann rol alıyor.

I Give It A Year / Bu Aşk Fazla Sürmez, Sacha Baron Cohen’in Borat ve Bruno’nun senaryolarını birlikte yazdığı Dan Mazer’in son filmi. Romantik komedilerin bittiği noktada başlayan bu hareketli film olabilecek en uyumsuz çiftin, Josh ve Nat’ın evliliklerinin ilk yılını komik bir dille anlatıyor.

Mayınlı Bölge

İstanbul Film Festivali’nin ilgiyle beklenen bölümlerinden, Malezya Havayolları’nın sponsorluğundaki “Mayınlı Bölge”de farklı tür ve anlatım teknikleriyle sınırları zorlayan, yaklaşımları ve teknik özellikleriyle tekinsiz yerlerde dolaşan 10 film gösterilecek.

Dog Days / Zor Günler, Import-Export gibi ödüllü filmlerin ve State of the Nation / Ulusun Hali gibi belgesellerin tartışmalı yönetmeni Ulrich Seidl’in, aynı aileden üç kadının çıktığı üç farklı tatilde kendi cennetlerini aramalarını anlatan “Cennet Üçlemesi”nin tümü festivalde gösterilecek. İlk film, cennetin dünyevi aşkta olduğuna inanan ve genç bir sevgili bulmak için Kenya’ya giden Teresa’yı anlatan Paradise: Love / Cennet: Aşk. İkinci film Paradise: Faith / Cennet: İnanç, Teresa’nın, Venedik’te kapı kapı gezerek misyonerlik yapan, dindar kız kardeşi Anna Maria’yı anlatıyor. Son film Paradise: Hope / Cennet: Umut ise, Teresa’nın, tatilini zayıflama kampında geçiren kızının hikâyesine odaklanıyor. Bu üç film sırasıyla Cannes, Venedik ve Berlin Film Festivalleri’nde yarışmalı bölümde gösterilmişti.

Khadak ve Altiplano’nun yaratıcıları Peter Brosens ve Jessica Woodworth’un son filmi The Fifth Season / Beşinci Mevsim tüyler ürpertici bir kıyamet hikâyesi. Küçük bir Fransız köyüne bahar gelmeyince köyün yaşadığı panik ve kaos hali, büyük bir umutsuzluk fonunda ve olağanüstü görüntüler eşliğinde anlatılıyor. İlk gösterimleri Venedik ve Toronto’da yapılan Beşinci Mevsim, Venedik’te Genç Sinema, Yeşil Damla Ekoloji, Valladolid’de Jüri Özel, Gençlik Jürisi ve FIPRESCI Ödülleri’ni kazandı. Yönetmenlerden Peter Brosens, festivalin konuğu olarak İstanbul’a geliyor.

2010 yılında Uncle Boonmee filmiyle Cannes Film Festivali’nde Altın Palmiye kazanarak büyük ses getiren Taylandlı yönetmen, video sanatçısı Apichatpong Weeresethakul’un son filmi Mekong Hotel, gerçek ile kurmaca arasında gidip gelen, bu dünyadan öbür dünyaya geçiş yapan bir duygu ve düşünce egzersizi. Sinema dünyasının son zamanlardaki en kendine has seslerinden Weeresethakul, filmde vampiri andıran anne ile kızı ve genç âşık ile Mekong Nehri arasındaki bağı özgün tarzıyla anlatıyor. Mekong Hotel aynı zamanda, Weeresethakul’un 2002’de hazırladığı, ancak yüksek bütçesi yüzünden çekemediği Ecstasy Garden projesi için ekibiyle yaptığı provayı da ekrana aktarıyor. Weeresethakul, 2001’de İstanbul Bienali’ne de sanatçı olarak katılmıştı.

2012’de Tallinn’de En İyi Yönetmen ve Venedik’te Eşcinsel Aslan Ödülleri’ni kazanan Weight / Yük’te morgda çalışan, hayattan umudu kesmiş, doğuştan kambur levazımatçı Jung’un öyküsü anlatılıyor. Sert sahneleriyle Venedik Film Festivali’ndeki ilk gösteriminde sansasyona yol açan Yük, yönetmen Jeon Kyu-Hwan’un sözleriyle “insanların bir yük gibi taşıdıkları yaşamın ağırlığı üzerine grotesk bir fantezi.”

Romantik, yoğun, canlı ve büyüleyici Upstream Color / Gizli Kimya, 2013 yılının merakla beklenen filmlerinden. Sundance’nin ardından, uluslararası prömiyeri Şubat ayında Berlin’de yapılan filmin yönetmeni Shane Carruth, 2004 yılında çektiği bir önceki filmi Primer / Kapsül ile Sundance’de Jüri Büyük Ödülü’nü kazanmıştı. Yönetmenin bu yeni filminde, insanoğlunun kökenlerini ve aşkın entrikalarını irdeleyen karmaşık bir aşk hikâyesi anlatılıyor.

Yeni Bir Bakış

Nescafe Gold’un sponsor olduğu “Yeni Bir Bakış” bölümünde, ilk ya da ikinci filmleriyle dünya sinema endüstrisinin dikkatini üzerlerine çeken genç yönetmenlerin filmleri izleyicilerle buluşacak.

Geçen yıl Cannes Film Festivali’nde Belirli Bir Bakış Ödülü’nü alan After Lucia / Lucia’dan Sonra, ilk filmi Daniel ve Ana ile yakaladığı başarıyı sürdüren 1979 doğumlu Meksikalı yönetmen Michel Franco’nun ikinci yönetmenlik denemesi. Meksika’nın Oscar adayı Lucia’dan Sonra, bir trafik kazası sonucu eşini kaybeden Roberto ile kızının, yeni bir başlangıç yapmak üzere taşındıkları Meksiko’da yasla başa çıkma ve büyük şehre ayak uydurma çabalarını anlatıyor.

İlk gösterimlerini Venedik ve Toronto Film Festivalleri’nde yapan A Hijacking / Fidye, Hint Okyanusu’ndaki yük gemisi MV Rozen’in Somalili korsanlar tarafından kaçırılışını ve mürettebatın rehin alınışını anlatıyor. Submarino ve The Hunt / Onur Savaşı filmlerinin başarılı senaristi Tobias Lindholm’un ikinci filmi Fidye’nin oyuncu kadrosunda Amalie Ihle Alstrup, Johan Philip Asbæk ve Ole Dupont yer alıyor. Filmin çekildiği MV Rozen, daha önce gerçekten açık denizde korsanlar tarafından kaçırılan bir gemi. Kadroda arabulucuyu oynayan Gary Skjoldmose Porter gerçek hayatta da kaçırılan bir gemide rehin düşmüş ve arabuluculuk yapmış.

Çağdaş Habil-Kabil hikâyesi A Respectable Family / Saygın Bir Aile, belgeselci yanıyla tanınan Massoud Bakhshi’nin son kurmaca filmi. Yönetmen Bakhshi, 1979 İslam Devrimi sonrasındaki çocukluğundan, savaş yıllarındaki gençliğinden ve günümüz Tahran’ındaki deneyimlerinden yola çıkarak hazırladığı filmini Batı’da yaşayan İranlı bir akademisyen üzerinden anlatıyor.

Peddlers / Hamallar, Bollywood’a alternatif yeni bir Hindistan sinemasının en iyi örneklerinden. Filmin yönetmeni ve senaristi Vasan Bala filminin eksik kalan bütçesini Facebook’tan tamamlamasıyla Hindistan bağımsız sineması için umut ışığı yaktı. Hamallar, başıboş yetim Mac, cinsel sorunları olan polis memuru Ranjit ve kanser tedavisi için uyuşturucu işine giren eski öğretmen Bilkis’in kesişen hayatlarını konu alıyor. Bombay sokaklarında geçen bu karanlık suç filmi 2012 Cannes’da Eleştirmenler Hafta’sında gösterildi.

Filistinli yönetmen Annemarie Jacir’in filmi When I Saw You / Seni Gördüğümde, Şubat ayında düzenlenen Berlin Film Festivali’nde NETPAC Ödülü’ne layık görüldü. Jacir’in Salt of This Sea / Bu Denizin Tuzu’nun ardından çektiği bu ikinci filmi 1967 yılında, Filistinli mültecilerin yerleştiği bir kampta geçiyor ve 11 yaşında, başına buyruk bir çocuğun özgürlük peşinde babasını arayışını konu alıyor. Huffington Post Seni Gördüğümde’yi “son derece dokunaklı sinemasal bir şiir” sözleriyle övdü.

Geçen yıl Selanik Film Festivali’nde En İyi Senaryo, İzleyici ve Jüri Özel Ödülleri’ni alan Epilogue / Son, festivalin “Yeni Bir Bakış” bölümünün merak uyandıracak filmlerinden. Amir Manor’un ilk uzun metraj filmi, yaşlı bir çiftin mahrem portresini çizerken tüketim ve bürokrasi çarkları içinde yabancılaşmış ve körelmiş İsrail toplumunu da eleştiriyor. Haneke’nin büyük ses getiren Amour / Aşk filmine benzetilen Son’un senarist ve yönetmeni Amir Manor, festivalin konuğu olacak.

Müzik tutkunlarının kaçırmaması gereken filmlerden Gimme the Loot / Malları Ver, soul müzik, hip hop ve grafiti dünyasının nefes kesici bir bileşimiyle yola çıkan yönetmen Adam Leon’un ilk uzun metrajı. Austin SXSW festivalinde En İyi Kurmaca Film Ödülü’nü alan Malları Ver, grafiti sanatçısı bir çiftin hikâyesini anlatıyor.

Geceyarısı Çılgınlığı

Uyarıcı filmleri uykuya tercih edenlerin dört gözle beklediği geleneksel “Geceyarısı Çılgınlığı” bölümünün sponsoru tv2. Festival boyunca cuma ve cumartesi geceleri 24.00 seansında gösterilecek filmler izleyicilerin uykusuna mal olacak.

Bölümün kaçırılmayacak filmlerinden biri hiç kuşkusuz 26 farklı yönetmenin çektiği 26 farklı ölüm hikâyesinden oluşan The ABCs of Death / Ölümün Alfabesi. İlk gösterimi Toronto’da yapılan bu çılgın film, on beş ülkeyi kapsayan prodüksiyonu, Ben Wheatley, Jorge Michel Grau ve Xavier Gens gibi dünyaca ünlü sinemacıların yönettiği bölümleriyle çok iddialı. Alfabenin her bir harfi için farklı bir yönetmen tarafından çekilen 26 film, kışkırtıcı, şok edici, komik ve sinir bozucu.

Bölümde ayrıca Midnight Meat Train ile tanınan Ryûhei Kitamura’nın No one lives / Herkes Ölecek ve El Orfanato / Yetimhane’nin yaratıcılarının yapımcılığını üstlendiği, Oriol Paulo’nun The Body / Ceset filmleri de yer alıyor.

Ustalar

“Ustalar” bölümünde bütün sinemaseverler, dünya sinemasına yön vermeyi sürdüren usta yönetmenlerin son filmlerini izleme fırsatı bulacak.

Ken Loach’ın, prömiyerini Berlin Film Festivali’nde yapan ve büyük beğeni toplayan belgeseli Spirit of ‘45 / 45 Ruhu, festivalin kaçırılmayacaklarından. İkinci Dünya Savaşı’nın hemen ardından İngiltere’de esen umut rüzgârlarının vahşi kapitalizmle yok oluşunu anlatan 45 Ruhu, dönemin tanıklarının anlatılarıyla arşiv görüntülerinden oluşuyor. Bir önceki filmi The Angels’ Share / Meleklerin Payı Filmekimi’nde gösterilen Ken Loach, son filminde İngiltere’nin bir birlik ruhu içinde savaşın yıkıntıları arasından çıkışının izini sürüyor.

En yaşlı sinemacı, 103 yaşındaki Manoel de Oliveira’nın, Portekizli modernist Raul Brandão’nun 1923 tarihli oyunundan uyarladığı filmi Gebo And The Shadow / Gebo ve Gölge’nin başrollerinde Claudia Cardinale, Jeanne Moreau, Leonor Silveira, Oliveira’nın torunu Ricardo Trepa ve Michael Lonsdale yer alıyor. İlk gösterimi Venedik Film Festivali’nde gerçekleştirilen, Abu Dabi Film Festivali’nde Jüri Özel Ödülü alan film, 19. yüzyıl sonlarında oğlunu korumak için kendini feda eden bir adamın hikâyesini anlatıyor.

Fransız Yeni Dalga akımının önemli isimlerinden Alain Resnais’in son filmi You Ain’t Seen Nothin’ Yet / Henüz Bir Şey Görmediniz, “Ustalar” bölümünün iddialı yapımlarından. Alain Resnais, son filminde kurgu ile gerçeği, film ile tiyatroyu harmanlarken aşk, yaşam, ölüm gibi temaları irdeliyor.

Efsanevi belgeselci ve fotoğrafçı Raymond Depardon, altı yılını doğduğu ülkeyi geniş format kamerayla fotoğraflayarak geçirdi ve uzun yıllar birlikte çalıştığı Claudine Nougaret ile alışılmışın dışında bir seyahat güncesi hazırladı. Journal De France / Fransa Günlüğü benzersiz bir Fransa portresi çizerken sıradışı bir kariyerin ve sanat fotoğrafçılığının etkileyici özetini de sunuyor. Yolculuk, Depardon’un muhabirlik yaptığı zamanlardan Çad, Venedik, Cannes, Bokassa gibi mekânlara ve Jean-Luc Godard gibi isimlere uzanıyor.

Tabuları yıkan sinemacı Peter Greenaway, Goltzius And The Pelican Company / Goltzius ve Pelikan Kumpanyası ile bu kez seks, din ve sanatın iç içe geçtiği üç katmanlı bir film sunuyor. Yönetmenin Rembrandt’ın etrafındaki komployu anlattığı Nightwatching / Gece Bekçisi ile başladığı “Hollandalı Ustalar” üçlemesinin ikinci filmi olan Goltzius ve Pelikan Kumpanyası, 16. yüzyılda yaşamış baskı ve gravür ustası Hendrik Goltzius’u izliyor. Film, Goltzius’un zina, ensest, aldatma, pedofili, fahişelik ve ölüsevicilikten oluşan altı cinsel tabuyu sahnelemesini konu alıyor.

20. yüzyılın en önemli düşünürlerinden Hannah Arendt’in yaşamının bir bölümünü konu alan Hannah Arendt, Berlin’den sonra 32. İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek. Önceki çalışmalarında Rosa Luxemburg ve Hildegard von Bingen’in hayatlarını da beyazperdeye taşıyan yönetmen Margarethe von Trotta’nın son filmi, kahramanını Nazi savaş suçlusu Adolf Eichmann’ın 1960 yılında Kudüs’te yargılanışını izlerken resmediyor. Arendt, The New Yorker dergisine Eichmann hakkında hazırladığı yazı dizisinin ardından, 1961–1964 yıllarında tüm dünyadan gelen sert tepkilere direniyor. Filmde Arendt’i ünlü Alman oyuncu Barbara Sukowa canlandırıyor. “Düşünen bir kadının filmi”ni yaptığını belirten Margarethe Von Trotta, “kötülüğün sıradanlığı”nı keşfiyle dünyayı sarsan Arendt’in hikâyesini etkileyici bir biçimde anlatıyor.

Fist in the Pocket / Cepteki Yumruklar, Good Morning Night / Günaydın Gece ve Vincere / Yenmek’in usta yönetmeni İtalyan Marco Bellocchio, son filmi Dormant Beauty / Uyuyan Güzel ile izleyiciyi ötanazi konusunda çok yönlü bir keşfe çıkarıyor. Uyuyan Güzel, 2012 Sao Paulo Eleştirmen Ödülü’nü ve filmin oyuncusu Fabrio Falco 2012 Venedik En İyi Yeni Genç Erkek Oyuncu Ödülü’nü aldı.

Usta yönetmen Mike Figgis’in son filmi Suspension of Disbelief / Gördüğüne İnan, festivalin merakla beklenenlerinden. Gerçeklikle hayal arasında geçişlerle örülü, senaryoyla gerçek hayatın birbirine karıştığı bu psikolojik gerilim, Mulholland Dr. / Mulholland Çıkmazı ve Black Swan / Siyah Kuğu gibi modern klasiklerle kıyaslanan postmodern bir cinayet filmi.

Çocuk Mönüsü

Festivalin ailece izlenebilecek, uluslararası çocuk filmi festivallerinde beğeni toplayan yapıtların gösterildiği “Çocuk Mönüsü” bölümünde en iyi çocuk filmlerinden bir seçki sunulacak. Festival süresince hafta sonları City’s ve Rexx sinemalarında, 11.00 ve 13.30 seanslarında gösterilecek filmlere simültane Türkçe seslendirme yapılacak.

Bölüm kapsamında, Stéphane Aubier, Vincent Patar ve Benjamin Renner’in Ernest & Celestine / İki Arkadaş, Michel Ocelot’un Kirikou and The Men and the Women / Kirikou ve Erkekler ve Kadınlar ve Stephan Schesch’in Moon Man / Aydaki Adam filmleri festivalin küçük takipçileriyle buluşacak.

Anılarına

Festivalin “Anılarına” bölümde yakın zamanda kaybettiğimiz sinema üstatlarının filmleri izleyicilerle buluşacak.

“Anılarına” bölümünde sadece sinemada değil, sözünü söylediği her alanda zamanın ötesinde işler yapmış usta yönetmen Metin Erksan anısına, yönetmenin 1974’te TRT için çağdaş Türk öykülerinden uyarladığı beş orta metraj filmi gösterilecek. Sabahattin Ali’nin Hanende Melek, Ahmet Hamdi Tanpınar’ın Geçmiş Zaman Elbiseleri, Samet Ağaoğlu’nun Bir İntihar, Sait Faik Abasıyanık’ın Müthiş Bir Tren ve Kenan Hulusi Koray’ın Sazlık öykülerinden senaryolaştırılan bu az görülmüş beş filmi kaçırmamak gerek.

Geçen Mayıs ayında yitirdiğimiz sinema yazarı, tarihçisi ve SİYAD’ın onursal üyesi Rekin Teksoy, SİYAD’ın seçtiği bir filmle anılacak. SİYAD, Rekin Teksoy’un anısına, onun edebiyata ve İtalyan sinemasına duyduğu sevgiyi bir araya getiren Pier Paolo Pasolini’nin Decameron / Dekameron filmini seçti.

Oyuncu Harold Lloyd’un anısına Fred C. Newmeyer ve Sam Taylor’un Safety Last! / Güvenlik Sonra Gelir filmi gösterilecek. Ocak ayında kaybettiğimiz yönetmen Nagisa Oshima’nın anısına Merry Christmas Mr. Lawrence / Mutlu Noeller Bay Lawrence, Tony Scott’ın anısına ise The Hunger / Açlık filmi festivalde olacak.

Başrol oyuncusu River Phoenix’in 1993 yılındaki trajik ölümü nedeniyle yarıda kalan ve Eylül 2012’de Hollanda Film Festivali’ndeki gösterimine kadar izleyiciyle buluşamayan Dark Blood / Kirli Kan da, “Anılarına” bölümünde gösterilecek filmlerden. George Sluizer’in yönettiği film, Hollanda ve Berlin Film Festivallerindeki gösterimlerinin ardından, River Phoenix’in ölümünün 20. yıldönümü anısına 32. İstanbul Film Festivali’nde gösterilecek. Yönetmen George Sluizer de festivale konuk olarak katılacak.

FESTİVALİN AKREDİTASYON VE KONUK AĞIRLAMA MERKEZİ

İstanbul Film Festivali’nin akreditasyon ve konuk ağırlama merkezi Akbank Sanat, akreditasyon sağlanan tüm sinema profesyonellerine ve medya mensuplarına festival boyunca açık olacak.

FESTİVAL SİNEMALARI VE SEANSLARI

Festivalin gösterimleri Beyoğlu’nda Atlas, Beyoğlu, Pera Müzesi, Nişantaşı’nda City’s, Ortaköy’de Feriye ve Kadıköy’de Rexx olmak üzere 6 sinemada yapılacak.

Filmlerin gösterim seansları 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30. Festivalin büyük ilgi gören “Geceyarısı Çılgınlığı” bölümünde bu yıl her cuma ve cumartesi gecesi 24.00’da yüksek gerilimli bir film gösterilecek.

FESTİVAL BİLETLERİ 16 MART CUMARTESİ GÜNÜ SATIŞA ÇIKIYOR

32. İstanbul Film Festivali biletleri 16 Mart Cumartesi günü 10.00’dan itibaren:

-Biletix satış noktaları,
-Biletix çağrı merkezi (0216 556 98 00),
-Biletix web sitesi (www.biletix.com) ve
-Atlas, Beyoğlu ve Rexx sinemalarında açılacak ana gişelerden alınabilecek.

Festivalde bilet fiyatları tam 15 TL, öğrenci ile 65 yaş ve üstü sinemaseverler için ise 10 TL olacak. Hafta içi gündüz seanslarındaki indirimli bilet uygulaması bu yıl da devam edecek. Festival boyunca, hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.30 ve 16.00) yalnızca 5 TL olacak.


Festivalde filmleri en ucuza izleme şansı yine Lale üyelerinin

Festival boyunca filmleri en ucuza izleme şansı Lale üyelerinin olacak. Lale üyeleri biletlerinde %25’e varan özel indirimlerden yararlanabilecekler. Lale Kart sahipleri için indirimli ön satış dönemi 12 Mart’ta başlayacak. 12 Mart’ta Siyah Lale üyeleri, 13, 14 ve 15 Mart’ta Beyaz, Kırmızı ve Sarı Lale üyeleri biletlerini özel indirimlerle temin edebilecekler. Lale üyeleri öncelikli biletlerini Atlas, Beyoğlu ve Rexx sinemalarından alabilecekler.

Axess kart sahipleri festivalde de avantajlı

Festival Sponsoru Akbank’ın Axess Kart sahiplerine sunduğu çok önemli bir avantajı hatırlatmakta fayda var. Axess Kart sahipleri festival boyunca hafta içi gündüz seansları ve “Akbank Galaları” hariç satın alacakları biletlerde %20 özel indirimden yararlanacaklar.

“BitamBiöğrenci” projesiyle öğrencilere destek olmak ister misiniz?

İKSV, 2007 yılında başlattığı “BitamBiöğrenci” projesiyle, işbirliği içinde bulunduğu çeşitli sivil toplum kuruluşları ve sanata duyarlı izleyiciler sayesinde, kültürel etkinliklere katılma şansı bulamayan öğrencileri sanatla buluşturmaya devam ediyor. Sinemaseverler, alacakları biletlere ek olarak yapacakları 15 TL’lik katkıyla 10 öğrencinin film gösterimlerine katılmasını sağlayarak “BitamBiöğrenci” projesine destek verebilirler.

Sinemaseverler 15 gün boyunca ellerinden düşürmeyecekleri 32. İstanbul Film Festivali kitapçığını 9 Mart Cumartesi gününden itibaren festival sinemalarından (Atlas, Beyoğlu, City’s, Feriye, Rexx) ve İKSV’den 4 TL karşılığında temin edebilirler.

İstanbul Film Festivali hakkında ayrıntılı bilgi için:
film.iksv.org

İstanbul Film Festivali’ni sosyal medyada takip etmek için:
facebook.com/istanbulfilmfestivali
twitter.com/istfilmfest

İstanbul Film Festivali ile ilgili yüksek çözünürlüklü görselleri www.iksvphoto.com adresinden indirebilirsiniz.

Festivalin, İKSV Stüdyo tarafından hazırlanan tanıtım videosunu ve basın toplantısından görüntüleri https://files.secureserver.net/0fMi4kzyy15j5W adresinden indirebilir, festivalde yer alacak filmlerin tanıtım görüntüleri için medya@iksv.org adresi üzerinden İKSV Medya İlişkileri ile temasa geçebilirsiniz.

Basın mensuplarının festivalle ilgili tüm soruları için: (212) 334 07 12 ve (212) 334 07 14

32. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ ETKİNLİKLERİ 

İKSV tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenecek İstanbul Film Festivali sinemaseverlere 32. yılında da filmleriyle olduğu kadar etkinlikleriyle de yoğun bir program sunacak. Festival kapsamında film gösterimlerinin yanı sıra ücretsiz gerçekleştirilecek sinema dersleri ve söyleşiler de düzenlenecek. Yurtdışından konukların konuşmacı olarak yer alacağı etkinliklerin tümünde konsekütif ya da simültane Türkçe çeviri yapılacak. 32. İstanbul Film Festivali etkinlikleriyle ilgili ayrıntılı ve güncel haberler, film.iksv.org, twitter.com/istfilmfest ve facebook.com/istanbulfilmfestivali adreslerinden takip edilebilecek.

FESTİVALDE SİNEMA DERSLERİ

7 Nisan Pazar, Akbank Sanat, 16.00
Costa-Gavras Sinema Dersi

Politik sinemanın saygın ustalarından Costa-Gavras, festival kapsamında 7 Nisan Pazar günü 16.00’da Akbank Sanat’ta bir söyleşi gerçekleştirecek. Festivalin bu yılki Yaşam Boyu Başarı Ödülü’nün sahibi olacak yönetmen Costa-Gavras, festival kapsamında vereceği bu sinema dersinde sinema anlayışı ve filmleri üzerine bir sohbet gerçekleştirecek. Yapıtları her zaman tartışma yaratan, Missing / Kayıp, Z ve Eden is West / Cennet Batıda gibi filmleriyle eşitsizliğe, insan hakları ihlallerine, faşizme karşı sözü olan Costa-Gavras, sinemadaki ilk yıllarından festival programında “Akbank Galaları”nda yer alan son filmi Capital / Kapital’e, değişen dünyayla birlikte sinemasının da nasıl evrildiğini anlatacak. Moderatörlüğünü sinema yazarı Alin Taşçıyan’ın yapacağı söyleşiye katılmak isteyenler yer kuponlarını, etkinlik sabahı 10.00’dan itibaren Akbank Sanat’tan alabilecekler.

9 Nisan Salı, Salon İKSV, 16.00
Carlos Reygadas Sinema Dersi

2000’li yılların, filmleri en çok tartışılan önemli yönetmenlerinden Meksikalı Carlos Reygadas, festival kapsamında 9 Nisan Salı günü 16.00’da Salon İKSV’de vereceği sinema dersiyle, kendi sinema dünyasını yaratma macerasını seyircilerle paylaşacak. Geçen yıl Post Tenebras Lux / Karanlıktan Aydınlığa ile Cannes Film Festivali’nde En İyi Yönetmen Ödülü’nü kazanan Carlos Reygadas, sinema dersinde filmlerinin kendine özgü ritmini anlatacak. Festival programında “Gerçek Mucizedir: Carlos Reygadas” başlıklı bölümde tüm uzun metraj filmleri ve iki kısa filmi gösterilecek yönetmenin sinema dersi, Sinema dergisi moderatörlüğünde yapılacak. Yer kapasitesi sınırlı olacak bu etkinliğe katılmak isteyenler, rezervasyon@iksv.org adresine e-posta göndererek kayıt yaptırabilecekler.

12 Nisan Cuma, Boğaziçi Üniversitesi 
Mithat Alam Film Merkezi, 16.00
Peter Weir Sinema Dersi

Bu yılki Altın Lale Uluslararası Yarışma’nın jüri başkanlığını üstlenen ünlü yönetmen Peter Weir festival kapsamında 12 Nisan Cuma günü 16.00’da Boğaziçi Üniversitesi Mithat Alam Film Merkezi’nde bir sinema dersi verecek. Avustralya Yeni Dalgası’nın önde gelen yönetmenlerinden Peter Weir, Picnic at Hanging Rock / Hanging Rock’ta Piknik, Gallipoli / Gelibolu gibi ilk dönem filmlerinden Dead Poets Society / Ölü Ozanlar Derneği, The Truman Show, Master and Commander / Dünyanın Uzak Ucu gibi geniş kitlelere ulaşan Amerikan yapımı filmlerine dramatik derinliğiyle övgü toplayan kariyerinden söz edecek. Peter Weir’in, yer kapasitesi sınırlı olacak sinema dersine katılım için filmcenter@boun.edu.tr adresine e-posta göndererek kayıt yaptırmak yeterli.

FESTİVALİN SÖYLEŞİLERİ

5 Nisan Cuma, Akbank Sanat, 16.00
Serbest Radikaller – Deneysel Sinema Üzerine Bir Söyleşi

“Serbest Radikaller – Deneysel Sinema Üzerine Bir Söyleşi”de, festivalde “NTV Belgesel Kuşağı”nda gösterilecek Free Radicals: A History of Experimental Film / Bir Deneysel Sinema Tarihi filminin yönetmeni Pip Chodorov ile yazar, editör, festivalci ve sinemacı Heinz-Peter Schwerfel, deneysel sinema çerçevesinde sinema ile sanatın kesişme noktalarını ortaya koyacaklar. Pip Chodorov ve Heinz-Peter Schwerfel söyleşide, avangart ve deneysel sinemanın çağdaşlarını nasıl yeni alanlara yönlendirdiğini konuşacaklar. 5 Nisan Cuma günü 16.00’da Akbank Sanat’ta gerçekleştirilecek söyleşinin moderatörlüğünü Lara Kamhi üstlenecek. Etkinliği takip etmek için gereken yer kuponu, etkinlik sabahı 10.00’dan itibaren Akbank Sanat’tan temin edilebilecek. Almanca orijinalinden Türkçeye, Dirimart tarafından çıkarılan RES Yayınları bünyesinde kazandırılan, Heinz-Peter Schwerfel’in son kitabı Kino und Kunst: eine Liebesgeschichte / Sinema ve Sanat: Bir Aşk Hikâyesi’nin tanıtımı da 7 Nisan Pazar günü 11.00’da Cezayir Restaurant’ta düzenlenecek.

8 Nisan Pazartesi, Pera Müzesi, 16.00 13. İstanbul Bienali İşbirliğiyle: 
Ben Kentli-Vatandaş Değil miyim? Barbarlık, sivil uyanış ve şehir

14 Eylül–10 Kasım 2013 tarihleri arasında Fulya Erdemci’nin küratörlüğünde düzenlenecek 13. İstanbul Bienali’nin, festival kapsamındaki “Ben Kentli-Vatandaş Değil miyim? Barbarlık, sivil uyanış ve şehir” başlıklı film programı çerçevesinde, çağımızda uygarlığın sınırlarını sorgulayan kurmaca film, belgesel ve video çalışmaları gösterilecek. Program, neoliberal sistemin istikrarsızlaştırıcı gücüne ve barbarlık, aktivizm ve sivil katılım gibi kavramların yeniden tanımlandığı bu sisteme gösterilen farklı tepkilere odaklanacak. Festivalde, bölüm kapsamında izleyicilerle buluşacak Foreigners out! Schlingensief’s Container / Yabancılar Dışarı! filminin yönetmeni Paul Poet ile İstanbul Film Festivali Belgesel Danışma Kurulu Üyesi, yönetmen Berke Baş “bu karmaşık kavramları sinema nasıl ifade edebilir?” ve “mevcut gerçekliğe alternatifler önermede sinemacıların rolü nedir?” sorularının konuşulacağı bir söyleşi gerçekleştirecekler. Film programının küratörlerinden Yael Messer ve Fulya Erdemci’nin sunacağı söyleşi, 8 Nisan Pazartesi günü 16.00’da Pera Müzesi’nde yapılacak.

6 Nisan Cumartesi, Akbank Sanat, 16.00 
Belgeseller ve Kitle Fonlaması

Festivalde, son dönemde belgesel filmler için de alternatif bir kaynak yaratma yöntemi olarak kullanılmaya başlayan, internet üzerinden gerçekleştirilen kitle fonlaması üzerine bir söyleşi gerçekleştirilecek. docİstanbul işbirliğiyle ve Berke Baş’ın moderatörlüğünde, 9 Nisan Salı günü 14.00’da Salon İKSV’de düzenlenecek söyleşiye, bütçelerini kısmen de olsa kitle fonlaması yöntemi ile oluşturmuş Ekümenopolis filminin yapımcısı Gaye Günay, Diyar filminin yönetmeni Devrim Akkaya ve Benim Çocuğum filminin yönetmeni Can Candan ile yapımcısı Ayşe Çetinbaş katılacak. Yer kapasitesi sınırlı olacak bu etkinliğe katılmak isteyenler yer kuponlarını, etkinlik sabahı 10.00’dan itibaren Akbank Sanat’tan alabilecekler.
.
FESTİVALE PARALEL GÖSTERİMLER 

13 Nisan Cumartesi ve 14 Nisan Pazar, Akbank Sanat, 15.00 
Akbank 9. Kısa Film Festivali: Ödüllü Filmler

18–28 Mart 2013 tarihlerinde yapılacak Akbank 9. Kısa Film Festivali’nde ödül alacak filmler, 32. İstanbul Film Festivali kapsamında, 13 Nisan Cumartesi ve 14 Nisan Pazar günleri 15.00’da Akbank Sanat’ta ücretsiz olarak sinemaseverlerle buluşacak. Yarışmanın ön eleme jürisinde bu yıl, oyuncu ve oyuncu koçu Bahar Kerimoğlu, Maltepe Üniversitesi öğretim görevlisi Serkan Öztürk ve yönetmen Selim Evci yer alacak. Festivalde jüriler filmleri, En İyi Kurmaca Film, En İyi Belgesel Film ve bu yıl ilk kez En İyi Canlandırma kategorilerinde değerlendirilecek. Etkinliğe katılmak isteyenler yer kuponlarını, gösterim günlerinde 10.00’dan itibaren Akbank Sanat’tan alabilecekler.

13 Nisan Cumartesi, Pera Müzesi, 11.00 Vicdan Filmleri

Hrant Dink Vakfı’nın, “Gelin, Vicdanımızla Bakalım” çağrısıyla dünyanın her yerinden eli kamera tutan, amatör, profesyonel herkesi film çekmeye davet ettiği “Vicdan Filmleri” projesinin üçüncüsüne katılan filmlerden 21’i, 32. İstanbul Film Festivali kapsamında izleyicilerle buluşacak. 31 Mart–1 Kasım 2012 tarihleri arasında www.vicdanfilmleri.org adresine yüklenen, en fazla 5 dakika uzunluğundaki 57 kısa filmden, Alin Taşçıyan, Arzu Başaran, Eric Bogosian, Hülya Uçansu, Marco Bechis, Rakel Dink, Reha Erdem ve Robin Kirk’ten oluşan uluslararası jüri tarafından seçilen 21 film, 13 Nisan Cumartesi günü 11.00’da Pera Müzesi’nde izlenebilecek. Seçkide Yabancı (Aylin Ohri), The Joy Of Quiet (Arthur Sukiasyan), Belleksiz (Şükriye Arslan), Yeniden Merhaba Diyeceğim Güneşe (Can Deniz Erün), O Ses (Sezer Belli), Zelâl (Muhammet Emrah Demirel), Yalnız Bir Zombi (Simin Soyer), Çocuk Ölmek (Burcu Gerçeker), Dönüşüm (Ufuk Engin Can), Gurur ve Şeref (Dilber Shatursun), Para/Pere/Money (Bedirhan Sakci), Erk (Cemal Çelik), Kırmızı (Muhammed Sami Bayram), Muhteşem Üçlü (Ali Bozan), Disturbdance (Guli Silberstein), Küçük (Caner Çetiner), Ayakkabı (Buluş Oygur), Uykusuz (Sinan Salaz), Kent Sürgünleri (Emrah Çam), About The Ephemeral (Silvina Der-Meguerditchian), O An (Suat Şenocak) filmleri yer alacak. “Vicdan Filmleri” seçkisinin, 5 TL üzerinden temin edilebilecek biletleri, gösterim günlerinde 10.00’dan itibaren Pera Müzesi’nden alınabilecek.

KÖPRÜDE BULUŞMALAR 8 YAŞINDA!

32. İstanbul Film Festivali kapsamında düzenlenen Köprüde Buluşmalar’ın sekizincisi, bu yıl Efes sponsorluğunda gerçekleştirilecek.

Bu yıl Köprüde Buluşmalar’ın sekizincisi, Efes sponsorluğunda gerçekleştirilecek. Sinemaya desteğini 26 yıldır sürdüren Efes, İstanbul Film Festivali’nde Türkiye Sineması bölümü sponsoru olmasının yanı sıra, Altın Lale Ulusal Yarışma’da 30.000 Amerikan doları değerinde Jüri Özel Ödülü’nü de veriyor. Bu yıldan itibaren sinemaya verdiği desteği artıran Efes, Köprüde Buluşmalar’ın sponsorluğunu da üstlenerek Türkiye’de filmlere sadece bittikten sonra değil, daha proje ve yapım aşamasından itibaren destek vermeye başlıyor.

Köprüde Buluşmalar kapsamında 10 Nisan Çarşamba ve 11 Nisan Perşembe günlerinde, Türkiye’den yönetmen ve yapımcıların katılacağı Film Geliştirme ve Yapım Aşaması Atölyeleri gerçekleştirilecek. Film projelerinin ve yapımı devam eden filmlerin ilk uluslararası sunumlarının yapılacağı atölyeler, 11 Nisan Perşembe akşamı düzenlenecek ödül töreniyle sona erecek.

Katılımcıları 8 Mart Cuma günü açıklanacak Film Geliştirme Atölyesi sonunda seçilecek projelere 10.000 Amerikan doları değerinde TC Kültür ve Turizm Bakanlığı Destek Ödülü, 10.000 avro değerinde CNC Ödülü, 2500 avro değerinde Binger Senaryo Danışmanlık Ödülü ve Melodika Ses Post-prodüksiyon Ödülü verilecek.

Katılımcıları 22 Mart Cuma günü açıklanacak Yapım Aşaması Atölyesi’nde yer alacak bir filmin yapımcısına, filmin tanıtımında kullanılması amacıyla, bu yıl ilk defa 10.000 Amerikan doları değerindeki Efes Ödülü verilecek. Geçen yıl ilk defa verilen 1000VOLT Post Prodüksiyon Ödülü de bu yıl yine devam ediyor.

Köprüde Buluşmalar, Medienboard Berlin-Brandenburg ve Hamburg Schleswig-Holstein Film Fonları’nın işbirliğiyle oluşturulan Türkiye-Almanya Ortak Yapım Film Geliştirme Fonu bu yıl da, çekimine başlanmamış Türkiye-Almanya ortak yapımlarına destek olmaya devam edecek. Bu üç kurum tarafından iki ülke arasındaki kültürel işbirliğini artırmak ve ortak yapımları desteklemek amacıyla oluşturulan bu fonun seçici kurul toplantısı Köprüde Buluşmalar sırasında yapılacak. Desteklenecek projeler ve Köprüde Buluşmalar atölyelerinin kazananları 32. İstanbul Film Festivali kapsamında, 11 Nisan Perşembe gecesi düzenlenecek Köprüde Buluşmalar Ödül Töreni’nde açıklanacak.

KÖPRÜDE BULUŞMALAR PANELLERİ

Yılın çeşitli dönemlerinde olduğu gibi festival sırasında da devam edecek Köprüde Buluşmalar panelleri, sinemacıların ilgisini çekecek konulara odaklanacak. 5–12 Nisan tarihleri arasında düzenlenecek paneller, tüm film profesyonellerine ve sinemaseverlere açık olacak.

5 Nisan Cuma günü 13.30’da Akbank Sanat’ta düzenlenecek “Proje geliştirme aşaması hakkında ne biliyoruz?” başlıklı panelde, Tobias Pausinger ve Gabriele Brunnenmeyer, film yapımında çekim öncesi hazırlık ve proje geliştirme aşaması üzerine bilinmesi gerekenler konusundaki deneyimlerini sinema öğrencileriyle paylaşacaklar.

8 Nisan Pazartesi günü 13.00’da Akbank Sanat’ta gerçekleştirilecek “VoD ve Yeni Dağıtım İle Tanıtım Yöntemleri” panelinde, yeni medya sektörünün önde gelen kurumlarından Under Milky Way’in kurucularından Pierre-Alexander Labelle, VoD ve yeni dağıtım yöntemlerinden bahsederken aynı zamanda bu konuda yapılan araştırmaların sonuçlarını da paylaşacak.

Önümüzdeki yıl Türkiye ile diplomatik ilişkilerinin 600. yılını kutlayacak Polonya ile ileride gerçekleştirilecek ortak yapımların ilk adımı olacak “Polonya Film Sektörü ile Tanışma” paneli, 8 Nisan Pazartesi günü 15.00’da Akbank Sanat’ta yapılacak. Panelde, Polonya Film Merkezi işbirliğiyle Lodz Sinema Okulu ve Wajda Okulu temsilcileri de yer alacaklar.

9 Nisan Salı günü 11.00’da Salon İKSV’de düzenlenecek “Bütçesiz Film Yapmak Mümkün mü?” panelinde, Berlin Film Festivali’nde Jüri Büyük Ödülü ve En İyi Erkek Oyuncu Ödülü’nü alan ve festivalde “Sinemada İnsan Hakları Yarışması”nda gösterilecek, yapımı oldukça küçük bir bütçe ile gerçekleştirilen An Episode in the Life of an Iron Picker / Bir Hurdacının Hayatı filminin yönetmeni ve aynı zamanda yapımcılarından Danis Tanovic ile yapımcıları Cedomir Kolar (A.S.A.P) ve Amra Baksic Camo (Scca/pro. ba) filmin merak edilen yapım süreci hakkında konuşacaklar.

Torino Film Lab atölyesi kapsamında geçen yıl başlayan Uyarlama Atölyesi’nin kurucularından Isabelle Fauvel, 9 Nisan Salı günü 14.00’da Akbank Sanat’ta, Türkiye sinemasında örneklerini son yıllarda görmeye başladığımız edebiyat uyarlamaları üzerine bir sinema dersi verecek.

Birçok yapımcının aşina olduğu ortak yapımlarda post-prodüksiyon aşamasında yaşanan sorunlara çözüm önerileri, bu konuda atölyeler düzenleyen ep2c’nin kurucularından, yapımcı Diana Elbaum ve İsrail Film Fonu yöneticisi, yapımcı Katriel Schory tarafından sinemacılarla 11 Nisan Perşembe günü 14.30’da Akbank Sanat’ta paylaşılacak.

2007 yılından bu yana Türkiye ve Ermenistan’dan sinemacıları bir araya getiren, 2009 yılından itibaren de iki ülkeli ortak yapımlara maddi destek veren, Türkiye’den Anadolu Kültür, Ermenistan’dan Altın Kayısı Film Festivali girişimiyle kurulan Ermenistan-Türkiye Sinema Platformu, altı yıllık deneyimini festival takipçileri ve sektör profesyonelleriyle 11 Nisan Perşembe günü 16.00’da Fransız Kültür Merkezi’nde paylaşacak. Platformun 2010 yılında desteklediği, Türkiye’de ve dünyada pek çok festivalde gösterilen Komşular filminin yönetmeni Gor Baghdasaryan, platformun 2011 yılında desteklediği, bu yıl ise Altın Lale Ulusal Yarışma’da yer alan Saroyan Ülkesi’nin yönetmeni Lusin Dink, Ermenistanlı sinema eleştirmeni Artsvi Bakhchinyan, platform danışmanı Melek Ulagay ve platform direktörleri Çiğdem Mater ile Susanna Harutyunyan yer alacak.

Panellere katılmak için, festival öncesinde İKSV’deki Köprüde Buluşmalar ofisinde, festival sırasında ise Akbank Sanat’ta ön kayıt yaptırılabilir. Panellerin tümüne katılım ücreti toplam 75 TL olarak belirlendi.

KÖPRÜDE BULUŞMALAR DANIŞMA KURULU

Köprüde Buluşmalar’ın danışma kurulu, Gezici Film Festivali yöneticisi, yönetmen ve yapımcı Ahmet Boyacıoğlu, Mithat Alam Film Merkezi yöneticisi, SE-YAP Yönetim Kurulu Üyesi, yapımcı Yamaç Okur, Yeni Sinemacılar ve SE-YAP’ın yönetim kurullarının üyesi, yapımcı Sevil Demirci ile CineMart Art:Film kurucusu ve danışmanı Tobias Pausinger’den oluşuyor.

Köprüde Buluşmalar ile ilgili ayrıntılı bilgi için:
film.iksv.org/tr/koprudebulusmalar
onthebridge@iksv.org

Köprüde Buluşmalar’ı sosyal medyada takip etmek için:
facebook.com/koprudebulusmalar

32. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ FİLM LİSTESİ
ULUSLARARASI YARIŞMA – 13 FİLM

-Ne Yaptın Richard? / What Richard Did / Lenny Abrahamson / İrlanda
-Can Ateşi / Foxfire / Laurent Cantet / Fransa-Kanada
-Saldırı / The Attack / Ziad Doueiri / Lübnan-Fransa-Katar-Belçika
-Camille Claudel, 1915 / Bruno Dumont / Fransa
-Kelebeğin Rüyası / The Butterfly’s Dream / Yılmaz Erdoğan / Türkiye
-Yarım Kalan Hayat / Nairobi Half Life / David Tosh Gitonga / Kenya-Almanya
-Ölü Avrupa / Dead Europe / Tony Krawitz / Avustralya
-Her Şey O Kadar Sessiz Ki / Boven is het stil / It's all so quiet / Nanouk Leopold / Holland-Almanya
-Kuleli Ev / Dom s bashenkoy / House With A Turret /  Eva Neymann / Ukrayna
-Öğrenci / Student /  Darezhan Omirbayev / Kazakistan
-Hayatboyu / Lifelong / Aslı Özge / Türkiye
-Perde / Pardé / Closed Curtain / Jafar Panahi & Kamboziya Partovi / İran
-Son Konser / A Late Quartet / Yaron Zilberman / ABD

YARIŞMA DIŞI – 2 FİLM

-Bayanlar ve Baylar / Final Cut - Hölgyeim és uraim / Final Cut – Ladies and Gentlemen / György Pálfi / Macaristan
-Mekong Hotel / Apichatpong Weerasethakul / Tayland-İngiltere

SİNEMADA İNSAN HAKLARI YARIŞMASI – 10 FİLM

-F Tipi Film / F Type Film / Ezel Akay, Barış Pirhasan, S. Süreyya Önder, Aydın Bulut, Hüseyin Karabey, Reis Çelik, İnan Altın, Vedat Özdemir, M. İlker Altınay / Türkiye
-Küf / Mold / Ali Aydın / Türkiye
-İnşallah / Inch'Allah / Anaïs Barbeau-Lavalette / Kanada-Fransa
-Dünya Bizim Değil / A World Not Ours / Mahdi Fleifel / İngiltere-Lübnan-Danimarka
-Kesişen Hayatlar / Krugovi / Circles / Srdan Golubovic / Sırbistan-Almanya-Fransa-Slovenya-Hırvatistan
-Roket / The Rocket / Kim Mordaunt / Avustralya-Laos
-Bir Gece / Una Noche / One Night / Lucy Mulloy / ABD-İngiltere-Küba
-Jiseul / Muel O / Güney Kore
-Sabır Taşı / Syngué Sabour / The Patience Stone / Atiq Rahimi / Afganistan-Fransa-Almanya
-Bir Hurdacının Hayatı / Epizoda u zivotu beraca zeljeza / An Episode in the Life of an Iron Picker / Danis Tanovic / Bosna Hersek-Fransa-Slovenya

TÜRKİYE SİNEMASI – 31 FİLM

ULUSAL YARIŞMA – 10 FİLM

-Özür Dilerim / Forgive Me / Cemil Ağacıkoğlu
-Köksüz / Nobody’s Home / Deniz Akçay Katıksız
-Yozgat Blues / Mahmut Fazıl Coşkun / Türkiye-Almanya
-Saroyan Ülkesi / Saroyanland / Lusin Dink
-Kelebeğin Rüyası / The Butterfly’s Dream / Yılmaz Erdoğan
-Karnaval / Can Kılcıoğlu
-Hayatboyu / Lifelong / Aslı Özge
-Sen Aydınlatırsın Geceyi / Thou Gild'st The Even / Onur Ünlü
-Soğuk / Cold / Uğur Yücel
-Devir / The Cycle / Derviş Zaim

YARIŞMA DIŞI – 2 FİLM

-Rüzgarlar / Winds / Selim Evci
-Uzun Hikaye / A Long Story / Osman Sınav

YENİ TÜRKİYE SİNEMASI – 6 FİLM

-Toprağa Uzanan Eller / King of the Cotton / Ömer Can
-İçimdeki Çember / The Circle Within / Deniz Çınar
-Oyuncu / The Actor / Serhat Furtuna
-Evdeki Yabancılar / Strangers in the House / Dilek Keser-Ulaş Güneş Kacargil
-Mavi Ring / The Blue Van / Ömer Leventoğlu
-Uvertür / Overture / Alpgiray M. Uğurlu

BELGESELLER – 13 FİLM

-Gurbet Pastası / Journey of the Cake / Ayşe Funda Aras
-Fecîra / Piran Baydemir
-Ot / Was / Grass / Caner Canerik
-Böyle Söyledi Habip / Thus Spoke Habip / Münir Alper Doğan
-Zemo / Kemal Emir
-Bûka Baranê / Dilek Gökçin
-Hasret / Garod / Longing / Onur Günay & Burcu Yıldız
-Annemin Pusulası / Qiblenameya deya min / My Mother’s Compass / Hatice Kamer
-İşkenceyi Gördük / We Have Seen Torture / Cenk Örtülü & Zeynel Koç
-Elveda İstanbul / Adieu Istanbul / Dieter Sauter / Türkiye-Almanya
-Savaşın Tanıkları / The Witnesses of the War / Sami Solmaz
-Yolun Başında / Beginnings / Somnur Vardar
-Taşkafa, Bir Sokak Hikayesi / Taşkafa, Stories from the Street / Andrea Luka Zimmerman

SİNEMA ONUR ÖDÜLLERİ – 3 FİLM

-Kalbimin Efendisi / Master of My Heart / Ertem Eğilmez
-Bir Türke Gönül Verdim / I Loved A Turk / Halit Refiğ
-Ah Güzel İstanbul / Oh, Beautiful Istanbul / Atıf Yılmaz

ÖZEL GÖSTERİM: TÜRK KLASİKLERİ YENİDEN – 1 FİLM

-Vesikalı Yarim / My Prostitute Love / Lütfi Ö. Akad

AKBANK GALALARI – 13 FİLM

-Aklımı Oynatacağım / Los Amantes Pasajeros / I’m So Excited / Pedro Almodovar / İspanya
-Sadece Aşk / Den skaldede frisør / Love is all you need / Susanne Bier / Danimarka
-Lanetli Kan / Stoker / Park Chan-wook / ABD-İngiltere
-Saksı Olmanın Faydaları / The Perks of Being A Wallflower / Stephen Chbosky / ABD
-Babadan Oğula / The Place Beyond the Pines / Derek Cianfrance / ABD
-Yasak Aşk / Two Mothers / Anne Fontaine / Fransa-Avustralya
-Kapital / Le Capital / Capital / Costa-Gavras / Fransa
-Yolların Prensi / Prince Avalanche / David Gordon Green / ABD
-Bir Vampir Hikayesi / Byzantium / Neil Jordan/ İrlanda-İngiltere
-Geceyarısından Önce / Before Midnight / Richard Linklater / ABD
-Başka Bir Hayat / Dans la maison / In the House / François Ozon / Fransa
-Disconnect / Henry Alex Rubin / ABD
-Kayıp Umutlar / Promised Land / Gus Van Sant / ABD

USTALAR  – 14 FİLM

-Aşk Kokusu / Après Mai / Something in the Air / Olivier Assayas / Fransa
-Uyuyan Güzel / Bella Addormentata / Dormant Beauty / Marco Bellocchio / İtalya-Fransa
-Gebo ve Gölge / O gebo e a sombra / Gebo and the Shadow / Manoel De Oliveira / Portekiz-Fransa
-Fransa Günlüğü / Journal De France / Raymond Depardon & Claudine Nougaret / Fransa
-Güreş ve Aşk / Mes séances de lutte / Love Battles / Jacques Doillon / Fransa
-Gördüğüne İnan / Suspension of Disbelief / Mike Figgis / İngiltere
-Goltzius ve Pelikan Kumpanyası / Goltzius and the Pelican Company / Peter Greenaway / İngiltere-Hollanda-Fransa-Hırvatistan
-İftira Ağı / Sou Suo / Caught in the Web / Chen Kaige / Çin
-45’ Ruhu / The Spirit of 45’ / Ken Loach / İngiltere
-Gün Doğarken / Kad svane dan / When Day Breaks / Goran Paskaljevic / Sırbistan-Fransa-Hırvatistan
-Henüz Bir Şey Görmediniz / Vous N’avez Encore Rien Vu / You Ain’t Seen Nothin’ Yet / Alain Resnais / Fransa-Almanya
-Balığa Gidiyorum / Días de pesca / Gone Fishing / Carlos Sorin / Arjantin
-İhanet Oyunları / Steekspel / Tricked / Paul Verhoeven / Hollanda
-Hannah Arendt / Margarethe Von Trotta / Almanya-Lüksemburg-Fransa

DÜNYA FESTİVALLERİNDEN – 22 FİLM

-Tim Buckley’den Sevgilerle / Greetings from Tim Buckley / Daniel Algrant / ABD
-Ailem İçin / At Any Price / Ramin Bahrani / ABD
-Renoir / Gilles Bourdos / Fransa
-Bir Yudum Bahar / Quelques heures de printemps / A Few Hours of Spring / Stéphane Brizé / Fransa
-Tarihi Şehir Merkezi / Centro Histórico / Historic Centre / Manoel de Oliveria & Aki Kaurismaki & Victor Erice & Pedro Costa / Portekiz
-Dörtlü / Quartet / Dustin Hoffman / İngiltere
-Hayallerin Ötesinde / Imagine / Andrzej Jakimowski / Polonya-Portekiz-Fransa-İngiltere
-Kalbimdeki Işık / Ni Guang Fei Xiang / Touch of the Light / Chang Jung-Chi / Tayvan-Hong Kong
-Wasseypur Çeteleri / Gangs of Wasseypur / Anurag Kashyap / Hindistan
-Derin Sular / Djúpið / The Deep / Baltasar Kormákur / İzlanda
-7 Kasa / 7 Cajas / 7 Boxes / Juan Carlos Maneglia & Tana Schembori / Paraguay
-Çatışmadan Sonra / Baad el Mawkeaa / Apres la Bataille / After the Battle / Yousry Nasrallah / Mısır-Fransa
-Çocuk Pozu / Pozitia Copilului / Child’s Pose / Calin Peter Netzer / Romanya
-Ölü ve Mutlu / El muerto y ser feliz / The Dead Man and Being Happy / Javier Rebollo / İspanya-Fransa-Arjantin
-Zeytin / Zaytoun / Eran Riklis / İngiltere-İsrail
-Bwakaw / Jun Robles Lana / Filipinler
-Kon-Tiki / Joachim Rønning & Espen Sandberg / Norveç-Danimarka-İngiltere
-… Adına / W imie... / In the Name of / Malgorzata Szumowska / Polonya
-Beyaz Fil / Elefante Blanco / White Elephant / Pablo Trapero / İspanya-Arjantin-Fransa
-Sanatçı ve Modeli / El artista y la modelo / The artist and the model / Fernando Trueba / İspanya
-Yarım Kalan Şarkı / Song For Marion / Paul Andrew Williams / İngiltere
-Gizem / Mystery / Lou Ye / Çin-Fransa

YENİ BİR BAKIŞ – 16 FİLM

-Saygın Bir Aile / Yek Khanévadéh-e Mohtaram / A Respectable Family / Massoud Bakhshi / Fransa-İran
-Hamallar / Peddlers / Vasan Bala / Hindistan
-Karakuş / Blackbird / Jason Buxton / Kanada
-Belalı Mahalle / Ill Manors / Ben Drew / İngiltere
-Lucia’dan Sonra / Después de Lucía / After Lucia / Michel Franco / Meksika-Fransa
-Nur / Noor /  Guillaume Giovanetti & Çağla Zencirci / Fransa-Pakistan
-Ayakçı / Chalán / Gofer / Jorge Michel Grau / Meksika
-Seni Gördüğümde / When I Saw You / Annemarie Jacir / Filistin-Ürdün-Yunanistan-Birleşik Arap Emirlikleri-ABD
-Neredesin Süpermen? / Bekas / Karzan Kader / İsveç-Finlandiya-Irak
-Malları Ver / Gimme the Loot / Adam Leon / ABD
-Fidye / Kapringen / A Hijacking / Tobias Lindholm / Danimarka
-Son / Hayuta ve Berl / Epilogue / Amir Manor / İsrail
-Ayıcık / Teddy Bear / Mads Matthiesen / Danimarka
-Kurt Çocuk / Neuk-dae-so-nyeon / A Werewolf Boy / Jo Sung-Hee / Güney Kore
-Villegas / Gonzalo Tobal / Arjantin-Hollanda-Fransa
-Göç / Alyah / Elie Wajeman / Fransa

NTV BELGESEL KUŞAĞI – 20 FİLM

-Liderin Gülüşü / Il Sorriso del Capo / The Smile of the Leader / Marco Bechis / İtalya
-Bir Şarkının Peşinde / Searching for Sugar Man / Malik Bendjelloul / İsveç-İngiltere
-Traviata ve Biz / Traviata et Nous / Becoming Traviata / Philippe Béziat / Fransa
-İp / The Tightrope / Simon Brook / Fransa-İtalya
-Leviathan / Lucien Castaing-Taylor & Véréna Paravel / Fransa-İngiltere-ABD
-Bir Deneysel Sinema Tarihi / Free Radicals: A History of Experimental Film / Pip Chodorov / Fransa
-Marina Abramovic’in Yaşamı ve Ölümü / Bob Wilson's Life and Death of Marina Abramovic / Giada Colagrande / İtalya
-İnanmaktan Vazgeçme / Don't Stop Believin': Everyman's Journey / Ramona S. Diaz / ABD
-Oyuncu Seçimi / Casting by / Tom Donahue / ABD
-Sapığın İdeoloji Rehberi / The Pervert's Guide To Ideology / Sophie Fiennes / İngiltere-İrlanda
-Madonna Ağlıyor / Mea Maxima Culpa: Silence in the House of God / Alex Gibney / ABD
-Sound City / Dave Grohl / ABD
-Baldan Acı / More than honey / Markus Imhoof / Almanya-Avusturya-İsviçre
-Görevimiz Lars / Mission to Lars /  James Moore & William Spicer / İngiltere-ABD
-Bekçiler / The Gatekeepers / Dror Moreh / İsrail-Fransa-Almanya-Belçika
-Ölümcül Yardım / Assistance mortelle / Fatal Assistance / Raoul Peck / Fransa-Haiti-ABD-Belçika
-Radyo Evi / La Maison de la Radio / Nicolas Philibert / Fransa
-State 194 / Dan Setton / İsrail-Filistin-ABD
-Balkan Ruhu / Balkan Spirit / Hermann Vaske / Almanya
-Roman Polanski: İstenmeyen Adam / Roman Polanski: Odd Man Out / Marina Zenovich / ABD

MAYINLI BÖLGE – 12 FİLM

-Beşinci Mevsim / La cinquième saison / The Fifth Season / Peter Brosens & Jessica Woodworth / Belçika-Hollanda-Fransa
-Gizli Kimya / Upstream Color / Shane Carruth / ABD
-Silikon Gelin / The Mechanical Bride / Allison De Fren / ABD-Almanya-Japonya-İngiltere
-Tanrı Amerika’yı Korusun / God Bless America / Bobcat Goldthwait / ABD
-Beyaz Nöbet / White Epilepsy / Philippe Grandrieux / Fransa
-Yük / The Weight /  Jeon Kyu-hwan / Güney Kore
-Kuş Yemi Yiyen Oğlan / To agori troei to fagito tou pouliou / Boy Eating the Bird's Food / Ektoras Lygizos / Yunanistan
-Makao’yu Son Gördüğümde / A Última Vez Que Vi Macau / The Last Time I Saw Macao / João Pedro Rodrigues & João Rui Guerra da Mata / Portekiz-Fransa
-Cennet: Aşk / Paradies: Liebe / Paradise: Love / Ulrich Seidl / Avusturya-Almanya-Fransa
-Cennet: İnanç / Paradies: Glaube / Paradise: Faith / Ulrich Seidl / Avusturya-Almanya-Fransa
-Cennet: Umut / Paradies: Hoffnung / Paradise: Hope / Ulrich Seidl / Avusturya-Almanya-Fransa
-Halat / La Sirga / William Vega / Kolombiya

EDEBİYATTAN BEYAZPERDEYE – 11 FİLM

-Gülen Adam / L'Homme Qui Rit / The Man Who Laughs / Jean-Pierre Améris / Fransa-Çek Cumhuriyeti
-Lizbon’a Gece Treni / Night Train to Lisbon / Bille August / Almanya-İsviçre-Portekiz
-Hipnozcu / Hypnotisören / The Hypnotist / Lasse Hallström / İsveç
-Bukalemunun Rengi / Tsvetat Na Hameleona / The Color of the Chameleon / Emil Hristow / Bulgaristan
-Kollarımda Kal / À coeur ouvert / A Monkey On My Shoulder / Marion Laine / Fransa-Arjantin
-Sislerin İçinde / V tumane / In the Fog / Sergei Loznitsa / Almanya-Rusya-Hollanda-Belarus-Letonya
-Arada Kalan / What Maisie Knew / Scott McGehee & David Siegel / ABD
-Bir Kadının Gözyaşı / Thérèse Desqueyroux / Claude Miller / Fransa
-Büyük Umutlar / Great Expectations / Mike Newell / İngiltere-ABD
-Katil / The Iceman / Ariel Vromen / ABD
-Kuru Gürültü / Much Ado About Nothing / Joss Whedon / ABD

ANTIDEPRESAN – 10 FİLM

-Montreuil Kraliçesi / Queen of Montreuil / Sólveig Anspach / Fransa
-The Sapphires / Wayne Blair / Avustralya
-Erkek Aklı / A Glimpse Inside the Mind of Charles Swan III / Roman Coppola / ABD
-Zıt Kardeşler / Le Grand Soir / Gustave de Kervern & Benoît Delépine / France-Belgium
-Eyvah / Oh Boy / Jan Ole Gerster / Almanya
-Salyangozlar ve İnsanlar / Despre oameni si melci / Of Snails and Men / Tudor Giurgiu / Romanya-Fransa
-Kutsal Dörtlü / Svatá Ctverice / The Holy Quaternity / Jan Hrebejk / Çek Cumhuriyeti
-Kuzeye Giden Yol / Tie pohjoiseen / Road North / Mika Kaurismäki / Finlandiya
-Bu Aşk Fazla Sürmez / I Give It A Year / Dan Mazer / İngiltere
-Garip Turistler / Sightseers /  Ben Wheatley / İngiltere

KADIN HİKAYELERİ – 9 FİLM

-Vecide / Wadjda / Haifaa Al-Mansour / Suudi Arabistan
-Starlet / Sean Baker / ABD
-Boşluğu Doldurmak / Lemale et Ha'Halal / Fill the Void / Rama Burshtein / İsrail
-Çocuklarım / À perdre la raison / Our Children / Joachim Lafosse / Belçika-Lüksemburg-Fransa-İsviçre
-Telekız / Call Girl / Mikael Marcimain / İsveç-Norveç-Finlandiya-İrlanda
-Ye Uyu Öl / Äta sova dö / Eat Sleep Die / Gabriela Pichler / İsveç
-Bir Hayalimiz Vardı / Ginger & Rosa / Sally Potter / İngiltere
-Ölme / Mai Morire / Enrique Rivero / Meksika
-Küçük Şeyler / Halbschatten / Everyday Objects / Nicolas Wackerbarth / Almanya-Fransa

GERÇEK MUCİZEDİR: CARLOS REYGADAS – 6 FİLM

-Karanlıktan Aydınlığa / Post Tenebras Lux / Meksika-Fransa-Hollanda-Almanya
-Sessiz Işık / Stellet licht / Silent Light / Meksika-Fransa-Hollanda-Almanya
-Cennette Savaş / Batalla en el cielo / Battle in Heaven / Meksika-Belçika-Fransa-Almanya-Hollanda
-Japonya / Japón / Japan / Meksika-Almanya-Hollanda-İspanya
-Tutsaklar / Prisoners / Prisonniers / Belçika
-Max / Maxhumain / Belçika

ÇOCUK MÖNÜSÜ – 3 FİLM

-İki Arkadaş / Ernest et Célestine / Ernest & Celestine / Stéphane Aubier & Vincent Patar & Benjamin Renner / Fransa
-Kirikou ve Erkekler ve Kadınlar / Kirikou et les Hommes et les Femmes / Kirikou and The Men and the Women / Michel Ocelot / Fransa
-Aydaki Adam / Der Mondmann / Moon Man / Stephan Schesch / Almanya-Fransa-İrlanda

GECEYARISI ÇILGINLIĞI – 3 FİLM

-Ölümün Alfabesi / The ABCs of Death / 26 yönetmen / ABD
-Herkes Ölecek / No one lives / Ryûhei Kitamura / ABD
-Ceset / El cuerpo / The Body / Oriol Paulo / İspanya

ANILARINA – 11 FİLM

-Geçmiş Zaman Elbiseleri / Dresses of Times Past / Metin Erksan / Türkiye
-Hanende Melek / Melek The Singer / Metin Erksan / Türkiye
-Bir İntihar / A Suicide / Metin Erksan / Türkiye
-Müthiş Bir Tren / A Terrific Train / Metin Erksan / Türkiye
-Sazlık / Reeds / Metin Erksan / Türkiye
-Dekameron / Il Decameron / The Decameron / Pier Paolo Pasolini / İtalya-Fransa-Almanya
-Güvenlik Sonra Gelir / Safety Last! / Fred C. Newmeyer & Sam Taylor / ABD
-Mutlu Noeller Bay Lawrence / Merry Christmas Mr. Lawrence / Nagisa Ôshima / İngiltere-Japonya
-Açlık / The Hunger / Tony Scott / İngiltere
-Karşımdaki Gece / La noche de enfrente / Night Across the Street / Raoul Ruiz / Fransa-Şili
-Kirli Kan / Dark Blood / George Sluizer / ABD-İngiltere-Hollanda

BEN KENTLİ-VATANDAŞ DEĞİL MİYİM? BARBARLIK, SİVİL UYANIŞ VE ŞEHİR – 17 FİLM

-1960 Yazı / Chronique d'un été / Chronicle of a Summer / Edgar Morin & Jean Rouch / Fransa
-Yabancılar Dışarı! / Ausländer Raus! Schlingensiefs Container / Foreigners out! Schlingensief’s Container / Paul Poet / Avusturya
-Kule / The Tower: A Songspiel / Chto Delat / Rusya
-Bana Renk Ver / Dammi I Colori / Anri Sala / Arnavutluk
-İnşaat Var / En Construcción / Work in Progress / Jose Luis Guerin / İspanya
-Gravity Hill Haber Filmi No. 5 / Gravity Hill Newsreel No. 5 / Jem Cohen / ABD
-Yarın / Zavtra / Tomorrow / Andrey Gryazev / Rusya
-Artıklar / Spoils: Extraordinary Harvest / Alex Mallis / ABD
-Kaliforniya Rüyası / California Dreaming / Bregtje van der Haak / Hollanda
-Sıkıştırma / Squeeze / Mika Rottenberg / ABD
-İşgal / The Take / Avi Lewis / Kanada
-Ah Güzel İstanbul / Oh, Beautiful Istanbul / Atıf Yılmaz / Türkiye
-Gizli Topluluk / Secta / Egle Budvytyte / Hollanda
-Saç / Hair / Agniezska Polska / Polonya
-Bu Bir Kapı / C’est une Hek / Joost Conijn / Hollanda-Fas
-Beyaz Kadına Dokunma / Touche pas à la femme blanche / Don’t touch the white woman / Marco Ferreri
-Yok Edici Melek / El ángel exterminador / The Exterminating Angel / Luis Buñuel / Meksika

Osman Sınav Prof. Dr. Sami Şekeroğlu'dan diplomasını aldı ve "Öpeyim Hocam!" dedi

$
0
0
Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Sinema Televizyon Enstitüsünün adı, kurucusu ve yürütücüsü Prof. Dr. Sami Şekeroğlu'nun ismi eklenerek değiştirildi. "Devletin kurmadığı ilk devlet kurumu" olarak Sami Şekeroğlu tarafından Klüp Sinema 7 adıyla başlatılan; sinemacı, bilim adamı ve güzel sanat tutkunlarının desteğiyle yaşayan ve bugün gelen kurum, önceki akşam düzenlenen bir törenle "Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Dr. Sami Şekeroğlu Sinema Televizyon Enstitüsü" adını aldı. 

Kurumun kuruluşunun 50. yılı münasebetiyle düzenlenen törende yönetmen Osman Sınav 35 yıl sonra hocası Sami Şekoroğlu'nun elinden diplomasını ald: Mustafa Kutlu'nun Uzun Hikaye isimli eserini aynı adla filme uyarlayan Osman Sınav, eserini bitirme tezi olarak sundu. Prof. Dr. Şekeroğlu, öğrencisi Sınav'ın filmini 100 üzerinden 95 puanla değerlendirdi. Osman Sınav böylece lisans tezini başarıyla vermiş oldu ve diplomasını hocası Sami Şekeroğlu'nun elinden aldı


Biraz da Yorum
Prof. Dr. Sami Şekeroğlu ile ilk ne zaman tanıştığımı hatırlamıyorum ama Ulusal Sinema, Milli Sinema, Devrimci Sinema, tatlı su komünistlerinin Avro-ABD merkezli kültür ithalatçılığı gibi konuları tartışan kitaplarda adının sık sık geçtiğini hepimiz biliriz. Zaten bir insanla fiziki tanışıklık yerine fikri tanışıklığın daha iyi olduğunu pek çok defa tecrübe etmiştim.

Geçen yıl İstanbul Film Festivali'nde gösterilen Gurbet Kuşları filminden sonra, Sinema Televizyon Enstitüsü hakkında çok olumlu bir yazı yayınlamıştım. Prof. Dr. Asiye Korkmaz ve Prof. Dr. Sami Şekeroğlu ile enstitüde buluşup uzun uzun sohbet etme fırsatı da bulmuştum. O günlerde enstitü içindeki sinema salonları yeni yapılıyordu. 
Prof. Dr. Sami Şekeroğlu ve
Coşkun Çokyiğit
Önceki akşam, 50. yıl kutlamaları, hocanın adının enstitüye verilmesi ve Osman Sınav'ın diploma töreninden sonra bu salonda film seyretme imkanı buldum. 
Tek kelime ile muhteşemdi.
Projeksiyon, perde, ses düzeni, koltuklarının konumu ve perdenin asla bir başka kafa tarafından gölgelenmemesi gibi çok ince ayrıntılar düşünülerek hazırlanmış salona aşık oldum. Çünkü 365 günün neredeyse 250 günü ön gösterimlerde sinema salonlarında geçiyor. O kadar kötü sinemalar, projeksiyonlar ile muhatap kalıyoruz ki, kimi zaman lanet okuduğumuz bile oluyor! Umarım Basın Ön Gösterimleri de bu salonda yapılır ve biz sinema yazarları adam gibi bir salonda film izleme imkanına kavuşuruz...

Sözün özü
1960 lı yıllarda bir sinema kulübü olarak merdiven altında başlayan serüven, bugün devlet kurumu olarak dünya standartlarını yakalamış teknik alt yapı ile Türk sinemasına hizmet veriyor.
Sadece teknik standartları mı yüksek ve kaliteli? 
Hayır!
Hocaları, yetiştirdiği yönetmenleri ve yapılan filmler ile de dünya standardının üzerine çıktığı anlar, yerler oluyor.
Prof. Dr. Sami Şekeroğlu'nun hizmetleri yönünden takdir edebilecek bir konumda değilim ama hayranlığımı bir gazeteci-yazar olarak buradan cümle aleme ilan ediyorum.
İyi ki Sinema Televizyon Enstitüsünü kurdunuz!
İyi ki Halit Refiğ, Metin Erksan, Lütfi Ö. Akad, Duygu Sağıroğlu gibi büyük isimlerle eğitici kadrolar kurdunuz!
İyi ki Osman Sınav Yeşilçam'ın "..izmci" sinemacılarının yanında değil  sizin mektebinizde yetişti...

Nice Yıllara Hocam...




Biz Başka Biçimde Yeriz Yoğurdu!

$
0
0
Türkiye’mizi, insan sevmez kişilerle dolu kaotik bir ülke gibi gösteren; zihinlerde kurgulanmış “sahte gerçeklikleri” bir dünya görüşü olarak inatla sürdüren entellerin tutumu karşısında ağzımı-burnumu tutuyor, kulağımı tıkıyor, gözlerimin kapıyor olmayı isterdim. Ama üç maymunu oynayamayacak kadar ülkesinin birliği ve dirliğine, milletinin tarihsel ve hukuki haklarına angaje bir gazeteciyim... Kısır ve dar bir paradigma içine hapsedilmiş ülkemin sanat hayatı aslında ciddi bir bölünme yaşıyor. Kürt sineması adıyla hayata geçirilen bir gerçek var. Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak yaşayan insanların yaptığı ve mahalli dili kullandığı filmlerin sanki başka bir ülkenin sinemasına ait ürünler gibi gösterilmesi, bu bağlamda sinema festivallerinin yapılması şaşılacak bir durum olmaktan çıktı. Türkiye Cumhuriyeti Kültür Bakanlığınca Türk Filmi diye onaylanan bu filmler Kürt sineması diye isimlendiriliyor ki, bu akıllara ziyan bir çelişkidir!

Kürt sinemasını yapanlar, Min DitGüzelliğin On’Par Etmez gibi ister yabancı sermaye ile işbirliği sonucu yapıyor olsun, ister İki Dil Bir BavulBabamın Sesi vb. gibi yerli sermaye ile yapılıyor olsun, “Kürt Sineması” ismiyle tescil edilmek isteniyor. Onun kazanç hanesine yazılıyor. Üstelik bu filmlerin gerçek amaçları ve söyledikleri çok tutarlı: “Biz başka bir ırkız, başka bir milletiz, başka bir kültürümüz var, başka biçimde yoğurt yeriz; başka bir devlet veya bölge kurmak istiyoruz ve yoğurdu istediğimiz biçimde yemek istiyoruz”, diyorlar…

Dağ filminden yüceltilen, fedakar
asker Jin gibi filmlerde aşağılanıyor!
Bu tür etnik milliyetçilere, “Büyük bir bölümünüz, Osmanlının imparatorluk olması sürecinde, İdris-i Bitlisi riyasetindeki Kürtlere tanının haklar yüzünden Kürtlüğe intikal etmiş Türkmen taifesidir, Mir Dengir Fırat’ın adındaki ‘Dengir’ bile ‘Tengri’ anlamınadır! deseniz de iş işten geçmiştir. Bu bakımdan kendilerini Kürt sinemacı diye niteleyenlerin yaptığı filmlerdeki ırkçı/milliyetçi söylemlerin kendi inançlarını temsil ettiğini ve bir samimiyetsizlik bulunmadığını ifade edebiliriz (Tabii ki ırkçılığın ayıplanacak bir suç olduğunu unutmamak koşuluyla).

Bunun karşısında, konformist Kürtler ve lümpen Türkler için aynı şeyi söylemek mümkün değildir. Sözde Türkleşmiş,  Kürtler/Kürtçüler, yaptıkları filmlerde Cumhuriyet’in kuruluşundan bu güne kadar yaşanan pek çok yol kazalarını mesela Adalet Ağaoğlu üslubu ile eleştirmek isterken komik oluyorlar. Bu tür konformistleri her bakımdan tutarsız buluyorum.

Lümpen Türklere gelince… Edebiyattan sinemaya her alanda pek çok örneği bulunan bu tip, fikri gelişmesini tamamlayamamış ama buna rağmen sözde gerçekçi/vicdanlı/ahlaklı bir sanata angaje olmuş numaraları içinde film yapıyorlar.  Namaz kılmasını, abdest almasını ve Kur’an okumasını bilmedikleri, mümin bir Müslüman’ın elini sıkmadıkları halde hayatını beş vakit olarak düzenleyen insanlarımız hakkında film yapıyorlar.  Olmadı mistik film diyerek saçma sapan ve intihallerle dolu abuklukları resmetmeye de utanmıyorlar. Bu gibi zırvaları halka yutturan lümpen Türk yönetmenler ne Türk gibi, ne etnik milliyetçi Kürt gibi yoğurt yiyebiliyor. Mesela Dağ filmini cesurluğu ve dürüstlüğü lümpen Türkler yönetmenlerde yoktur. Ne İsa’ya ne Musa’ya yar olabiliyorlar. 

Uçakların bir ormana Agent Orange 
püskürtmesi ve sonrası.
Filmlerindeki tipler, militan mı, maymun mu anlayamıyoruz. (Çektiği her filmde ağaçlara bir kedi çevikliği ile çıkıverip duran tiplerin eylemlerinin ne anlama geldiğini hala anlayabilmiş değilim.) Diğer yandan sanki ordumuz, Amerika’nın Vietnam’da kullandığı Agent Orange* gibi kimyasallar kullanmış gösterme hamakatına de düşebiliyorlar. Filmlerinin pek çoğu şuradan buradan esinlenme, hatta sahne sahne kopya edilerek çekiliyor (Mesela 1967 yılında Robert 
T. C. Orman Bakanlığı verilerine 
göre orman alanları.
Bresson'ın yönettiği bir Fransız filmi Mouchette'ten tırtıklama gibi)... Pek çok defa kullanılmış klişe türükleri, mecazları kullanmaya utanmıyorlar: bindiğin dalı kesiyorsun (bombalıyorsun) gibi…

Sözün özü: Türkiye’de sinema bir yandan mikro ırkçı/milliyetçi bir dünya görüşüne hizmet ediyor diğer yandan da konformist ve lümpenler elinde acınacak hallere düşüyor. Üstelik bu tür acınası yapımları alkışlayan cahillerin sayısı gün geçtikçe azalmadığı gibi şamataları daha çok duyuluyor…


*(ABD ordusu tarafından Vietnam Savaşı'nda kullanılmış bir herbisit ve yaprak dökücüdür. Kimyasal adı 2,4,5-trikloro fenoksi asetik asit 'tir. Bak: Vikipedia)

32. İSTANBUL FİLM FESTİVALİ AÇILIŞ TÖRENİ CUMA AKŞAMI YAPILACAK

$
0
0
İKSV tarafından Akbank sponsorluğunda düzenlenen 32. İstanbul Film Festivali, 29 Mart Cuma akşamı saat 20.30’da Lütfi Kırdar Uluslararası Kongre ve Sergi Sarayı’nda düzenlenecek bir açılış töreniyle başlıyor.

Memet Ali Alabora’nın sunuculuğunu üstlendiği 32. İstanbul Film Festivali Açılış Töreni’nde, Türkiye sinemasının unutulmaz isimlerinden oyuncu Ahmet Mekin, oyuncu Lale Belkıs, senarist Ayşe Şasa ile ülkemizin en önemli görüntü yönetmenlerinden Aytekin Çakmakçı’ya festivalin “Sinema Onur Ödülleri” takdim edilecek.

Türkiye sinemasının başarılı isimleri Selma Ergeç, Nejat İşler ve Nazan Kesal’ın takdimleriyle gerçekleştirilecek açılış töreninde ayrıca festivalin dünyaca ünlü konukları oyuncu Patricia Arquette ve yönetmen Bille August da birer konuşma yapacak.

Açılış töreninin ardından 32. İstanbul Film Festivali, İspanyol yönetmen Pedro Almodovar’ın, başrollerini Carlos Areces, Raul Arevalo ve Javier Camara’nın paylaştığı, Penelope Cruz ile Antonio Banderas’ın da konuk oyuncu olarak yer aldığı son filmi I’m So Excited / Aklımı Oynatacağım’ın gösterimiyle başlayacak.


Prof. Sami Şekeroğlu: "Yeşilçam Buraya Giremez!"

$
0
0

Bunca yıldır, İstanbul Film Festivali’ni takip ediyorum, hiç bu kadar zorlanmamıştım. Acil durumlar festivalin ilk haftasını feci bir kesintiye uğrattı ama nihayet yerli malı bazı filmleri seyretmeye başladım. Şu ana kadar gördüklerimin içinde “harika” dedirtecek bir iş yok diyebilirim.  Belki bundan sonra seyredecekler arasında festival için sabahın köründen gece yarılarına kadar Taksim nöbeti tutmama, sabaha karşı (00:00’dan sonra) şirazesi dağılmış tip tip insanla otobüs yolculukları yapmama değecek filmler çıkabilir!

Seyirdeki bu olumsuz hava şartlarına rağmen ara sıra limanlara da uğramıyor değiliz. Bu limanlardan biri, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi’ydi. Vesikalı Yarim filminin restore edilmesi vesilesiyle uğradığımız okulun Yeşilçam 1 Salonu’nda ikinci defa film seyretme imkanı bulmanın hazzını yaşadım. Hem salonun güzelliği hem de yapılan işin mükemmelliği, Mimar Sinan’dan keyifle ayrılıp Beşiktaş’a kadar yürümeme sebep oldu. Hem de gecenin ayazında, yağmur da çiselerken…

Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi elemanlarının yaptığı işin özeti ise şöyle: Vesikalı Yarim, yıpranmış orijinal negatiften, yüksek çözünürlükte (4K ARRISCAN) taranarak dijitaliz edilip 135.134 resme ayılarak işbi 135.134 resmin her birindeki fiziksel ve görsel bozukluklar onarılmış, toz ve çizikler yok edilmiş, film aslına uygun olarak restore edilmiş. Sesi de aynı yöntemlerle onarılmış ve görüntüyle eşleştirilmiş. Dijital işlem tamamlandıktan sonra 35 mm polyester film üzerine negatif görüntü ve 35 mm bağımsız bir ses negatifi elde edilmiş, filmin ömrü 500 yıldan fazla uzatılmış… Üstelik bu işlerin tümü Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi Prof. Sami Şekeroğlu Sinema-TV Merkezi öğretim üyeleri kontrolünde kendi yetiştirdiği restoratörler tarafından GROUPAMA’nın maddi katkılarıyla tamamlanmış.

Peki, bu kahramanlar kimler? Esra Berk Eren, Turgut Şekeroğlu, Serap Arslan, Eyüp Altınışık, Kadir Uçun, Delal Geylani, Koray Arıgümüş, Mert Bakım, Şevki Murt Kaya, Leyla Ayaz, Pınar Kedikli, Adem Erkoçak, Amina Askerova… Diğer teknik işlemler ise Hande Sezmez (yoğunluk),  Afif Ataman ve Mert Atalar (laboratuar)tarafından gerçekleştirilmiş.

İBRETLİK KONUŞMA

Bu gurur gecesinin baş mimarı Sami Şekeroğlu ise ibretlik bir konuşmayla şaheseri taçlandırdı...

"Yeşilçam’ın Değerli Sanatçıları, Yaratıcıları, Sayın Konuklar... Ben aslında çok fazla vaktinizi almak istemiyorum. Bir iki anı anlatacağım.

Yeşilçam deyimini eskiden entel takımı, aydın geçinen takım, Türk sinemasını aşağılamak için kullanırdı ve ben o zaman Yeşilçam sinemasıyla büyümüş bir çocuktum. Çocukluğumda da zaten hep beraber büyüdüm onunla. Beni de çok suçlarlardı...

Belki Türkan Hanım için de sürpriz olacak bir olay 
anlatayım. Cumhuriyetin ellinci yılı kutlanacak, bir komisyon kurmuş Üniversite, – benim Üniversitemden bahsediyorum – beni de komisyona almışlar. Gittik, toplandık, konuşuldu falan, herkes bir şey söylüyor, onu yapalım, bunu yapalım diye... Mustafa Cezzar (sanat tarihi profesörü) bana “Sende bir şey yok mu? Yani sinemada bir şey yok mu? Sinemadan bir program ayarlasan iyi olur” dedi. Ben düşündüm, “Türkan Hanım yönetmenlik yaptı, filmin adı Dönüş.  Konuşayım, onun galasını yapabiliriz mesela burada” dedim. Rektörün gözleri parladı, “Çok iyi olur” dedi. Komisyondaki üyelerden önemli bir sanatçı, ismini vermeyeceğim, masaya bir yumruk vurdu, “Yeşilçam buraya giremez!” dedi, “Biz yüksek sanat yapıyoruz burada.” Rektör de bir yumruk vurdu masaya, “Senin yüksek sanatına başlarım şimdi” diye bağırmaya başladı ve “Defol! Defol!” diyerek... O sanatçıyı kovdu. Adam çıktı gitti. Ve karar verdik, ben Türkan Hanım’la konuştum, galayı yaptık, Dönüş’ün galası çok güzel oldu.

Ve bize de bir kapı açtı. Yani Türk filmlerini gösteriyorduk ama zor gösteriyorduk. Herkes aleyhimde kampanya açıyordu, burayı Yeşilçam’a çevirdi falan diye. Sanıyorum ki bir sene sürmedi, bir sene içinde filmlerle beraber beni de üniversite dışına çıkardı Üniversite Senatosu. (O zaman kurulun adı Temsilciler Kurulu’ydu) Yapı Endüstri Merkezi’ne gittim, orada bir salon vardı, boştu, kiraladım, film gösterilerini ve diğer faaliyetleri iki yıl orada yaptım. İki sene sonra da tekrar geri çağırdılar. Yani bugüne gelmek çok kolay olmadı.

Ama şimdi her şey değişti. Müthiş bir değişme oldu. Şimdi herkes Türk sinemasını beğeniyor, ben gerisinde bile kaldım aslında.  Herkes Türk sinemasıyla müthiş haşır neşir, çok beğeniyorlar, çok samimi buluyorlar. Geçmişte böyle olmuyordu, zordu...
Düşünebiliyor musunuz, burayı Yeşilçam’a çevirdi diyerek beni suçlayıp dışarı atan Üniversitem bugün Türkiye’nin en iyi üç sinema salonuna sahip; adları da Yeşilçam 1, Yeşilçam 2, Yeşilçam 3...

"DEĞERSİZ FİLMLERİ NEDEN TOPLUYORSUN?" 

Milli Gençlik Teşkilatı başkanı, rahmetli oldu, çok değerli bir insandı, Alp Kuran; bir gün beni çağırdı, ben öğrenci idim o zaman. Dedi ki “Seni takdir ediyoruz, iyi çalışıyorsun ama bu Yeşilçam filmlerini oluşturuyormuşsun  ne işe yarıyor bunlar?”. “Topluyorum, merakım var” dedim. “Ama yani değersiz şeylermiş, çok kötü filmler onlar, öyle diyorlar” dedi. “Ben” dedim, “size bir şey söyleyeyim, sizin bir çocuğunuz olsa, çok çirkin olsa, ne yaparsınız, sokağa mı atacaksınız? Bunlar bizim filmlerimiz. İyi veya kötü”. Hatta bunun bir yazısını da yazdım ben sonra. “Bunlar bizim filmlerimiz yani, siz iyisini yaparsınız, onun yerine koyarsınız” dedim. Orada bir liste okudu, ünlü bir kişinin ihbarı idi hakkımda; listeyi okudu; “Bak mesela bu kötü filmler” dedi.  “Susuz Yaz,  Yılanların Öcü”... “Bunlar iyi filmler” dedim, “Niye bunları okuyorsunuz?” Bir takım filmler daha okudu. Dedim ki “Siz filmleri sinema eseri olarak değerlendirmezsiniz de, onların belge değeri var, mesela köprünün eski görüntüleri var, Haliç Köprüsü’nün görüntüleri, eski Üsküdar var yani bizim için bunlar da bir değer” dedim. Biraz vaziyeti idare etmeye çalıştım. Sonra düşündü, bana anlayış gösterdi ve bana uzun süre de destek verdi.

"DÜNYANIN EN İYİ RESTORASYON TEŞKİLATI BİZDE"

Daha başka başka olaylar da anlatıp sizi yormak istemiyorum. Bunları topladık, 10.000 film var, üstünde oturuyorsunuz şu anda. Bu salonun altında, büyük, aşağı yukarı 1500 metrekare arazi içinde 10.000 film korunuyor. Filmleri toplayıp korumak bir şey ifade etmiyor. Yani onların hayatını sürdürmek, onları gelecek kuşaklara ulaştırmak lazımdı. Elli üç yıldır peşindeyim bu işin ben ve en son Amerika’da yapılan bir toplantıya katıldım. Bu restorasyon konusu yeni başlamıştı, daha halledilmemiştir  Bir şansımız oldu; Planlama Teşkilatı verdiğim programı da kabul etti. Buradaki çocuklar, ben tabi o zaman emekli olmuştum ama öğrencilerim yani profesör öğrencilerim, onlar yönetiyor kurumu, başardılar ve parayı aldılar, büyük bir yatırım yaptık. Şimdi dünyanın en iyi teşkilatına sahip bir restorasyon teşkilatı var. Öğrenciler çalışıyor ama bütün bunları kullandığınız zaman, para da bulduğunuz zaman, Türk sinemasını kurtarmak için tam 250 yıl lazım. Demek ki biz 200-250 film kurtarabilirsek, Türk sinemasını temsilen, belki iyi bir şey yapmış olacağız. Bu bakımdan Groupama’nın bu işe girmesi ve bize destek olması, son üç yıldır biz beraber çalışıyoruz, gerçekten büyük, takdir edilmesi gereken bir faaliyet. İyi işler yaptık. Gördünüz herhalde. Biz şimdi, son derece rahat söyleyebilirim, bütün dünyayla karşılaştırabilirsiniz, mesela ‘Hudutların Kanunu’ İtalya’da yapıldı, rezalet bir şeydi. Görmenizi isterim. Biz de üç tane yaptık. Onların da şimdi birini göreceksiniz. Öbürleri de oynadı zaten. Örnekleri de internette.

"NE KADAR KURTARIRSAK KARDIR"

Bunları genç çocuklar yapıyor. Şunun için anlatıyorum. Genç öğrenciler, çok küçük paralar verebiliyoruz onlara. Uzmanlaşması için bir eğitim veriyoruz, bunlar doktora öğrencileri, yüksek lisans öğrencileri ve başlarında, tabi profesör hocaları var, yürütüyoruz. Bu film çok zor oldu. Gerçi ‘Üç Arkadaş’ bundan daha kötüydü ama bu filmde de birçok problemler vardı. Ama bunu sanıyorum ki ‘Üç Arkadaş’tan daha iyi yaptık.  Sesi bir defa bunun daha iyi oldu. O zaman ses restorasyon ünitemiz yoktu, şimdi ses için de her türlü imkanımız var. Bundan sonra da daha iyi şeyler yapacağımızı sanıyorum. Bu üçlü birleşme, yani İstanbul Film Festivali, Groupama ve Mimar Sinan Üniversitesi eğer devam ederse ben de biraz daha yaşarsam, uzun yaşadım aslında 75 yaş fazla, bunu sürdüreceğim yani, sonuna kadar sürdüreceğim...

Ne kadar kurtarırsak kȃrdır. Şimdi çok acil kurtarılması gereken filmler var, onlar nitrat filmler, yanar filmler, çok çabuk bozuluyorlar. Bunlardan da 50-60 tane var şu anda. Ayrıca bildiğiniz gibi Kültür Bakanlığı’nın belgelerini yapıyoruz. 600 küsur tane teslim ettik. Bunları da bitirince Türk sinemasına, tamamen Türk sinemasına tahsis edeceğiz.
Aklımdakiler bunlar şimdi. Bu kadar yeter zaten. Filmi seyredeceksiniz. Ben kurumu kurarken ‘Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz’ demiştim. Şimdi işi görüp ondan sonra beni yargılayın."

GIOVANNI SCOGNAMILLO 


Agâh Özgüç, “Yeşilçam’ın Orijinalleri ve Marjinalleri” isimli yeni kitabını Giovanni Scognamillo için imzalamış ve artık evinden çıkamayacak kadar yaşlı birisi haline gelen arkadaşına bizzat takdime karar vermiş. Birlikte gitmeyi teklif etti, gittik. Nişantaşı’nın arka sokaklarında eski bir binanın giriş katında bir dairede yaşıyor Bay Giovanni. Yanında kendisiyle birlikte mutlu olduğu gözlerinden belli olan Gayane isimli bir Ermeni Hanım var. Birlikte film izliyorlarmış. Gayane, Bay Givoanni’nin çalışmalarına yardım ediyormuş. Özgüç ve arkadaşı uzun uzun sohbet ettiler. Eski İstanbul’un yok edilişinden, vefasız eski dost-yapımcılara, arşivcilikten telif meselelerine kadar konuşmadıkları şey kalmadı desem yeridir. Bu arada ben de cep telefonumla birkaç kare fotoğraf ve video kaydetmeyi ihmal etmedim…

GÜLER, EMEK SİNEMASINDA DAKİKALARCA ALKIŞLANMIŞTI

İçişleri Bakanı Muammer Güler
Daha önce de yazdım: Türkiye'nin siyasi, ekonomik, sivil ve askeri bürokrat-elitleri değiştirilirken Cumhuriyet’in erken dönemde yarattığı sanat ve kültür dünyasının beşeri ve fiziki değerlerinin aynen kalacağını sanmak büyük bir hatadır. Emek sinemasının bulunduğu binanın yıkılarak yeniden yapılması bunun tipik bir örneğidir. Tabii bu başka, Sayın Muammer Güler gibi İstanbul valiliği yapmış, şehir hakkında “ayn el-yakin” tecrübesi olan bir İçişleri Bakanı’nın SİYAD üyelerine terörist muamelesi çekilmesi esnasında sorumlu bakan olması başka. İstanbul'da katıldığı ilk film festivali açılışını ve yaptığı konuşmayı hatırlıyorum. Emek Sineması'ndaydık. O zamanki Kültür Bakanı  Erkan Mumcu da salondaydı. Güler o kadar kısa bir konuşma yapmıştı ki, önceki gün biber gazı ve coplarla ödüllendirilenler (!) sayın Güler'i dakikalarca alkışlamışlardı. Evet, alkışlar konuşmadan çok çok uzun sürmüştü! 
Şimdi şu an, Valiliği sırasında, adından söz ettiğim bütün yazılarımda pozitif değerlendirmelerde bulunduğum Sayın Güler için yazacak olumlu birkaç cümle bulamamanın üzüntüsünü yaşıyorum! 

Emek Sineması ve protestocular.

Azize Tan'ın Yönettiği "Ebedi Sinema Döngüsü Festivali"

$
0
0
Azize Tan
32 yıl boyunca İstanbul’da kesintisiz ve etkili bir film festivali düzenlemek bulunduğunuz yere göre hayranlık duyulacak veya takdir edilecek bir durum… Hatta yöneticisini kıskanma konumunda bulunanlar bile olabilir. Bir gazeteci olarak İKSV etkinliklerinin tümünü takip ettiğim yıllar oldu. Caz, Tiyatro, Müzik, Sinema… Ama sonra herkes gibi yılların zulmüne uğradım. Şeker hastalığı ile beraber erken yaşlandım. Daha kötüsü biyolojik bir ihanet sonucu şişmanladım. Eski ataklığım, çevikliğim ve hırsım kalmadı. Veya bunların dereceleri düştü. İKSV etkinlikleri içinde şimdi sadece “Film Festivali”nin takip ediyorum ve doğrusunu söylemek gerekirse, film festivallerinin artık politik etkisini yitirdiğini düşünüyorum. Klasik dönemin yerini neo-klasik dönem onun yerini de popüler bir tüketim sineması almaya başladı. Ana akım ticari sinemadan bahsettiğimi sanmayın. Sinemanın araçlarının değişmesi, daha kolay ulaşılabilir olması yüzünden hemen herkes sinema yapabiliyor. Düşünün: 17. Yüzyılda, kâğıt kalem bulmak dahi bu kadar kolay değildi. Kâğıt kalem bulanların yazdıklarını kitap olarak bastırması neredeyse muhaldi. Ünlü bir yönetmenin dediği gibi, dünyanın dört bir yanında inandırıcı olmayan gerekçelerle savaşa sürülen Amerikalı askerler bile festivallere katılabilecek filmler çekebiliyorlar! Bunun ne demek olduğunu varın siz değerlendirin.

Film yapmak çok kolaylaştı ama bu filmleri internet dışında geleneksel biçimde paylaşabilme imkânı sıfıra indi. Bağımsız veya amatör bir filmin, sinema salonu bulabilmesi, gösterilebilmesi “mümkün, gayrı varit” durumuna geldi. Bu yüzden festivaller, klasik film paylaşım biçiminin, sinemaya gitme ritüelinin, sinemanın icat edildiği günlerdeki şekline dönüştüğü etkinlik olarak kutsanması gereken etkinlikler haline geldi. Daha doğrusu, Azize Tan yönetimindeki İstanbul Film Festivali 32. yaşında bu kimliği edindi! 

Azize Tan, girdiğim her salonda, etkinlikte, İstiklal Caddesi’nde, AKBANK Sanat’ta biz gazetecilere ayrılan cafede ve muhtemelen benim bulunmadığım aşağı yukarı 300’ün üstündeki festival etkinlik anında hazır ve nazır bulunmuş bir yönetici. Çok ilginç ki, bugüne kadar tanıdığım festival yöneticileri içinde hiç yorulmayanı! Veya yorulup belli etmeyeni… Hayranlığımı ilan ediyorum.

Ve…
İstanbul Film Festivali ile 27 yıldan beri her yıl 15 günlük bir zaman yolculuğuna çıkıyorum. Bu zaman yolculuklarının tümünde doyuma ulaştım mı? Meşrebim ve fikrimce festivaller geçirdim mi? Yani 27 yıl tam bir uyum içinde mi geçti? Elbette hayır. Bunların birçoğunda festival yöneticilerini değil vakıf mütevellilerini ağır biçimde eleştirdiğim oldu. Ama bu gün gördüm ki, festival her ne kadar Truvalı Helen gibi ulusal sinemamız üzerinde feci ve kaybetmeye mahkûm olduğumuz bir savaş yaratmış olsa bile bizi öldürememiş. Hani sinemada çok tekrarlanan bir söz vardır: Sizi öldürmeyen şey, güçlendirir! İşte aynen öyle oluyor sanırım.  

Bu yüzden bu sefer festivali eleştirmek yerine onun yaşayabilmesi için desteklenmesi gerektiğini yazıyorum. Sadece AKBANK’ın değil gücü olan tüm kurum ve kuruluşların festivale arka çıkması gerektiğini düşünüyorum. Çünkü İstanbul Film Festivali’nin her bir gösterimi, yukarıda da söylediğim gibi Auguste ve Louis Lumière kardeşlerin sinemayı icat edip bir kahvehanede ilk filmi gösterdiği ilk güne, ilk gösterim anına denk düşüyor...


Altyazı:
Festival sinemalarında görev yapan tüm hizmetlilere, festival adına mütercimlik yapan gönüllü çalışanlara (bilhassa Şebnek Kayahan’a), ve elbette Akbank Cafe’de 15 gün boyunca kaprislerime of demeden katlanan başta Faruk Kılıç, Hande Polat ve Sıla Gözüm’e gelecek yıl görüşmek dileğiyle teşekkürler… 

Bahar güzeli...


Emek Sineması'nın tarihe karıştığının resmidir

$
0
0
Sanatçı Defne Halman, bir fırsatını bulup Emek Sinemasının fotoğrafını çekmiş. Sinemaseverlerin bütün, "Emek Yerinde Güzel" çığlıkları boşa gitmiş belli ki...
Acıklı bir görünüm. İç sızlatıcı..

Emek Sinemasının son hali (23.4.2013) Fotoğraf: Defne Halman

SİYAD GEZİ İÇİN AÇIKLAMA YAPTI

$
0
0
Çok sevdiğimiz bir filmin içindeyiz

Sinema Yazarları Derneği olarak, Emek Sineması mücadelesiyle başlayan, Gezi Parkı direnişiyle tüm Türkiye’de ve tüm dünyada yankılanan bir toplumsal harekete dönüşen sürecin içinde yer alıyor,  sonuna kadar destekliyoruz. Yönetmeninden oyuncusuna, set emekçisinden senaryo yazarına tüm sinema ve sanat dünyamızla aynı duyarlığı, aynı tavrı, aynı kararlılığı paylaşıyoruz.  Sinemasına, tiyatrosuna, kültürüne, tarihine, parkına, doğasına, kentine, ülkesine, yaşam biçimine  ve geleceğine sahip çıkan her kesimden milyonlarca insanla aynı tepkiyi, aynı duyguyu taşıyor; gelişmeleri aktarmayan, çarpıtan, sansürleyen büyük sermaye medyasını protesto ediyoruz.

Hükümete sesleniyoruz… Ülkemizdeki kültürel mekanlar ile yaşam alanlarının sermayeye peşkeş çekilmesine karşı çıkanların ve artık siyasi talepler ileri süren tüm bir halkın haklı, meşru, barışçıl protestosunun polis şiddetiyle, bibergazı ve tazyikli suyla bastırılamayacağı iyi anlaşılmalıdır. Bu kesin gerçeği, hiçbir şeyden değilse bile sinema tarihinden, seyrettiğimiz filmlerden çok iyi biliyoruz. Biz sinema yazarları, çok sevdiğimiz ve görkemli bir filmin içinde bulunduğumuzun bilincindeyiz.

Saygılarımızla.


Türk oyunculara Gerard Depardieu vergisi gelmeli mi?

$
0
0
Türkiye'de sinema ve bilhassa TV sektöründe çalışan oyuncularınbazılarının bir yıl içinde milyonluk (eski trilyon) dairelere sahip olması, çeşitli markalardan ultra lüksotomobil koleksiyonu yapmalarına karşılık ödedikleri vergiler, ünlü Fransızoyuncu Gerard Depardieu ile Fransa Başbakanı  Jean-Marc Ayrault arasında geçen polemikten sonragündem konusu oldu. Henüz sosyal medyaya taşınmayan veya en azından TT olmayankonunun gündeme gelmesi pek çok komedyen ve oyuncunun cebini yakacak gibigörünüyor. Depardieu'nün bir yıllık gelirinin yüzde 85'ini devlete vergi olaraködemesinin duyulmasının ardından Türk oyuncuların yıllık gelirleri ve ne kadarvergi ödedikleri de bu arada ciddi merak konusu oldu. Maliye Bakanlığınınkamuoyunu bilgilendirmesi dileğiyle çeşitli gazetelerin İnternet sayfalarındayer alan haberi bilginize sunuyorum.  
Jean-Marc Ayrault
Fransa’da ödediği yüksek vergilerden kurtulmak için Belçika’dan bir evsatın alan Fransız aktör Gerard Depardieu, iki haftadan bu yana Fransızmedyasına konu oluyor. Fransa’da geçerli olan kanunlara göre yılın belli birsüresinde yabancı bir ülkede ikamet eden Fransız vergi mükellefi, oranı yüzde85’e kadar varabilen gelir vergisinden muaf oluyor.

Sosyalistlerin iktidara gelmesi ile hızlanan bu ’Zengin Göçü’ne, Dur’diyebilmek için sert bir çıkış yapan Fransa Başbakanı Jean-Marc Ayrault, GerardDepardieu için "Sefil" dedi. Başbakanın bu sert çıkışına cevaben LeJournal du Dimanche gazetesine bir açık mektup gönderen ünlü aktör şunlarısöyledi:

"Siz kim oluyorsunuz da beni bu şekilde yorumluyorsunuz? Fransayıfazla vergiler yüzünden terk eden hiç kimse benim kadar hakarete uğramadı. 2012senesinde kazandığım gelirin yüzde 85’ini vergiye ödedim, gidiyorum ve hiçkullanmadığım pasaportumu ve sosyal sigortalar kartımı size geriveriyorum".

ABD Başkanı Barack Obama, “kamerasından kan damlayan” sinemacılara “Dur!” diyecek mi?

$
0
0
ABD Connecticut'taki Sandy Hookİlkokulu’na girenAdam Lanza isimli silahlı saldırganın, 6-7 yaş arası 20 çocuğu ve üçü öğretmenaltı yetişkini öldürüp ardından intihar etmesi, popüler kültürün en etkiliaracı, sinema sanatın sorgulanmasına sebep oluyor. Olaydan sonra oyuncu TomCruise'un baş rolünü oynadığı "JackReacher" filminin ilk gösterimi ertelenmişti. Filminyapımcısı Paramount Pictures, ertelemenin "kurbanların ailelerinesaygı"dan doğduğunu açıklamıştı. Medyaya düşen habere göre, bir film için “Sütlüce Mezbahası”nı hatırlatansahneler var diye yazdığım Amerikan sinemasının “kamerasından kan damlayan” yönetmenlerinden Quentin Tarantino ise böyle bir incelik göstermedi. Bunun üzerinefilmin başoyuncusu Jamie Foxx, bir açıklama yaparak ABD sinema sektörününkendine çeki düzen vermesi gerektiğini söyledi. 

Jamie Foxx
Hollywood'daki bazı yapımcılar, yaşanan toplumsal trajediye karşı tepkilerini filmgalalarını erteleyerek gösterirken, Quentin Tarantino'nun yeni filminin ön gösterimini ertelememesi üzerine, "Django Unchained"in başoyuncusu Jamie Foxx, Amerikan sinema (eğlence) sektörünü ve yönetmenini, katliamdan dolaylı olarak sorumlu tutan bir konuşma yaptı. 

Tarantino'nun aşırı şiddet içeren, kölelik üzerine filmi "Django Unchained"in tanıtımında konuşanFoxx, ilkokul saldırısını işaret ederek şunları söyledi: 

Bu türü şiddet olaylarındaeğlence sektörü de üzerine sorumluluk almalıdırFilmlerdeki şiddetin insanlar üzerindeki etkisi gözardıedilemez. Dramalardaki şiddetin etkili olmadığını söyleyerek sırtımızı dönemeyiz, etkiliyor!

Pulp Fiction ve Kill Bill gibiaşırı şiddet ve oluk oluk kan akan sahneler içeren filmleriyle şöhret kazanan Tarantino, bu sözler karşısında şöyle konuştu: 

"Trajediler gerçekleşir, cinayetleri gerçekleştirenler suçlanmalıdır!"

Jamie Foxx'un rol arkadaşı Kerry Washington, "DjangoUnchained" filmindeki şiddetin izleyicileri, köleliğin acımasızlığıhakkında eğitme amacı taşıdığını dile getirdi.

Eleni Karaindrou, Altın Portakal Büyük Jürisinde

$
0
0
Yunan Besteci Eleni Karaindrou
Sinema dünyasındaki en etkileyici müzisyenlerden biri olarak kabul edilen, bestelediği film ve tiyatro müzikleriyle dünya çapında tanınan Yunan besteci ve piyanist Eleni Karaindrou, 50. Altın Portakal’ın Türkan Şoray başkanlığındaki ulusal jürisinde görev yapacak.

Çağdaş sinemanın ozanı kabul edilen Teo Angelopulos ile uzun yıllar birlikte çalışan ve Türkiye’de Sonsuzluk ve Bir Gün, Ağlayan Çayır ve Ulis’in Bakışı gibi pek çok filme hazırladığı müziklerle geniş bir hayran kitlesine sahip olan Eleni Karaindrou, "AltınPortakal’ın büyük jürisinde yer almam benim için mutluluk vericidir" dedi. 

Jules Dassin, Chris Marker ile Margarethe von Trotta gibi tanınmış yönetmenler için besteler yapan Karaindrou’nun, ünü müziği gibi sınırları aşıyor. Geleneksel Yunan müziğini batı formlarıyla birleştiren piyanist, Avrupa’dan Asya’ya çok sayıda müziksevere ulaşmayı başarmış bir sanatçı olarak biliniyor. 20 film, 35 tiyatro oyunu ve 12 televizyon dizisi için müzik besteleyen Eleni Karaindrou, 20 uluslararası müzik ödülünün yanı sıra, 1982 yılında Selanik Film Festivali’nde en iyi müzik ödülünü almış ve 1992 yılında Europa Cinema’nın Premio Fellini ödülüne değer görülmüştü.

Halkın Portakalı’nda eğitimler devam ediyor

$
0
0

Antalya Büyükşehir Belediyesi  Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) işbirliğiyle 4– 11 Ekim 2013 tarihlerinde düzenlenecek 50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali kapsamında gerçekleştirilecek 5. Halkın Portakalı Kısa Film Atölyesinde eğitimler devam ediyor. Halkın Portakalı projesine bu yıl 185 kursiyer başvuruda bulundu. Antalya'nın farklı bölge, semt ve mahallelerinden, farklı meslek, yaş ve sosyal gruplardan kişilerin yer aldığı projeye bu yıl ilçelerden de katılımlar oldu.

Film çekimleri 31 Ağustos’ta başlıyor
Konusunda deneyimli ve uzman eğitimciler tarafından  verilmekte olan teorik ve pratik eğitimler Ağustos ayı boyunca devam edecek. “Senaryo”,  “kurgu”,  “ses ve görüntü”, “film yapımı”, “sinematografik anlatım”, “müzik” ve “oyunculuk” dallarındaki eğitim sürecinde oluşacak gruplar, 31 Ağustos’tan itibaren film çekimlerine başlayacaklar.

Toplam 30 bin TL ödül
Halkın Portakalı filmlerinin bu yılki ana teması “Ben, Antalya” olarak belirlendi.
Çekimleri tamamlanan ve festival programı kapsamında gösterime giren filmler Halkın Portakalı ödülü için yarışacak. Yarışma sonunda birinci gelen filme 15 bin,  ikinci filme 10 bin, üçüncü gelen filme 5 bin TL olmak üzere toplam 30 bin TL parasal ödül verilecek.

Uluslararası Boğaziçi Film Festivali'nden Ahmet Uluçay'a Saygı

$
0
0
“Herkes film çekebilir” sloganıyla yola çıkan Uluslar arası Boğaziçi Film Festivali 14-30 Kasım tarihleri arasında İstanbul’da gerçekleşecek.  Televizyon ve Sinema Filmi Yapımcıları Derneği (TESİYAP) tarafından düzenlenen festival ödülleri ve tarih seçimleriyle de dikkat çekiyor.

Etik, estetik ve teknik bütünlüğe sahip filmlerin kabul edileceği festivalin yarışmalı bölümleri oldukça iddialı geçeceğe benziyor. Festivalin 50 bin lira değerindeki büyük ödülü, 30 Kasım 2009 yılında aramızdan ayrılan Türk sinemasının en özgün karakterlerinden yönetmen Ahmet Uluçay adına veriliyor.Festival yönetimi belirlenen ödüllerin ülke sinemasının yarını olarak görülen kısa filmlerin kalitesini artırmak ve kısa filmcilerin motivasyonunu yükseltmek amacıyla belirlediklerini ifade ediyor.

Tarihler Dikkat Çekiyor
14 Kasım 1914 hâkim sinema tarihi algısı içerisinde Türk sinemasının başlangıcı sayılıyor. ‘’ 30 Kasım 2009 ‘’ ise Ahmet ULUÇAY ’ın vefat tarihi. Bu iki önemli olaya öncelik vererek festival tarihini belirleyen festival ekibi, 100. yılını dolduran Türk Sinemasında yeni imkânlar ve yeni bakış açıları kazandırmayı hedeflediklerini belirtiyor.

TESİYAP başkanı Erdal Tuşunel “Bugünün kısa filmciliği sinemamızın yarını demektir, biz yarına yatırım yapıyoruz. Ülkemizde kısa film ve belgesel üretiminin endüstri içerisinde etkin şekilde yer alması film festivalleri dışında da kendisine mecralar bulabilmesi ana akım sinemamızın da geleceği demektir” şeklinde özetliyor.

Kısa Film Yapımına Büyük Destek

TESİYAP Kısa Film Fonunun yer aldığı bölüm ise kısa filmcilere önemli katkı sağlayacağa benziyor. Yapılacak çalışmalara destek amacıyla kurulan fon belgesel, animasyon ve kısa filmler arasından seçilen 20 filme 5 bin lira maddi katkıda bulunacak. Yapım Desteği bölümünde, sektörden ustalarla çalışma imkânı bulacak gençlerin üretimleri kendi içlerinde dayanışma ile yapabilmesi için gerekli fiziksel imkânlar oluşturulacağı ve bu filmlerin ana yarışmada değil kendi içlerinde yarışacağı  birinciye 25.000 tl ödül verileceği belirtiliyor.
Film yapımını ve Usta-Çırak ilişkisini teşvik eden bu fonun ileriki yıllarda uzun metraj filmleri destekleyecek bir niteliğe kavuşturulması festival yönetimin hedefleri arasında.

Onur Konuğu Ülke NİJER

Her yıl festival bünyesinde bir ülke onur konuğu olarak ağırlanacak. Kendi tarihsel ve kültürel coğrafyamızın sinemacılarıyla iletişimi artırmak, konuk ülke sinemasını ülkemizde tanıtmak ve kendi sinema dilimizi geliştirmede imkanlar aramak amacıyla gerçekleşecek bu etkinliğin bu yılki konukları Nijer’den olacak. Batı Afrika’nın sıcak ve güzel ülkesi Nijer’li sinemacılar özellikle etkileyici belgesel filmleriyle festivalin konukları olacak.

“Bana Aileni Anlat”

Küreselleşme söylemleriyle her geçen gün insan haysiyet ve onuru noktasında değerler yitimine uğrayan dünyada ve ülkemizde, ailenin bireysel ve toplumsal hayatımızdaki yerini öne çıkartan “Çok Kısa Filmler”in yarışacağı bu bölümde meraklı, amatör, profesyonel, 7’den 70’e herkesin katılabileceği tematik bir yarışma “Bana Aileni Anlat”. Yarışmaya katılacak filmlerin süresi en fazla beş dakika olarak belirlenmiş.

Festival yönetimi bu bölüme katılacak yapımlar için cep telefonuyla bile film yapılabilir diyor; “Günümüzde artık cep telefonları ile filmler çekilebilmekte ve en basit haliyle evimizdeki masaüstü bilgisayarındaki moviemaker isimli programla kurgulana bilmekte. İyi film için gerekli olan iyi fikirdir. Benim kayda değer bir fikrim var diyen herkes cep telefonuyla ya da fotoğraf makinesinin video kısmını kullanarak dahi bu filmleri kaydedip kurgulayabilir.” Ahmet Uluçay filmleri ve hayatı bu noktada önümüzde somut örnek olarak durmakta.

Hemen her yaş grubu kendi arasında yarışacak festivalin bu bölümü Aile Bakanlığı tarafından da destekleniyor.

'Bana Aileni Anlat' Çok Kısa Filmler Aile ve Sosyal Politikalar Bakanlığı Ödülleri
06-07 Yaş En İyi Çok Kısa Film Ödülü
HD Kamera
08-09 Yaş En İyi Çok Kısa Film Ödülü
HD Kamera
10-11 Yaş En İyi Çok Kısa Film Ödülü
HD Kamera
12-13 Yaş En İyi Çok Kısa Film Ödülü
HD Kamera
14 Yaş Üzeri En İyi Çok Kısa Film Ödülü
HD Kamera
Yarışma Ödülleri

Festival bünyesinde verilecek ödüller ve yarışmaya son müracaat tarihleri şu şekilde belirlenmiştir.

Yarışmaya son katılım tarihi 16 Eylül 2013

ÖDÜLLER

AHMET ULUÇAY BÜYÜK ÖDÜLÜ
50.000 TL
İYİ KISA FİLM ÖDÜLÜ      
25.000 TL
EN İYİ BELGESEL FİLM ÖDÜLÜ                    
25.000 TL
EN İYİ ANİMASYON ÖDÜLÜ
25.000 TL
İZLEYİCİ ÖDÜLÜ 
10.000 TL
EN İYİ SENARYO ÖDÜLLERİ 
5.000 TL
EN İYİ GÖRÜNTÜ YÖNETMENİ ÖDÜLÜ
5.000 TL
EN İYİ OYUNCU ÖDÜLÜ 
5.000 TL
EN İYİ KURGU ÖDÜLÜ 
5.000 TL

Akademik Çalıştaylar

2014 yılında 100. yılına girecek Türk sineması Akademik alanda yapılacak çalıştaylarla ülke gündemine taşınacak. Boğaziçi Film Festivali Akademik Kurulu kısa, orta ve uzun vadede bir programa sahip olduklarını ve ilk üç yıllık kısa vadeli programlarında ülkemizde “sinema nedir” tartışmasını sinemacılarımızın gündemine taşımayı planladıklarını belirtiyor. Akademik Kurul etkinliklerini çalıştay, seminer ve tartışmalı konferanslar şeklinde formatlanmıştır.

Atöyle Çalışmaları

Sektörümüzün alanında uzman ve önde gelen isimleriyle; senaryo, yapım, yönetim, kurgu, ses, post-prodüksiyon, film eleştirmenliği başlıkları altında atölye çalışmaları düzenlenerek amatör kısa filmcilerin profesyonel yaklaşımla tanışmalarını sağlayacak etkinlikler gerçekleşecek.

Uluslararası Boğaziçi Kısa Film Festival katılmak ve bölümler hakkında daha geniş bilgi almak için www.bogazicifilmfestivali.comadresinden ya da 0212 247 39 02/0212 247 39 12 numaralı telefonlardan ulaşabilirsiniz. Vebilgi@bogazicifilmfestivali.comadresinden irtibata geçebilirsiniz. 


Twitter sayfamız için :         https://twitter.com/bogazicifilmfes


Boğaiziçi Film Festivali TESİYAP Yapım Destek Fonu Sahiplerini Buldu

$
0
0
“Boğaziçi Film Festivali Tesiyap Yapım Destek Fonu” bu yılki sahiplerini buldu. Gelen başvuru içerisinden 20 tane asil, 2 tanede yedek proje belirlendi. Başvuruların değerlendirmesini yapan Değerlendirme Kurulu raporunda; birbirinden nitelikli projeleri değerlendirirken çok zorlandığını, Festivalin vizyonuna ve misyonuna uygun olarak projeleri birbiri ile yarıştırma yaklaşımından uzakta bir değerlendirmeye tabi tuttuklarını belirtti.  “Kurulumuz proje dosyalarını; Senaryo, Yönetmen Görüşü, Yönetmen Öz Geçmişi ve Filmografisi, Bütçe ile Finans planı tutarlılığı ve gerçekliği, Proje Uygulama Takvimi gibi kriterlerle değerlendirdi.”
İlan olunduğu üzere;
‘’Kısa film desteğini alan yönetmenler, filmlerini 8 Kasım 2013 tarihine kadar tamamlayıp, festival yönetimine sunacaklardır.’’
Değerlendirme Kurulu birçok nitelikli projenin 8 Kasım 2013 tarihine kadar tamamlanamayacağı ve bazı projelerin ise hali hazırda çekimleri tamamlanmış projeler olduğu için desteklenmediğini özellikle belirtti.
Destek verilemeyen çok kıymetli projelere sahip genç yapımcı ve yönetmen arkadaşlarımızın projelerini gerçekleştirebilmeleri için farklı katkıları vermeye açık olduğumuzu belirtmek istiyoruz.
Sağlanan bu küçük ama etkili olduğunu düşündüğümüz desteğin; ülkemiz, yakın coğrafyamız ve dünya sinemasına büyük katkı sağlayacağını umuyor, destek almaya hak kazanan genç yapımcı ve yönetmen arkadaşlarımızı tebrik ediyor, filmlerini merakla bekliyoruz.
BOĞAZİÇİ FİLM FESTİVALİ TESİYAP YAPIM DESTEK FONU 2013 SAHİPLERİ
1.      ADEM BAŞARAN / ORHAN İNCE
2.      ALACAK / EMRE PEKÇAKIR
3.      ÖNCE ATLARI VURDULAR / DAMLA KURT
4.      BİR SENARYO YARATMAK / SEDA KAYA
5.      BOŞ KÖY / HAKAN HUCUM
6.      BUZ TUTMUŞ HAYALLER / EMRAH KILIÇ
7.      DEĞİRMEN / BÜNYAMİN DURANOĞLU
8.      GULBEROİK MİN NEBİNİ /AY ÇİÇEKLERİ GÖRMESİN BENİ/SEVDA USANOĞLU
9.      KEDİLER VE KÖPEKLER / SENA SERBEST & DİLARA KURT
10.  KUŞLARI VURUNCA SEVİNENLERDENDİM, ÖLDÜKLERİNİ GÖRÜNCE AĞLAYANLARDAN  / EMRULLAH ALTUNTAŞ
11.   NE MARTI KALDI NE YUNUS / FİKRİYE GÜLTEPE  VE GÖKÇE ULU
12.   OYUN / BÜŞRA BÜYÜKADEM
13.  PENCERE / ARZU SELİME SEZER
14.  SARI ÇİÇEK / HÜSEYİN AYDEMİR, SERHAT KILIÇBAY,HASAN AKTAŞ
15.  SİYAH YAĞMUR /MURAT BEKTAŞ
16.  SULAR ISINDIĞINDA / ZAFER TOPALOĞLU
17.  ŞEMSİYE / CÜNEYT KARAKUŞ
18.  YABANCI / MUZAFFER ÇAĞLAR
19.  YAĞMUR / CİHAN BOZKAYA
20.  YUMURTA / SERHAT KARAASLAN

YEDEK

1.      ALLI YEŞİLLİ / SEYYİT MEHMET YILDIZ
2.      AŞİYAN /OSMAN AKA

Altın Koza'da Yarışacak Filmler Belli Oldu

$
0
0
Sinema dünyasının heyecanla beklediği Adana Büyükşehir Belediyesi 20. Uluslararası Altın Koza Film Festivali kapsamında yapılacak, Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nda yeralacak filmler belli oldu. Yarışmaya başvuru yapan 47 eserden, 12’si jüri önüne çıkmaya hak kazandı. ‘En İyi Film’ seçilecek eser, 350.000 TL’lik ödülün sahibi olacak. Adana Büyükşehir Belediye Başkan Vekili Zihni Aldırmaz, bu yıl 16 – 22 Eylül tarihleri arasında gerçekleştirilecek 20. Uluslararası Altın Koza Film Festivali kapsamında yer alan ‘Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na katılacak filmlerin belli olduğunu söyledi.
Zihni Aldırmaz, konuyla ilgili yaptığı açıklamada; “Adana Büyükşehir Belediyesi olarak bu yıl 20. düzenlediğimiz Altın Koza Film Festivali ile uzun yıllardır Türk Sineması’na destek sağlıyoruz. Böylelikle ülkemizin ve şehrimizin kültür sanat yaşamına da katkı vermiş oluyoruz. Bunun karşılığını yarışmamıza gelen başvurularla almış oluyoruz. Yarışmamıza yoğun ilgi gösteren sinema camiasına bir kez daha teşekkür ediyor, hepsine başarılar diliyorum” şeklinde konuştu.

Altın Koza’da yarışacak filmler
Çanakkale Yolun Sonu / Yönetmen: Mustafa Kemal Uzun
Daire / Yönetmen: Atıl İnaç
Eve Dönüş Sarıkamış 1915 / Yönetmen: Alphan Eşeli
Gözümün Nuru / Yönetmen: Hakkı Kurtuluş – Melik Saraçoğlu
Hadi Baba Gene Yap / Yönetmen: Emre Yalgın
Hayat Boyu / Yönetmen: Aslı Özge
Jin / Yönetmen: Reha Erdem
Köksüz / Yönetmen: Deniz Akçay Katıksız
Lal / Yönetmen: Semir Aslanyürek
Soğuk / Yönetmen: Uğur Yücel
Yarım Kalan Mucize / Yönetmen: Biket İlhan
Yozgat Blues / Yönetmen: Mahmut Fazıl Coşkun
SONUÇLAR 22 EYLÜL’DE BELLİ OLACAK
En İyi Film seçilecek eserin 350.000 TL’lik ödülün sahibi olacağı yarışmanın sonuçları 22 Eylül gecesi yapılacak Kapanış Töreni’nde belli olacak.

16 Eylül’de başlayacak Adana Büyükşehir Belediyesi Altın Koza Film Festivali’nde Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’nın yanı sıra, Ulusal Öğrenci Filmleri Yarışması ve Akdeniz Ülkeleri Kısa Film Yarışması da düzenlenecek. Özel gösterimler, söyleşiler, sergiler ve atölye çalışmaları ise yine festival haftası boyunca sanatseverleri bekleyen diğer etkinlikler olacak.

Bu yılki Filmekimi, Eylül’de başlayacak

$
0
0
Filmekimi afişi
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından 12. İstanbul’da 28 Eylül-6 Ekim tarihlerinde düzenlenecek Filmekimi, geçen yıl olduğu gibi bu yıl da sinema keyfini Ekim ayı boyunca Türkiye’nin farklı kentlerine taşıyacak.  Filmekimi, on ikinci yılında yine parlak yapımlar, usta yönetmenlerin dünyanın belli başlı festivallerinde gösterilmiş, ödüller kazanmış son yapıtlarının da aralarında bulunduğu 40’a yakın film izleyicilerin karşısına çıkacak. Zengin programıyla Filmekimi, 28 Eylül-6 Ekim tarihlerinde, İstanbul’da 9 gün boyunca izleyicilerle buluşacak. İlk kez düzenlendiği 2002 yılından bu yana İstanbullu sinemaseverlerden büyük ilgi gören Filmekimi, geçen yıl 47 bin izleyiciyle buluşmuş, salonlardaki doluluk oranı %99’a ulaşmıştı. Filmekimi, sekiz yıl boyunca İstanbul’un eşsiz sinemalarından tarihi Emek Sineması’nda gerçekleştirilmişti.

Filmekimi bu yıl da Türkiye’nin dört bir köşesini geziyor

12. Filmekimi sinemanın en iyi ve en güncel örneklerini sadece İstanbul’a değil, Türkiye’nin farklı noktalarına da eriştirme hedefini bu yıl daha da geliştiriyor. Geçen yıl İstanbul sınırlarını aşarak altı şehirde daha sinemaseverlere ulaşan Filmekimi, bu yıl Bursa, İzmir, Diyarbakır, Gaziantep, Trabzon, Ankara ve Batman’da düzenlenecek.

İstanbul dışındaki kentlerde, 12. Filmekimi programındaki filmlerin yanı sıra nisan ayında yapılan 32. İstanbul Film Festivali'nde Ulusal Yarışma Altın Lale En İyi Film Ödülü’nü kazanan Onur Ünlü’nün Sen Aydınlatırsın Geceyi adlı filmi ile FACE İnsan Hakları Yarışması’nda Özel Mansiyon kazanan, Danis Tanovic’in yönettiği Epizoda U Zıvotu Beraca Zeljeza / Bir Hurdacının Hayatı gösterilecek. Filmekimi kapsamında bu yıl Avrupa Birliği MEDIA programının desteği ve Saraybosna, Sofya ve Transilvanya Film Festivalleri’nin işbirliğiyle İstanbul dışında yapılacak Filmekimi gösterimlerinin tarihleri şöyle:
• 28-30 Eylül Bursa
• 4-6 Ekim İzmir
• 11-13 Ekim Trabzon ve Ankara
• 25-27 Ekim Gaziantep ve Diyarbakır
• 28-30 Ekim Batman

Filmekimi biletleri ne zaman, nerede?
Filmekimi biletleri, İstanbul için 21 Eylül Cumartesi saat 10.30’dan itibaren: Biletix satış noktaları, Biletix web sitesi (www.biletix.com), Biletix çağrı merkezi (0216 556 98 00, 11.00’den itibaren) ve Atlas ve Beyoğlu sinemaları gişelerinden satışa sunulacak.
Filmekimi’nde hafta içi gündüz seansları (11.00, 13.30, 16.00) sadece 5 TL. Haftaiçi 19.00 ve 21.30 seansları ile hafta sonu tüm seanslar tam 15, indirimli 10 TL.
Lale üyeleri bu yıl da biletlerini %25'e varan indirimlerle öncelikli olarak alabilecekler. Lale üyeleri için ön satış günleri; Siyah Lale üyeleri için 18 Eylül’de, Beyaz, Kırmızı ve Sarı Lale üyeleri için 19 ve 20 Eylül’de gerçekleşecek.
Filmekimi gösterim saatleri, geçtiğimiz yıllarda olduğu gibi 11.00, 13.30, 16.00, 19.00 ve 21.30.

Filmekimi’nin medya sponsorluğunu CNBC-e, Radyo Eksen ve Radikal üstleniyor.
Filmekimi’nin afişlerini ve tanıtım kampanyasını ise bu yıl da Alametifarika gerçekleştirdi.
Filmekimi programından seçmeler

•             Gloria / Sebastián Lelio

Berlin Film Festivali'nde başrol oyuncusu Paulina Garcia'ya En İyi Kadın Oyuncu dalında Gümüş Ayı kazandıran Gloria,  toplumun dayattığı kural ve baskıları hiçe sayarak kendi hayatını yaşamayı seçen 58 yaşında bir kadının aşk ve mutluluk arayışını anlatıyor. Yapımcılığını Oscar'a aday gösterilen No filminin yönetmeni Pablo Larrain'in yaptığı Gloria'nın yönetmeni Sebastian Lelio, Nisan ayındaki İstanbul Film Festival'inde Altın Lale Uluslararası Yarışma'nın jürisinde yer almıştı.

•             Le Passé / The Past / Asghar Farhadi

İranlı yönetmen Asghar Farhadi'nin geçen yıl Yabancı Dilde En İyi Film Oscar'ına layık görülen Bir Ayrılık filminin başarısını takip eden The Past, Mayıs ayında Cannes Film Festivali'nde ilk gösterimini gerçekleştirdi ve Artist filminden hatırladığımız Berenice Bejo'ya En İyi Kadın Oyuncu ödülünü getirdi. Yine bir aileyi mercek altına alan film, Fransız eşi Marie'den boşanma işlemlerini tamamlamak üzere, dört yıllık bir ayrılığın ardından Tahran'dan Paris'e gelen Ahmet'i ve Marie ile yeni sevgilisi Samir'i izliyor. Asghar Farhadi'nin ülkesi dışında çektiği ilk film olan The Past, duygusal gerilimi eksik olmayan, sürükleyici diyaloglarıyla hem ilginç hem de çetrefil bir aile dramı. Filmde Berenice Bejo'ya Un Prophet / Yeraltı Peygamberi filminin başrolünde yıldızı parlayan Tahar Rahim eşlik ediyor.

• 
            Only Lovers Left Alive / Jim Jarmusch

Cannes'da ilk gösterimini yapan Only Lovers Left Alive hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından Dead Man / Ölü Adam'dan bu yana Jim Jarmusch'un çektiği en iyi film olarak harika övgüler aldı. Detroit ile Tanca şehirleri arasında ve sadece gece saatlerinde geçen filmini Jarmusch “gizli vampir bir aşk hikâyesi” olarak tanımlıyor. Jarmusch'tan beklendiği üzere fetişlerle dolu bu çağdaş romantik dram, yüzyıllardır birlikte olan Adem ve Havva adında bir vampir çifti izliyor. Filmin oyuncu kadrosu da en az öyküsü kadar ilgi çekici: Tilda Swinton, Tom Hiddleston, Mia Wasikowska, Anton Yelchin ve Jeffrey Wright'a John Hurt de eşlik ediyor. Jim Jarmusch'un bir önceki filmi The Limits of Control / Kontrolün Limitleri, 2009 İstanbul Film Festivali'nde gösterilmişti.

•             The Dance of Reality / La Danza de la Realidad / Alejandro Jodorowsky

Bu film, 1970'lerde Fando ve Lis ile El Topo gibi metafizik tripleri pop art ve dini metaforlarla birleştirdiği filmleriyle yeraltı sanat dünyasının ve uluslararası karşı kültür hareketinin süperstarı olan Alejandro Jodorowsky'nin "derin geçmişi" üzerine bir zihin egzersizi. Jodorowsky'nin kendi sözleriyle "The Dance of Reality, benim otobiyografik romanımın bir uyarlaması, kendi sinemamın bir rönesansı.  Bana kalırsa bu film, zihinsel bir atom bombası gibi. Kendimi yeniden keşfetmek için çocukluğumun dibine iniyorum, büyüdüğüm yere geri dönüyorum." 23 yıllık bir aradan sonra sinemaya geri dönen yönetmenin bu son filmi, Jodorowsky'nin Dune'u adlı, Dune'u David Lynch'ten önce çekemeyişini anlattığı belgeseliyle birlikte ilk kez Cannes'da gösterildi. Jodorowsky'nin 1929'da doğduğu kasaba olan Tocopilla'da çekilen filmde Jodorowsky'nin üç oğlu da rol alıyor.

•             Jeune & Jolie / Young & Beutiful / François Ozon

En son İstanbul Film Festivali'nde ve ardından vizyonda izlediğimiz Evde ile formunu hiç kaybetmediğine tanık olduğumuz François Ozon, Mayıs ayında Cannes Film Festivali'nde prömiyerini gerçekleştiren Young & Beautiful ile Altın Palmiye için yarıştı. “4 mevsim ve 4 şarkı boyunca 17 yaşındaki bir kızın çağdaş portresi” olarak tanımladığı son filminde Ozon, Buñuel'in meşhur Gündüz Güzeli filmini çağrıştıran bir öyküyü ele alıyor ve cinsel uyanışını bir fahişe olarak yaşamayı tercih eden bir genç kızın bir yıllık değişim sürecini mercek altına alıyor. 

•             The Congress / Ari Folman

Cannes Film Festivali'nin Yönetmenlerin On Beş Günü bölümünün açılış filmi olan The Congress, Stanislaw Lem'in kült bilimkurgu romanı Gelecekbilim Kongresi'nin serbest bir uyarlaması. Filmin yönetmeni ise Beşir'le Vals adlı muhteşem canlandırma filmiyle Oscar'a aday gösterilen Ari Folman. Hem gerçekçi hem fantezi bir canlandırma olan filmin başrolündeki Robin Wright, kendini oynuyor. Wright'a büyük bir yapım stüdyosu tarafından sinemasal benliğini satması telif edilir. Stüdyo, Wright'ı dijital olarak tarayacak, görüntüsünü herhangi bir kısıtlama olmadan her türlü Hollywood yapımında kullanma hakkına sahip olacaktır; böylece Wright hem çok para kazanacak hem de 20 yıl boyunca ekranlarda hep genç kalacaktır. The Congress, sözleşmesinin bitişinin ardından Robin Wright'ın geleceğin sinema dünyasına dönüşünü izliyor. Filmin oyuncu kadrosunda Robin Wright'a Harvey Keitel, Paul Giamatti ve Jon Hamm eşlik ediyor.


•             Aint Them Bodies Saints / David Lowery

David Lowery'nin, ilk gösterimini Sundance'te, uluslararası gösterimini de Cannes'da Eleştirmenler Haftası'nda yapan duygusal Western'i, aşk, trajik olaylar ve zorunluluklarla birbirine bağlanan bir çiftin huzur arayışını anlatıyor. 1970'lerde Teksas'ta geçen, silahlar, tehditler ve ihanetle dolu bu şiirsel filmin kahramanları, işledikleri suçlar boylarını aşan, birbirlerine delicesine âşık genç çift Bob ve Ruth. Dağlarda kanun adamlarıyla girdikleri çatışmada yakalanan Ruth bir polisi vurmasına rağmen suçu Bob üstlenir. Dört yıl sonra Bob hapishaneden kaçar ve o hapisteyken doğan kızıyla Ruth'u aramaya koyulur. Filmin parlak oyuncu kadrosunda Ejderha Dövmeli Kız ve en son Side Effects filmlerinden tanıdığımız Rooney Mara ile Casey Affleck yer alıyor.

•             Blue Is The Warmest Colour / La Vie d'Adèle (Chapitres 1&2) / Abdellatif Kechiche


Mavi renge bambaşka bir anlam yükleyen Abdellatif Kechiche'in son filmi, ilk kez gösterildiği Cannes Film Festivali'nde hem eleştirmenler hem de izleyiciler tarafından büyük ilgi görerek festivalin büyük ödülü Altın Palmiye’yi kazandı. Başkanlığını Steven Spielberg'in yürüttüğü jüri, yönetmen Abdellatif Kechiche'le birlikte başrol oyuncuları Adele Exarchopoulos ile Lea Seydoux'yu da Altın Palmiye'ye layık gördü. Cinselliğe çekincesiz yaklaşımı ve gerçekçiliğiyle sansür ve sanat tartışmalarına yol açan Blue Is the Warmest Color, iki genç kızın yıllara yayılan birliktelikleri üzerinden yaşamı ve aşkı sorguluyor. Film, Julie Maroh’nun Le bleu est une couleur chaude adlı romanından sinemaya uyarlandı. Yönetmen Kechiche'in 2008'de Balıklı Bulgur, 2011'de ise Siyah Venüs adlı filmleri İstanbul Film Festivali'nde gösterilmişti.

Altın Portakal’a Rekor Başvuru

$
0
0
Antalya Büyükşehir Belediyesi – Antalya Kültür Sanat Vakfı (AKSAV) işbirliğiyle düzenlenen 50. Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması’na 68 film başvurdu. Festivalin 50 yıllık tarihinde rekor anlamına gelen 68 film, Altın Portakal’ın en iyileri arasında yer almak için ön jüri karşısına çıkacak. Portakal’a bu yıl başvuran ilk film sayısında da bir rekora imza atıldı. 50. Festivale başvuran 68 filmin 46’sı yönetmenlerinin ilk filmlerinden oluşuyor. 50.Uluslararası Antalya Altın Portakal Film Festivali’ne başvuruda bulunan kısa film ve belgeseller de belli oldu. Portakal’a bu yıl kısa film yarışması için 206, belgesel film yarışması için 99 film başvurdu. Yarışmaya başvuran 99 belgeselin 45’i yönetmenlerinin ilk filmlerinden oluşuyor.

50. yılda sinema şöleni       

Antalya Kültür Sanat Vakfı Yönetim Kurulu Başkanı Tufan Dağıstanlı, Altın Portakal’da 50. Yıl coşkusunun şimdiden yaşanmaya başladığını, 4 – 11 Ekim tarihleri arasında Antalya’da gerçek anlamda bir sinema şölenine imza atılacağını bildirdi.

50. Festivale yapılan rekor sayıdaki başvurunun sinema sektörünün yükselen grafiğine işaret ettiğini vurgulayan Tufan Dağıstanlı, Türk sinemasındaki gençleşme eğilimine dikkat çekti. Dağıstanlı, genç sinemacıları özendirmek amacıyla ilk film ödülünü 50 bin TL’den 100 bin TL’ye çıkardıklarını vurguladı. 

Genç sinemacılara ödül dopingi

50. Festivalde en iyi ilk film, en iyi belgesel, en iyi kısa film ödülleri artırıldı. Ulusal uzun metrajda en iyi ilk film ödülü 55 bin TL’den 100 bin TL’ye; geçtiğimiz yıl 15 bin TL olan en iyi belgesel film ödülü 30 bin TL’ye; geçtiğimiz yıl 10 bin TL olan en iyi kısa film ödülü 15 bin TL’ye yükseltildi. 

Ulusal uzun metraj film yarışmasında birinci gelen film 350 bin TL ile ödüllendirilecek. Uzun metrajda en iyi yönetmen ödülü 55 bin; en iyi senaryo ödülü 35 bin, en iyi görüntü yönetmeni ve en iyi müzik ödüllleri 30’ar bin TL olarak belirlendi. En iyi ilk belgesel filme ise 5 bin TL parasal ödül ve Altın Portakal heykeli verilecek. 

Kristal Kaysı Ulusal Uzun Metraj Film Yarışması Başvuruları başladı

$
0
0
15 Kasım 2013 akşamı, Açılış Töreni ile perdelerini açarak sinemaseverlere sanat dolu bir hafta yaşatacak olan 4. Malatya Uluslararası Film Festivali Ulusal Uzun Film Yarışması için başvurular başladı! Malatya Valiliği’nin koordinasyonunda, Malatya Kayısı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından; T.C. Kültür Bakanlığı, Başbakanlık Tanıtma Fonu, Malatya Belediyesi ve İnönü Üniversitesi’nin destekleri ile bu yıl dördüncüsü düzenlenecek Malatya Uluslararası Film Festivali Ulusal Uzun Film yarışmasına katılım için son başvuru tarihi 20 Eylül 2013. Sinemamızın yeni ve nitelikli ürünlerini izleyiciyle buluşturmak; sanat değeri yüksek filmlerin yapımını özendirmek; filmlerin yaratıcı ekiplerine katkı sağlamak; sinemamızın ulusal ve uluslararası alanda tanıtımını sağlamak ve sinema endüstrimizin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla düzenlenen Ulusal Uzun Film Yarışması’na katılım için başka festivallere katılmış ya da ödül almış olmak engel değil.
Katılımcıların festivalin www.malatyafilmfest.org.tr adresli web sitesinde yer alan Festival Yönetmeliği’ni dikkate alarak başvuru formunu ve formda istenen tüm materyalleri Ulusal Uzun Film Yarışması Koordinasyon Merkezi’ne göndermeleri gerekiyor. 

Ön jürinin değerlendirmesi sonucunda yarışmaya kabul edilen 10 film, 15-21 Kasım 2013 tarihleri arasında ana jürinin karşısına çıkacak.

Kristal Kayısı Ödülü’nün yanı sıra En İyi Filmin 75.000 TL, En İyi Yönetmenin 15.000 TL; En İyi Kadın, En İyi Erkek Oyuncu ve En İyi Seneryo’nun 10.000 TL para ödülü de kazanacağı yarışmada ödüle değer görülen film sahiplerine ödülleri 21 Kasım 2013 Perşembe gecesi Malatya Kongre ve Kültür Merkezi’nde düzenlenecek Festival Ödül Töreni’nde takdim edilecek.

-------------------------------------------------------------------------------------------------------
15-21 KASIM 2013 4. ULUSAL UZUN FİLM YARIŞMASI YÖNETMELİĞİ
-------------------------------------------------------------------------------------------------------
1. AMAÇ
Sinemamızın yeni ve nitelikli ürünlerini izleyiciyle buluşturmak; sanat değeri yüksek filmlerin yapımını
özendirmek; filmlerin yaratıcı ekiplerine katkı sağlamak; sinemamızın ulusal ve uluslararası alanda
tanıtımını sağlamak ve sinema endüstrimizin gelişimine katkıda bulunmak amacıyla Ulusal Uzun Film
Yarışması düzenlenmiştir.

2. FESTİVAL VE YARIŞMA ORGANİZASYONU

Malatya Uluslararası Film Festivali’nin ve festival kapsamında düzenlenen Ulusal Uzun Film Yarışması’nın
organizasyonu Malatya Kayısı Araştırma - Geliştirme ve Tanıtma Vakfı tarafından gerçekleştirilmektedir.

3. YARIŞMA TARİHİ

Malatya Uluslararası Film Festivali kapsamında düzenlenen Ulusal Uzun Film Yarışması’na başvuru
yapan filmler, ana jürinin karşısına 15-21 Kasım 2013 tarihleri arasında çıkacaktır.

4. KATILIM KOŞULLARI

a) Yarışmanın son başvuru tarihi 20 Eylül 2013 Cuma günüdür.

b) Yarışmaya Kasım 2012 tarihinden sonra tamamlanmış ve eser işletme belgesi almış olan filmler

katılabilir.

c) Yarışmaya, dünyada uzun metrajın standart ölçüsü olarak kabul edilen, 60 dakikanın üzerindeki

filmler başvurabilir.

d) Yönetmen ya da yapımcı, yarışmaya istediği sayıda filmle katılabilir. Başka festivallere katılmış

ya da ödül almış olmak, yarışmaya katılmaya engel değildir. Daha önce Malatya Uluslararası Film
Festivali’ne katılmış, başvurmuş ancak yarışmaya kabul edilmemiş filmler hiçbir suretle yarışmaya
katılamazlar. Ulusal ve uluslararası televizyon kanallarında (pay TV kanalları dâhil) gösterilmiş ve
DVD/Bluray baskıları satışa sunulmuş filmler yarışmaya kabul edilmezler.

e) Yarışma ulusal uzun film alanında yapılacaktır, bu nedenle filmin yapımcılarından en az birinin

ya da yönetmenin Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olması gerekmektedir.

f) Yerli yapımcının katılım payı en az %51 olmalıdır ya da yerli yapımcının teknik ve sanatsal

katkısı, aşağıda belirtilen “Ulusal Film Teknik ve Sanatsal Katkı Ölçüm” cetveline göre 22 puanlık
sistemde asgari 14 puanı sağlamalıdır:


 UNSUR
PUAN
 Yönetmen
   3
 Senarist
   3
 Özgün Müzik Bestesi
   1
 Başrol Oyuncusu 1
   3
 Başrol Oyuncusu 2
   2
 Karakter Oyuncusu
   1
 Sanat Yönetmeni
   1
 Görüntü Yönetmeni
   1
 Kurgucu
   1
 Ses Mühendisi
   1
 Mekân Yoğunluğu
   1
 Laboratuvar
   1
 Türkçe Çekim Dili
   3

g) Yarışmaya, filmin yasal sahibi başvuruda bulunabilir. Filmin birden fazla yasal sahibi varsa, başvuru
formunda diğer yasal sahiplerin imzası ya da ek olarak yazılı onayı yer almalıdır.

h) Başvuru sahibi, başvuru için tüm yetkinin kendisinde olduğunu, konuyla ilgili tüm kurum ve kuruluşlardan

gerekli izinlerin alındığını belgeleyebilir durumda olmalıdır.

i) Filmler 35mm.’lik, optik sesli sinema makinelerinde ya da dijital çekilmiş ise HD formatında stereo

ses kayıtlı, tecimsel sinemalarda gösterime uygun olarak hazırlanmalıdır.

j) Yarışmaya gönderilecek filmlerin gösterim açısından uygun koşulları taşıması gerekmektedir.

Ön izleme kopyası ile yarışmaya kabul edilmiş olan filmler, teknik açıdan uygun değilse, içerisinde
bozuk, yıpranmış vb. gibi gösterim kalitesini etkileyecek problemler saptanırsa, filmlerin Ulusal
Uzun Film Yarışması’na katılacak nitelikte olup olmadığına festival yönetimi karar verir ve gerekli
gördüğü takdirde bir ara kararla yarışma dışı bırakabilir.

k) Filmlerin, resmi ya da özel televizyon kurumları tarafından yapılmış ya da yaptırılmış olması,

yarışmaya katılmaya engel değildir. Ancak televizyon dizisi olarak hazırlanmış bölümlü filmler yarışmaya
kabul edilmezler.

l) Festivalde ödül kazanan filmler yayınladıkları basın bültenlerinde, verdikleri gazete ilanlarında ve

film afişlerinde, aldıkları ödülü, festivalin logosuyla birlikte yazmakla yükümlüdür.

m) Yarışmaya katılması kesinleşen filmlerin gösterim kopyalarının son teslim tarihi 01 Kasım 2013

Cuma günüdür.

n) Yarışmaya başvurmuş eser sahipleri filmlerini, festivalin başlangıç tarihi olan 15 Kasım 2013

tarihinden 30 gün önce yazılı bir belge ile festival yönetimine başvurmak koşuluyla çekebilir.
o) Yarışmaya kurmaca filmler katılabilir. Ancak, kurmaca ve uzun metraja uygun nitelikleri taşıyorsa,
bilgisayar destekli görsel animasyonlu filmler de katılabilir.

p) Festival yönetimi, filmden 3 dakikalık bir bölümü, tanıtım amaçlı olmak koşuluyla kullanım hakkına

sahiptir.

r) Ön jüri tarafından izlenerek yarışmaya uygun görülen filmler, 2013 Ekim ayında düzenlenecek

olan basın toplantısında ve aynı gün festivalin resmi web sitesinden duyurulacaktır. Ön elemeyi
geçemeyen film sahiplerine, ön elemeyi geçemedikleri bilgisi elektronik posta yoluyla bildirilecektir.
s) Yarışmaya kabul edilen filmlerin yapımcı ve yaratıcı ekibi, festival yönetiminin belirlediği sayıda
ve tarihlerde festivale davet edilir. Filmlerin ekipleri filmlerinin gösterimlerine, galalarına, söyleşilere,
açılış ya da kapanış törenlerine, basın toplantılarına, özel medya röportajlarına katılarak filmlerini
temsil eder.

t) Filmler ana jüriye ve izleyicilere festival yönetiminin uygun göreceği salonlarda ve programa

göre sunulur. Yarışmaya kabul edilen tüm filmler aynı salonlarda gösterileceğinden, gösterimler
sırasında festival yönetimine ya da salon görevlisine, salon, seans ya da program değişikliği talebinde
bulunulamaz.

u) Ön jüri tarafından yarışmaya uygun bulunmayan filmler, festival yönetimince yarışma dışı

gösterim programına alınabilir. Filmin yasal sahibi, filminin yarışma dışı programda gösterilmesini
istemiyorsa bu durumu başvuru formunda belirtmek zorundadır.

v) Eser sahipleri www.malatyafilmfest.org.tr adresinden indirebilecekleri ya da Festival Merkezi’nden

temin edebilecekleri Başvuru Formunu eksiksiz olarak doldurup imzalayarak; aşağıda istenen
materyallerle birlikte, son başvuru tarihine kadar Festival Merkezi’ne ulaştırmalıdır.

1. Filmin künyesi (Türkçe ve İngilizce)

2. Filmin özeti (Türkçe ve İngilizce)
3. Filmin eser işletme belgesi
4. Yönetmenin biyografi ve filmografisi (Türkçe ve İngilizce)
5. Filmin teknik bilgilerini ve rol dağılımını gösteren jenerik metni
6. Filmden 10 adet fotoğraf (TIFF, CMYK formatında, 300 DPI)
7. Yönetmenin fotoğrafı (TIFF, CMYK formatında, 300 DPI)
8. Filmin dijital ortamda afişi (TIFF, CMYK formatında, 300 DPI)
9. Filmin 10 adet basılmış afişi
10. Filmin varsa katıldığı festival ve kazandığı ödüllerin listesi (Türkçe ve İngilizce)
11. Filmin timecode’lu İngilizce diyalog listesi (elektronik ortamda) (Türkçe ve İngilizce dışında
başka bir dilde çekilmiş ise ayrıca timecode’lu Türkçe diyalog listesi)
12. Ön jüri değerlendirmesi için, filmin 10 adet DVD ya da HD/Bluray kopyası (Film, Türkçe
dışında herhangi başka bir dilde çekilmiş ise ön jüri değerlendirme kopyalarında Türkçe altyazı
olmak zorundadır.)
13. Filmin müzikleri
14. Filmin DVD ya da CD içinde “720/1080 .mkv”, “.avi” ya da “.mov” görüntü formatındaki
fragmanı (Fragman üzerinde herhangi bir logo, timecode, yazılı ibare ya da altyazı olmamalıdır)
y) Filmin CD ve DVD kopyalarının üzerine anlaşılır şekilde yönetmenin adı, soyadı, filmin adı, süresi
ve yapım tarihi yazılmalıdır.
z) İstenen belgeler eksiksiz olarak festivale ulaştırılmadığı sürece başvuru tamamlanmış sayılmayacaktır.
Bu nedenle istenen bu belgelerin tamamlanması başvurunun geçerli olması için zorunludur.

5. ÖZEL KOŞULLAR

a) Yarışmanın gerçekleşebilmesi için en az 8 filmin başvuru yapmış ya da ön elemeyi geçmiş
olması gereklidir.
b) Başvuru sahibinin başvuru formunda imzasıyla vermiş olduğu yazılı tüm bilgiler festival yönetimince
doğru kabul edilir. Bilgilerin yanıltıcı olmasından doğabilecek tüm hukuksal sorumluluk
başvuru sahibine aittir.
c) Yarışmaya başvurmuş filmlere herhangi bir katılım ve gösterim ücreti ödenmez.
d) Yarışmaya katılan filmler, festival günleri içinde en çok 3 (üç), ödül kazanan filmler ise en çok
4 (dört) kez, ücretli ya da ücretsiz olarak gösterilebilir ve bu gösterimler için filmin yasal sahibine
herhangi bir ücret ödenmez.
e) Filmler, festival sonrasında TV kanalları tarafından yayınlanmak istendiğinde, festival yönetimi,
eser sahibi ile TV kanalı arasında ilişki kurulmasına yardımcı olur.
f) Ulusal Uzun Film Yarışması’na katılan yapımcı, yönetmen, oyuncu ve filme katkısı bulunan diğer
sanatçılar bu kuralları kabul etmiş sayılırlar. Bu yönetmelikten yapıma katkısı bulunan sanatçıları
haberdar etmek, başvuru sahibi film yapımcısının sorumluluğundadır.

6. ÖDÜLLER VE ÖDEMELERİ

a) Ödüller Ulusal Uzun Film Yarışması’nın ana jürisi tarafından belirlenir.
b) Ödül kategorileri aşağıdaki gibidir:

1. En İyi Film 75.000 TL + Kristal Kayısı Ödülü

2. En İyi Yönetmen 15.000 TL + Kristal Kayısı Ödülü

3. En İyi Kadın Oyuncu 10.000 TL + Kristal Kayısı Ödülü

4. En İyi Erkek Oyuncu 10.000 TL + Kristal Kayısı Ödülü

5. En İyi Senaryo Ödülü 10.000 TL + Kristal Kayısı Ödülü (özgün ya da uyarlama)

c) Jüri gerekli gördüğü durumlarda “Jüri Özel Ödülü” adıyla, para ödülü içermemek koşuluyla filmin
artistik ya da teknik dallarından birine özel ödül verebilir. Jüri Özel Ödülü bir tek yapıta ya da bir
kişiye verilir.
d) En İyi Film Ödülü filmin yapımcısına verilir.
e) En İyi Yönetmen, En İyi Kadın, En İyi Erkek ve En İyi Senaryo ödülleri bu dallarda aday olan
sanatçılara verilir.
f) Kristal Kayısı Ödülleri festivale katılan filmin ya da sanatçıların temsilcilerine verilir. Ancak para
ödülü, gerçek ve/veya tüzel kişinin hesabına yatırılır.
g) Yarışmaya katılan filmlerde görev üstlenmiş sanatçıların yabancı uyruklu olması, ödül almasına
engel değildir.
h) Ödül kazanan kişi, ödülünü almak üzere Ödül Töreni’nde bulunmak ya da bir temsilci göndermek
zorundadır. Ödül Töreni’ne geçerli bir mazereti olmaksızın katılmayan ve bunu yazılı olarak
bildirmeyen ya da bir temsilci göndermeyen eser sahibine parasal ödülü dâhil, hiçbir ödülü verilmez.
i) Para ödülü almaya hak kazanan eser sahiplerine ödülleri, Malatya Kayısı Araştırma-Geliştirme
ve Tanıtma Vakfı tarafından en geç 31 Mart 2014 tarihine kadar ödenir.

7. TAŞIMA VE SİGORTA

a) Yarışmaya katılan filmlerin sigortasından, festival süresince festival yönetimi sorumludur.
b) Sigorta, filmlerin 35mm kopyalarının ya da HD bantların, festival komitesince teslim alındığı
andan festivalin sona ermesine müteakip bu filmlerin sevkiyatını gerçekleştirecek acenteye teslim
edilmesine kadar geçecek süre zarfında, söz konusu filmlerin şehir içinde bir yerden başka bir
yere taşınması şartını kapsar.

c) Kopyaların geliş-dönüş navlunları, Türkiye’deki depolama, gümrük, sigorta ve işlem masrafları

festival tarafından karşılanacaktır. Dönüş navlunları, film ancak kopyanın kaynağına teslim ediliyorsa
festival tarafından karşılanır. Eğer filmin kopyası başka bir festivalle paylaşılacak ise sadece
tek yön navlun festival tarafından karşılanır.

d) Filmlerin 35mm kopyaları ya da HD bantları, festival bitimini izleyen 3 hafta içinde gönderilir.

Kopyaların teslim tarihinden sonra meydana gelecek hasar ve kayıplardan festival yönetimi sorumlu
değildir.

8. JÜRİNİN OLUŞUMU VE ÇALIŞMASI


A) ÖN JÜRİ

a) Ana jürinin değerlendirmesine sunulacak aday filmleri, festival yönetimi tarafından belirlenmiş
ön jüri seçer.
b) Ön jüri üyeleri 3 (üç) kişiden az olmamak koşuluyla daha fazla sayıda olabilir.
c) Ön jüri üyelerinin adları festival basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulur.
d) Festival yönetimi ön jüri üyelerini festival yönetimi içinden, sinema yazarlarından, akademisyenlerden,
sinema sektöründen, sanatın diğer alanlarından, film festivallerinin yöneticilerinden, kültür sanat başta olmak üzere, sinema konusunda yetkin olduğuna inandığı gazeteciler arasından
seçebilir.
e) Ön jüri değerlendirmesi sonunda en fazla 10 (on) film yarışmaya aday gösterilir.
f) Festival yönetimi, yönetmelik işleyişine yardımcı olmak üzere, oy hakkı bulunmayan bir gözlemciyi
ön jüri toplantılarında görevlendirebilir.
g) Ön jüri üyeleri filmlere ilişkin görüşlerini jüri değerlendirme toplantısı haricinde, hiçbir koşulda
ve hiçbir şahısla paylaşamaz.
h) Ön Jüri, değerlendirme sonucunda yarışmaya aday gösterilen filmlerin listesini, imzaladıkları
tutanakla birlikte festival yönetimine teslim etmekle ve sonuçları, festival yönetimi açıklayana
kadar saklı tutmakla yükümlüdür.
i) Ön jüri üyeleri tüm filmleri izlemekle yükümlüdür. Filmleri tek olarak izleyebileceği gibi, festival
yönetiminin belirleyeceği tarihlerde toplu olarak da izleyebilir.
j) Ön jüri üyeleri filmin sanatsal ve yaratıcı niteliklerini göz önüne alır. Filmin prodüksiyon ve
teknik olarak zenginliği kriter olarak ele alınamaz.
k) Yarışmada filmi bulunan yapımcı, yönetmen, oyuncu, vb. ön jüri üyesi olamaz.
l) Ön jürinin yargısı kesindir.

B) ANA JÜRİ

a) Ana jüri üyeleri 5 (beş) kişiden az olmamak koşuluyla daha fazla sayıda olabilir.
b) Ana jüri üyelerinin adları festival basın toplantısıyla kamuoyuna duyurulur.
c) Festival yönetimi ana jüri üyelerini Türkiye’den veya yurtdışından, festival yönetimi içinden,
sinema yazarlarından, akademisyenlerden, sinema sektöründen, sanatın diğer alanlarından,
film festivallerinin yöneticilerinden, kültür sanat başta olmak üzere, sinema konusunda yetkin
olduğuna inandığı gazeteciler arasından seçebilir.
d) Yarışmada filmi bulunan yapımcı, yönetmen, oyuncu, vb. ana jüri üyesi olamaz.
e) Festival yönetimi, yönetmelik işleyişine yardımcı olmak üzere, oy hakkı bulunmayan bir gözlemciyi
ana jüri toplantılarında görevlendirebilir.
f) Ana jüri üyeleri filmlere ilişkin görüşlerini jüri değerlendirme toplantısı haricinde, hiçbir koşulda
ve hiçbir şahısla paylaşamaz.
g) Ana jüri üyeleri tüm filmleri izlemekle ve jüri toplantılarında bulunmakla yükümlüdür.
h) Ana jüri başkanı festival yönetimince belirlenir. Ancak jüri üyeleri tercih ederse kendi içinden
birini de başkan olarak seçebilir.
i) Ana jüri üyeleri filmin sanatsal ve yaratıcı niteliklerini göz önüne alır. Filmin prodüksiyon ve
teknik olarak zenginliği kriter olarak ele alınamaz.
j) Ana jüri kararlarını salt çoğunlukla verir. Bütün üyelerin, başkan dâhil 1 (bir) oy hakkı vardır.
k) Ana jüri, bütün üyelerin imzalamış olduğu gerekçeli karar tutanağını, en geç 20 Kasım Çarşamba
saat 24.00’a kadar festival yönetimine teslim etmekle ve festival yönetimi açıklayana
kadar saklı tutmakla yükümlüdür.
l) Ana jüri festival yönetiminin onayı dışında ödül vermeme, ödülleri paylaştırma ya da yeni bir
kategoride ödül koyma yönünde bir karar alamaz. Tüm kategorilerde ödülleri belirlemekle yükümlüdür.
Ancak gerekçeli kararda bu durumu belirtebilir.
m) Ana jürinin yargısı kesindir.

9. GENEL KOŞULLAR
a) Yarışmaya başvuru yapmış tüm eser sahipleri başvuru formunu imzalayarak, başvuru formunda
ve bu yönetmelikte yer alan tüm hususları kabul etmiş sayılır.
b) Bu yönetmeliğin kapsamı dışında kalan tüm hususlara ilişkin karar yetkisi festival yönetimine
aittir.
c) Yarışmaya katılmış ya da ön elemeyi geçemeyerek yarışma dışı kalmış filmlerin, gösterim kopyaları hariç tüm materyalleri, hiçbir şekilde iade edilmez ve festival yönetiminde kalır.
d) Bu yönetmelik festival yönetiminin onayıyla 01 Haziran 2013 tarihinde yürürlüğe girmiştir.
e) Yönetmelikte değişiklik hakkı festival yönetimine aittir.
f) Başvuru koşullarını yerine getirmeyen filmler, ön elemeyi geçse dahi festival yönetimi tarafından
yarışma dışı bırakılabilir.
g) DVD/Bluray olarak ön jürinin değerlendirmesine sunulmuş ve yarışmaya kabul edilmiş olan, ancak post-prodüksiyonu devam ettiği için festivale yetiştirileceği vaat edilip yetiştirilemeyen filmler,
yarışmaya katılım hakkını kaybeder. Festival yönetimi bu durumda ön jürinin belirlediği bir başka
filmi yarışmaya alabilir.
h) Yarışma yönetmeliğinde ve başvuru formunda istenen tüm materyaller, festivalin Ulusal Uzun
Film Yarışması Koordinasyon Merkezi’nin aşağıdaki adresine gönderilmelidir.

Taylan Burak Yılmaz

Malatya Uluslararası Film Festivali
Atilla Mahallesi Mevlana Caddesi Aktaş Toki 2.Etap 214/B No: 19 Altındağ/ANKARA
adresine gönderilmelidir.

10. YETKİ

Bu yönetmelikte ayrıca belirtilmeyen konularda karar yetkisi Malatya Kayısı Araştırma-Geliştirme ve Tanıtma Vakfı’na aittir. Ulusal Uzun Film Yarışması’na katılan yapımcı, yönetmen, oyuncu ve filme katkısı bulunan diğer kişiler bu kuralları kabul etmiş sayılırlar. Bu yönetmelikten yapıma katkısı bulunan kişileri haberdar etmek, başvuru sahibi olan, filmin yasal sahibinin sorumluluğundadır.

MALATYA ULUSLARARASI FİLM FESTİVALİ
ULUSAL UZUN FİLM YARIŞMA KOORDİNASYON MERKEZİ

Beyhan Büyükyıldız
Ulusal Uzun Film Yarışma Koordinatörü
Tel: +90 533 310 21 57

E-Posta: b.buyukyildiz@gmail.com ulusalyarisma@malatyafilmfest.org.tr

Viewing all 176 articles
Browse latest View live